Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/500 E. 2018/41 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/500 Esas
KARAR NO : 2018/41
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 07/08/2017
KARAR TARİHİ: 24/01/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … hindi üretimi yapan bir tesise sahip olduğunu, 15.05.2015 tarihinde davalı şirket ile imzalanan … Sözleşmesine istinaden 7 dönem üretim yaparak yetiştirmiş olduğu hindileri kantar ölçümlerini yaptırarak davalı şirkete ait kamyonlarla davalı şirkete teslim ettiğini, her bir dönem sonrasında hak edişi hesaplanarak müvekkile ait hesaba yatırıldığını, ancak bu hesaplamanın unsurları ve hak ediş miktarının müvekkiline bildirilmediğini, sözleşmenin ekinde yer alan ücret listesinde, müvekkilinin üretmiş olduğu kilo miktarına göre ne kadar ödeme alınacağının düzenlendiğini, buna göre 1.065,930 kg üretim yapıldığını, karşılığında 362.102,46.-TL hak ediş bedelinin hesaba yatırıldığını, müvekkilinin her bir dönem sonunda ısrarla hak ediş tablosunu görmek istediğini, ancak davalı şirketin her nedense bir türlü müvekkiline bu dökümü iletmediğini, müvekkilinin üretim yaptığı 7 kalemde de biyo güvenlik kriterlerine uyduğunu ancak bu hususun hak edişine yansıtılmadığını, yine 2 yılı aşkın çalışma süresine rağmen ücretinde herhangi bir artış yapılmadığını, sonrasında müvekkiline Antalya … Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, müvekkilinin de cevaben gönderdiği ihtarnamede üretim süreci boyunca hak edişi hakkında bilgilendirilmediğini ve bu hususta yedi gün içerisinde tarafına bilgi verilmesini istediği yine herhangi bir bildirimde bulunulmadığını belirterek yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacak olan müvekkilinin alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00.-TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekili ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; öncelikle gerçek kişi olan davacının ticaret sicilinde kaydının bulunmadığı, vergi numarası bulunmaması nedeniyle tacir olmadığı gözetilerek davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin mevcut bulunduğunu, sözleşme uyarınca müvekkili şirket tarafından gerekli ödemelerin yapıldığını, aksine müvekkili şirket tarafından davacıya avans ödemeleri yapılması nedeniyle müvekkilinin daha alacaklı olduğunu, bu hususta davacıya ihtarname gönderildiğini, birinci sözleşmenin 10 ve ikinci sözleşmenin 12 maddesine göre yetiştirici davacının hak ediş hesabında canlı kantar ağırlığı değil, yaptırılan kesimhane tartı sonuçlarının baz alınacağının kararlaştırıldığını, üretip kesime getirilen hayvanların satıma elverişli olup olmadığının ancak kesimden sonra etin muayenesi sırasında anlaşılacağından sorunlu etin satışa sevkiyatının mümkün olmadığını, uygulamanın bu şekilde yürüdüğünü belirterek öncelikle görev itirazının değerlendirilmesi hali hazırda haksız açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı vekili tarafından sözleşme, kantar fişleri, hesap özeti, ilk döneme ilişkin hak ediş tablosu, davalı vekili tarafından da sözleşme, hak ediş raporları, ihtarnameler, davacı ile aralarındaki ilişki uyarınca tanzim edilmiş makbuz, sevk irsaliyeleri, kesim raporları, transfer fişleri gibi evraklar delil olarak sunulmuş, mahkememizce davacının tacir olup olmadığı hususu ile ilgili olarak gerekli araştırma yapılmış, müzekkere cevapları dosya içerisine alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nu değiştiren 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı yasanın 2. maddesi ile 6102 sayılı kanunun 5/3. maddesi değiştirilerek Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak düzenlenmiş olup TTK’nun 5. maddesine göre 4. maddede sayılan ticari davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere ticaret mahkemesinde bakılır.
6102 Sayılı TTK’nun 19/1 maddesinde; bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu ancak gerçek kişi olan tacirin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesi ile ilgisinin olmadığını, diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borcunun adi sayılacağı, 19/2 maddede taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanundan ve 4. Maddede tek tek belirtilen kanunlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiştir. Her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile 1163 sayılı yasanın 99. maddesi Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. maddesi, 3226 sayılı kanunun 31, İİK’nun 154, 182, 296. maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmakta olup, yanı sıra her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yani her iki unsurun birlikte bulunması halinde de dava, ticari dava olarak değerlendirilmektedir.
Dava, taraflar arasında Sözleşmeli …Hindi Yetiştirme Sözleşmesi nedeniyle davacı alacağının ödenmediği ileri sürülen kısmının tahsili istemine ilişkindir. Davalı limited şirket olup, tacir ise de, davacı üretici gerçek kişinin tacir olmadığı, davalı tacir ise de, davanın ticari dava olarak nitelendirilmesi için her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmasını gerektiği, iki unsurun birlikte gerçekleşmediği, davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmakla, dava dilekçesinin mahkememizin göreerçekleşmediği, davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmakla, dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı.24/01/2018

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)