Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/206 E. 2018/408 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/206
KARAR NO : 2018/408
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/04/2015
KARAR TARİHİ: 30/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın Işıklar Caddesi Şubesi’nde hesap açtırdığını, hesabın açılırken müvekkiline birçok matbu evrak ve formun boş olarak imzalatıldığını, hiçbir belge örneğinin müvekkiline verilmediğini, müvekkiline imzalatılan belgeler arasında … tarihli “Sermaye Piyasası Araçları Muhafaza İşlem Çerçeve Sözleşmesi” başlıklı bir sözleşmeninde bulunduğunu, müvekkilinin bu sözleşmeden sonradan haberdar olduğunu, müvekkilinin davalı banka ile … müşteri numarası ile çalışmaya başlayarak banka nezdinde … numaralı yatırım hesabı, … numaralı cari hesap üzerinden internet yolu ile bireysel olarak hisse senedi alım satımı yapmaya başladığını, davalı bankanın ve diğer davalı aracı kurum çalışanlarının müvekkilinin banka hesabında hisse senedi alım satımı yaptığını görmeleri nedeni ile telefon ile müvekkiline ısrar ile arayarak yapılacak işlemlerde aracı kurum olarak kendilerini kullanılması halinde daha fazla kar elde edilebileceğine, yatırımların doğru kanallara yönlendirilebileceğine, ifade etmeleri nedeni ile müvekkilinin …tarihinden sonra borsada davalı aracı kurum vasıtası ile diğer davalı banka nezdindeki cari hesap üzerinden işlem yapmaya başladığını, davalıların … tarihleri arasında müvekkilinin bilgisi, izni ve rızası olmaksızın mevzuata aykırı ve usulsüz işlemler ile müvekkili adına hisse senedi alım satımı yaptıklarını, bu işlemlerin yapılırken hesapta yeterli bakiye olup olmadığına bakılmadığını, müvekkilinin hak ve menfaatlerini gözetilmediğini, müvekkilinden yetki alınmadan müvekkilinin yatırım hesabının borçlandırıldığını, cari hesabına eksi bakiye tanımlanmak sureti ile hisse senedi alım bedelleri ile kurtaj bedelinin bu krediden tahsil edildiğini, müvekkilinin hesabının müvekkilinin bilgisi ve izni dışında örneğin, … tarihinde -824.141,13.-TL ye kadar borçlandırılmak sureti ile tek taraflı yapılan kredilendirme işlemi için haksız faiz tahakkuk ettirildiğini, alınan hisse senetlerinin değerinde satılmadığını, zararına satış yapılarak bu satışlar nedeni ile müvekkili aleyhine kurtaj bedeli tahakkuk ettirildiğine ayrıca, bu tarih aralığındaki alım satımlarda %0,150 oranında sözleşmeye ve uygulamaya aykırı faiz tahakkuk ve tahsilatı yapıldığını, müvekkilinin bu dönemde yapılan işlemlere izni, rızası ve icazeti bulunmadığını, davalılarca ciddi ve ağır bir yük altına sokularak zarara uğratıldığını, müvekkilinin … tarihinde yapılan işlemlere rızasının olmadığını ve uğradığı zararın tazminini talep ettiği ve bu hususta ayrıca ihtarname keşide ettiğini, davalının müvekkiline 40.000,00.-TL ödeme yaptığını, kalan zararının ise karşılanmadığını, ödeme yapma sureti ile davalı bankanın müvekkilini zarara uğrattığını açıkça kabul ettiğini belirterek belirsiz alacak davası hükümlerine göre müvekkilinin oluşan zararı ile haksız tahsil edildiği belirlenecek kurtaj bedeli ve faiz bedelinden müvekkiline atfı mümkün her türlü kusur ve indirimler düşüldükten sonra belirlenecek maddi tazminata hükmedilerek, alacaklarına ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmek sureti ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekillerinin ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde özetle; davacının müvekkili ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında … tarihine kadar banka şubesi aracılığı ile yatırım işlemlerini gerçekleştirdiğini, … tarihinden itibaren ise diğer davalı aracılığı ile … tarihine kadar sayısız işlem gerçekleştirdiğini, davacının gerek müvekkili banka dönemindeki gerekse diğer davalı döneminde yaptığı işlemlere karşı … tarihine kadar herhangi bir itirazının bulunmadığını, banka internet sitesinden gönderdiği … tarihli yazı ile bu tarihten itibaren yatırım merkezi aracılığı ile gerçekleştirilen işlemleri kabul etmediğini bildirdiğini, itiraz gelince yapılan araştırma neticesinde yapılan işlemlerin tamamının davacının talimatı doğrultusunda gerçekleştirildiğinin ve internet bankacılığı aracılığı ile portföyünü takip ettiğinin tespit edildiğini, müşterinin yatırım hesabından gerçekleşen işlem ve komisyon ücretlerine itirazı nedeni ile tamamen müşteri memnuniyeti ilkeleri çerçevesinde davacı ile uzlaşma sağlanarak ödeme yapıldığını ve ibranamenin imzalandığını, aradan dört yıl geçtikten sonra açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, usulü yönden İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zaman aşımına uğradığını belirterek usül ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; … tarih … esas, … karar sayılı ilam ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih, … esas, … karar sayılı ilamı ile; “Davacı vekili, davalılar aracılığı ile müvekkilinin …İstanbul A.Ş.nezdinde işlemler yaptığını, ancak davalıların yanlış yönlendirmesi ve talimatlara aykırı işlemleri nedeniyle müvekkilini zarara soktuklarını ileri sürerek, eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda değinilen gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Aynı Yasanın “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49.maddesi, “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığını taşımaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasına göre finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir.
Yine aynı Yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü, 83. maddesi ise, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili, diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmünü amirdir.
Bütün bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin, tüketici işlemi kapsamında kaldığı ve bu ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.(Yargıtay 11. H.D. 23.06.2016, 2016/90 E – 2016/6987 K. ; 11. H.D. 13.02.2017, 2015/12871 E – 2017/735 K.) ” gerekçesi ile tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli tüketici mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği kanaati ile kararın kaldırılarak görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın mahkememize iade edildiği anlaşılmış, yukarıda alınan yeni esas üzerinden yargılamaya devam edilerek, istinaf kararı doğrultusunda görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a) Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b) Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesinde istinaf kanun yoluna açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı.30/05/2018

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)