Emsal Mahkeme Kararı Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/556 E. 2018/422 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/556 Esas
KARAR NO : 2018/422
DAVA : İflasın Ertelenmesi
DAVA TARİHİ : 29/06/2016
KARAR TARİHİ: 06/06/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan iflasın ertelenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin merkezi Antalya’da bulunan inşaatların mühendislik proje hizmetleri ve tesisat işleri alanında faaliyet göstermek üzere 2009 yılında kurulduğunu, 7 yıldır yürütülen projelere bağlı olmak üzere yıllık ortalama aktif 500 çalışanı ile ekte sundukları kayıt suretlerinden görüleceği üzere halen faaliyetlerine devam eden bir şirket olduğunu, ancak davacı şirketin 2015-2016 yıllarında başlamış olup hali hazırda devam eden projelerinden düzenli ödeme alınamaması, özellikle 2016 yılındaki yürütmüş olduğu projelerde davacı şirketin herhangi bir kusurunun söz konusu olmadan işverenin kusuru sebebiyle projelerin uzamasına istinaden işçi, malzeme ve gider maliyet hesaplarının; iş öncesi davacı şirketle yapılmış olan fizibilite ve analizlerin çok çok üzerine çıkması, yine ekli sözleşmelerdeki işverence hak edişlerin şirkete düzenli ödenmemesi sebebiyle hem zarara uğradığını hem de piyasa borçlarının ödenemez hale geldiğini, ayrıca şahsi kefaletlerin söz konusu olduğunu, bankalardan yüksek faizlerle kredi çekmek zorunda kalındığını, devamında ödenemeyen banka kredilerinin yüksek faizleri ve ssk ödemelerinin zamanında ödeyememekten doğan faiz borçlarının tamamının davacı şirketi borca batık hale soktuğunu, davacı şirketin aktiflerinin pasiflerini karşılayamaz konuma geldiğini, şirketin şuan da borca batık durumda olduğunu, 7 yıldır davacı şirket aleyhinde hiçbir icra takibi alacak davası ve benzeri herhangi bir davanın söz konusu olmadığını, 2016 senesine kadar çalıştırdığı işçi, usta ve teknik personeline yapılacak ödemelerde hiçbir şekilde aksama olmadığını, devlet daireleri, vergi dairesi ve SGK’na hiçbir şekilde borç biriktirmeden gününde ödemeler yapıldığını, halen de yapılmakta olduğunu, 31.05.2016 bilançosu incelendiğinde gecikmiş vergi borcunun bulunmadığını, güncel SGK prim borcunun bulunmadığını, taksitlendirilmiş prim borcunun da ödenmesinin devam ettiğinin anlaşılacağını, ancak davacı şirketin kusuru olmadan işveren firmaların sebep olduğu mevcut durumu ekte sundukları sözleşmelerde de görüleceği üzere işlerin tamamlanıp ödemelerin yapılması, alacaklıların korunması konusunda hareket etmek amacında malum duruma başvurma zaruretinin doğduğunu, bu sebeple iflasın ertelenmesi safhasında halihazırda mevcut projeler ve yeni imza atılan projelere devam ederek raporda sunulan borçların ödeme olanağı doğacağını, şirket aleyhine açılmış icra takibinin şuanda mevcut olmadığını, ticari ilişki içinde bulunulan firmalar tarafından, ancak şirket tarafından keşide edilen çeklerin karşılıksız çıkması sebebiyle ilerleyen dönemde şirket aleyhine takip yapılmasının kaçınılmaz olduğunu, davacı şirketin iflasın ertelenmesine yada tedbir kararına karar verilmemesi halinde zorunlu olarak şirketlerin ticari faaliyetlerine devam edemeyeceğini, iflasın ertelenmesi taleplerinin kabulü ile hiçbir alacaklının mağdur olmayacağını, iflas halinde alacaklıların layıkıyla alacaklarına kavuşamayacaklarını, iflasın uzun bir süreç olması sebebiyle mağduriyetin daha da artacağını, davacı şirketin, kendilerine gerekli süre verilirse bu çıkmazdan çıkacak güçte ve ekonomik yapıda olduğunu, davacı şirketin dava açılmadan önce alacaklılarla görüşmelerde bulunduğunu, bir çok borcunu ötelemekte olduğunu, birçok alacaklı ile anlaşma çerçevesinde borçları ileri tarihlere ertelemeye gayret ettiğini, davacı şirketin şuan da haciz ve icra takibi başlatacak olan şirketler ile sorunlarının bulunmadığını, vekil eden şirket borçlarını