Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/312 E. 2018/123 K. 02.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/312 Esas
KARAR NO : 2018/123
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/05/2017
KARAR TARİHİ: 02/03/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Antalya ili Elmalı İlçesi … ada …parselde bulunan …blok … daire ve … ada … parselde bulunan inşaat için taşeronluk sözleşmeleri imzalandığını, davalıya 135.000,00.-TL değerinde … marka otomobil, 250.000,00.-TL değerinde bir dükkan, 115.000,00.-TL değerinde bir daire verildiğini, ancak bunun karşılığında davalı tarafça 182.000,00.-TL değerinde iş yapıldığını, 82.750,00.-TL de ödeme yapıldığını, keşideci tarafından verilen çeklerin muhataplardan …’in devrini yapacağı vaadedilen gayrimenkul tapusu verilmediği için geri alındığı, Elmalı’da 150.000,00.-TL’ye anlaşılan inşaatta yapılması gereken işlerin yapılmadığını, durumun taraflar arasındaki tutanakla belirlendiğini, tutanağa göre davacının 515.000,00.-TL alacaklı olduğu, ancak yukarıda belirttiği 45.000,00.-TL’lik çekini geri almış olduğu, 80.000,00.-TL değerindeki dairenin davacıya devredilmediğini, bu sebeple tutanaktan farklı olarak davacının 470.000,00.-TL’lik ödemelerine karşılık davalının yaptığı iş ve ödeme toplamlarının 264.750,00.-TL olduğunu, aradaki fark olan 150.000,00.-TL’nin tahsili için davalı aleyhine takibe giriştiklerini, haksız itiraz sebebiyle takibin durduğunu belirterek 150.000,00.-TL’nin davalıdan temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmadaki beyanında taleplerinin itirazın iptali olduğunu, dava dilekçesinde geçen alacağın tahsili ifadesinin sehven yapıldığını, işlemiş faize yönelik de taleplerinin bulunduğu belirtmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olup, davalı vekilinin ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen sözleşmelerin imzalandığını, ancak davacının … ada … parselde bulunan inşaata hiç başlamaması, inşaat yapım işinin başka müteahhide devredilmesi nedeniyle bu yere ilişkin sözleşmenin feshedildiğini, müvekkilinin bu inşaatta hiç çalışma yapmadığını, … ada … parselde bulunan inşaatla ilgili olarak da müvekkilinin edimlerini yerine getirerek inşaatı davacıya teslim ettiğini, dava dilekçesinde belirtilen aracın devrinin müvekkiline yapılmadığını, bu nedenle esasen müvekkilinin davacıdan 79.750,00.-TL alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine, davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde aralarındaki sözleşmeleri, araç satış sözleşmesini delil olarak sunmuş, mahkememizce icra dosyası getirtilmiş, tarafların tacir olup olmadığı ile ilgili araştırma yapılarak müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Dava, eser sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız takipte davalı tarafça yapılmış itirazın iptaline ilişkindir.
Davalı vekili duruşmadaki beyanında müvekkilinin tacir olmadığını, herhangi bir vergi beyan yükümlülüğünün bulunmadığını belirtmiştir.
Antalya Gelir İdaresi Başkanlığının yazı cevaplarında davacının VUK’nun 177 maddesine tabi olduğu, davalının ise 2014 yılında resen mükellefiyet tesis edilmesine rağmen herhangi bir beyanname sunmadığından, defter tutma usulünün tespit edilemediğinin belirtildiği, Antalya Ticaret ve Sanayi Odasının yazı cevabında da davalının kaydına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar belirlenmiş olup, 5. Maddede ticari davalara Ticaret Mahkemelerince bakılacağı düzenlenmiştir. Mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hukuku kuralları kamu düzenine ilişkin olup, davaya bakan Mahkeme görevli olup olmadığı hususunu kendiliğinden değerlendirmelidir.
Mutlak ticari davalar yanında nisbi ticari davalar da bulunup bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
TTK’nun 5 maddesine göre 4. maddede sayılan ticari davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere ticaret mahkemesinde bakılır. 6102 Sayılı TTK’nun 19/1 maddesinde; bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu ancak gerçek kişi olan tacirin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesi ile ilgisinin olmadığını, diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borcunun adi sayılacağı, 19/2 maddede taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı düzenlenmiştir. TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanundan ve 4. Maddede tek tek belirtilen kanunlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiştir. Her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan kanunda gösterilen bu ticari davalar dışında tarafların sıfatına ve uyuşmazlık ticari işletmeye ilişkin bulunmasa bile 1163 sayılı yasanın 99. maddesi Ticari İşletme Rehni Kanununun 22. maddesi, 3226 sayılı kanunun 31, İİK’nun 154, 182, 296. maddelerinden doğan davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Somut olayda davacı tacir olup, uyuşmazlık kendi işletmesini ilgilendirse de; davalının tacir olmadığı, dolayısıyla mahkememizin görevli bulunmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, bu nedenle göreve ilişkin dava şartının olayda bulunmaması ve tamamlanmasının da mümkün olmaması sebepleri ile görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
K A R A R: Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
1-Dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve süresinde (iş bu kararın kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde) başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra:
a-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse talep üzerine dosya üzerinden bu durumun tespitine ve davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesine ilişkin karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların 6100 sayılı HMK’nun 345 maddesi uyarınca bu gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde kararın Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili hukuk dairesince incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurma haklarının bulunduğuna dair, verilen karar, açıkça okunup, anlatıldı.02/03/2018

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)