Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/826 E. 2018/319 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA

TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/826
KARAR NO : 2018/319
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
KARAR TARİHİ: 09/05/2018
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasındaki sözlü anlaşma uyarınca ödenmeyen fatura alacağı için davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının haksız itirazı sebebiyle takibin durduğunu, itirazdan sonra davalının borcu kabul anlamı taşıyan ödeme yapma yoluna gittiğini, borcun 15.000 TL’sini ödendiğini, bakiye borcun ödenmediğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı tarafça herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Dava, mal/hizmet satışına ilişkin faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takipte davalı tarafça yapılmış itirazın iptaline ilişkindir.
Davacının tacir olup olmadığının tespiti için Antalya Gelir İdaresi Başkanlığı ve Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odasına müzekkereler yazılmış olup, gelen cevaplarda davacının esnaf kaydının bulunmadığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu, yıllık gayri safi hasılatının 33.003,25-TL olduğunun bildirildiği görülmüştür. UYAP üzerinden yapılan sorgulamada da davacının tacir kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup, TTK’nun 4 maddesi 1 bendine göre, bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Maddedeki ticari işletme kavramının neyi ifade ettiği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. 6102 Sayılı TTK’nun 11 maddesinde ticari işletme tanımı yapılmış ticari işletme ile esnaf arasındaki sınır Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararnamede gösterilir hükmüne binaen, 21/07/2007 tarih 26589 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf, sanatkar ve tacir sanayici ayrımı belirlenmiştir.
Bu belirlemeye göre VUK 177.maddesinde belirtilen hadlerden 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanların yarısını, 2.bendindeki faaliyetlerde bulunanların tamamı dikkate alınarak bu rakamları aşanlar Tacir olarak kabul edilmiştir. TÜİK verilerine göre 2017 yılında defter hadlerine göre davacının yaptığı işe göre 2.bentteki sınırlara ilişkin gayrisafi hasılat 90.000,00.-TL olarak belirtilmekle, davacının ise 2017 yılı için gayrisafi hasılatı vergi beyannamesi ile 33.003,25.-TL olarak bildirildiğinden davacının esnaf olarak kabulü gerekmektedir.
Nispi ticari dava yönünden yukarıdaki açıklamalara göre davacı gerçek kişinin durumu incelendiğinde, davacının basit usul ile vergilendirildiği, esnaf odasına kayıtlı olmadığı, ticaret sicil kaydının bulunmadığı, işletme defteri tuttuğu, faaliyet alanı itibariyle Vergi Usul Kanunu anlamında ve Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre ticari kazanç sektöründen vergiye tabi olduğu ve buna göre de esnaf sınırının aşılmadığı görülmüştür.
Yukarıdaki tespitlere göre, olayda TTK 4.maddesi anlamında nispi ticari davanın söz konusu olmadığı, her ticari işin de ticari dava olmayacağı, yine görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup yorum yolu ile genişletilemeyeceği, davalı tacir olup, uyuşmazlık kendi işletmesini ilgilendirse de; davacı tacir olmadığından mahkememizin görevli bulunmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, göreve ilişkin dava şartının olayda bulunmaması ve tamamlanmasının da mümkün olmaması sebepleri ile görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair tarafların yokluğunda HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesinde istinaf kanun yoluna açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulünce anlatıldı. 09/05/2018
Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)