ödeme ve şirketi yeniden eski hale getirme konusunda elinden geleni yapmakta olduğunu ticari itibarını korumaya kollamaya çalışmakta olduğunu, iflasın ertelenmesi kurumunun amacının şirketin ekonomik hayatına devam etmesi, borçlarını hukuki ya da fiili iflasa nazaran alacaklılarına daha avantajlı bir tatmin sağlayacak seviyede ödenmesini temin etmek olup vekil eden şirketin amacının bu olduğunu, bütün bu yasal izahlar çerçevesinde şirketlerinin şuan ki mali durumları vadesi gelmekte olan ödenemeyecek çekler ile hacizlerin kapıda bekliyor olması ötelenen ve ertelenene senetlerin vadesinin geliyor olması taleplerinin yasal ve haklı unsurlarını oluşturduğunu, ayrıca mevcut ekonomik sıkıntılar ve her an haciz tehdidi altında bulunulmasının şirketin çalışmalarını engellediğini ve sağlıklı bir çalışmanın söz konusu olmadığını, bu şartlarda şirketin çalışmasının çok zor olduğunu, davacı şirketin faaliyetlerine devam etmesinin ve yeni işler ve ihaleler almasının ve para kazanmasının, borçlarını ödemesinin mümkün olduğunu, iflasın ertelenmesi halinde (haciz tehdidi de olmadığı için) gelir elde edip bütün borçlarını tam ve sağlıklı bir şekilde ödemesinin mümkün olacağını, bu olmadığı takdirde iflasın kimsenin arzu etmediği bir husus olduğunu, şirketin tüm malları ile yok olacağını, bu durumun meydana gelmesinin önlenmesini mahkemeden talep ettiklerini, anlaşma ile bir kısım borçlarında indirim yapılması olanağı tam doğmuşken bunun ortadan kalkması da büyük mağduriyeti doğuracağını, bu bakımdan mahkemeden iflasın ertelenmesi kararının verilmesini talep ettiklerini, şuan da çalışma devam eden şantiyelerde ve merkez ofiste 2015-2016 yıllarında ayda ortalama 500 işçinin çalışmakta olduğunu, işten çıkartılması/iş yerinin kapanması halinde ortada kalınacak olmasının sıkıntısının yaşanılmakta olduğunu, oysa şirketin faaliyetine devam etmesi ile hem personelin geçiminin sağlanacağını hem de borçların ödenmesinin mümkün olunacağını, iflasın ertelenmesine ilişkin olarak bugüne kadar yapılan uygulamaların netice verdiğini ve birçok şirket sunduğu tatminkar projeye dayalı iflaslarını ertelendiğini ve tekrar ekonomik hayata kazandırıldığını, Yargıtay kararlarına dayanarak da ancak öncesinde tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, bu sayede davacı şirketin hayata dönebileceğini, üreteceğini, satış yapacağını, para kazanacağını ve borçlarını ödeyeceğini, nihai amacın tüm borçların tasfiyesi olduğunu, şirketin sektörde faaliyetine devam istemekte olduğunu, üretim ve satış yapmak istemekte, istihdam yapmak istemekte ve projelerini hayata geçirmek istemekte olduğunu, haklı ve yasal taleplerinin kabulünü talep ettiklerini, dava dilekçesi ekinde bulunan şirketin aktif-pasif bilanço kayıtları ila mizan dikkate alındığında şirketin borca batık olduğunu gösterdiğini, … tarihli kayıtlı bilançoya göre öz sermaye tespiti yapıldığını, davacı şirketin mevcutları ile alacakları toplamının 30.430.843,73.-TL borçlarının toplamının da 32.510.087,43.-TL olduğunu, kayıtlı bilanço verilerine göre davacının mevcutlar ile alacaklar toplamının borçlarını karşılamaya yetmediğini, aktif varlıklarından sonra şirketin 2.079.243,70.-TL tutarında fazladan borcu olduğunu, rayiç değerlere göre düzenlenen bilançoya göre mevcutlar ile alacaklar toplamının 30.618.367,89-TL, borçlarının toplamının ise 32.510.087,43-TL olduğunu, davacının mevcutlar ile alacaklar toplamının borçlarını karşılamaya yetmediğini, şirketin 1.891.719,54.-TL tutarında fazladan borcu olduğunu, özetle davacı şirketin rayiç değer esasına göre de borca batık durumda olduğunu, şirket borçlarının açılımına dair bilgi ve belgeleri ekte sunduklarını, davacı şirketin borçları dikkate alındığında çalışıp ödenecek büyüklükte olduğunu ancak kendi kapasitelerine göre borçların şirketin geleceğini etkilediği belirtilmiştir.
Davacı tarafça mahkememize ibraz edilen iyileştirme projesinde özetle; davacı şirketin geçmişteki performansı ve yapısı dikkate alınarak bundan sonra ise mali krizden çıkılması için önemli ve reel adımlar atılarak yapılacak çalışmalar sayesinde borcun ödeneceği düşüncesi ile projelerini sunduklarını, verilecek iflasın ertelenmesi kararından hemen sonra değil de şirketin en az 3-4 toparlanma döneminden sonra borçların ödenmesine başlanılması halinde tasfiyenin daha gerçekçi yapılacağını düşündüklerini, davacı şirketin yaptığı işin belli olduğunu, ancak icra tehdidi kalktığı takdirde yeni iş alımının ve işin yapılmasının söz konusu olacağını, bu aşamada denge kurmanın çok önemli olduğunu, bu dengeyi yasanın kurduğunu, iflasın ertelenmesi kararıyla hem şirkete ticaret yapma, çalışma, para kazanma dolayısıyla borç ödeme imkanı tanındığını hem de birkaç firmanın haciz baskısından kurtarma sağlandığını, zaten borca batık bir şirketin birkaç haciz ile ticari faaliyetlerinin sona ereceğinin aşikar olduğunu, haciz tehdidi altında şirketin çalışamayacağı üretim yapamayacağı, faaliyetlerini sürdüremeyeceğinin gayet açık olduğunu, erteleme kararı ile haciz tehdidinden kurtulacak olan davacı şirketin sadece ticaret yapacağını kazanacağı para ile borçlarını ödeyeceğini, zaten şirkete atanacak olan bir kayyumun gerekli denetimi yapacağını, davacı şirketin projeye ve amaca uygun olmayan davranışları tespit edildiğinde iflas kararının da verileceğini, bir önemli hususunda ülkemizin içinde bulunduğu turizm alanındaki krizin olduğunu, turizm sektörünün yan alanında faaliyet gösteren tüm şirketlerin önemli derecede finans ve maliyet sıkıntısı yaşamakta olduğunu, bu nedenle ağırlıklı bu sektörde çalışan firmalara iş yapan şirketlerinin de maliyet ve finansman sıkıntısı içine girmiş bulunmakta olduğunu, ülkemizde genel olarak (turizm sektörü dışında da ) piyasalarda tüm üretici firmalarda satışların arttığını, para döngüsünün azaldığını, bankacılık sisteminde dahi faizlerin artması krize yaklaşımının olumsuz olduğunun kanıtı olduğunu, davacı şirketin gelecek dönemde yapılacağı sözleşme ve projelere bağlı olan işlerden gelecek bir yıl içinde elde edeceği net satışlar ve net kar toplam tutarına ait tabloyu sunduklarını, buna göre 2017 yılı ortalarına kadar tamamlanan ve tamamlanacak olan işlerden 2017 yılı ortalarına kadar tüm hak edişlerin yapılabileceğini ve elde edilecek net satışlardan davacı şirketin 2.462.189,91-TL tutarında vergi sonrası net kar elde edeceğinin öngörüldüğünü, davacı şirketin geçmiş yıllardaki satış ciroları ve çalıştırdığı ortalama 500 sigortalı işçi sayısına göre gelecek dönemde hedeflediği 2.462.189,91-TL tutarındaki net satışı gerçekleştirebilecek kapasitede olduğunu, davacı şirketin gelecek dönemde elde edeceği net kar tutarları ile borca batıklık tutarı olan 1.891.719,54-TL’sini 1 yıl içinde kapatabileceğini ve bu süre içinde borca batıklıktan kurtulabileceğini, alacaklıların durumunun iflasın derhal açılmasına kıyasla erteleme süresi sonunda daha kötü durumda olmayacaklarının açık olduğunu, davanın kabulü ile birlikte alacaklıların korunması amacıyla malvarlığını koruma tedbirinin alınmış olacağını, ayrıca şirketin yapacağı işlemlerin kayyum denetiminde olacağını, sonuç itibariyle alacaklıların eşit oranda garanti altına alınmış olacağını, makul ve haklı taleplerinin dikkate alınmasını, erteleme kararı öncesinde erteleme kararı verilene kadar geçecek süre için iflasın ertelenmesi sonuçlarını havi ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili tarafından borca batıklık bildirimi, iyileştirme projesi, borç ve alacaklar listesi, bilonça ve detaylı mizan, duran varlıklar rayiç değer listeleri, sigortalı çalışanlar listesi, vergi beyannameleri, iflas ertelemesi başvurusuna yönelik yönetim kararı, ticari defter tasdik bilgileri, araç ruhsat fotokopileri, taşınmaz tapu suretleri, sözleşme suretleri, hak ediş belgeleri, banka borçlarına ait tablo ibraz edilmiş, iflas avansı yatırılmış, mahkememizce de iflas erteleme talebine ilişkin gazete ilanları yaptırılmış, davacı şirketin ticaret sicil dosyası getirtilmiş, dava ticaret sicil memurluğuna ihbar edilmiş, tapu kayıtları getirtilmiş, davacı şirkete denetim kayyımı atanmış, davacı şirketin faaliyet ağı göz önüne alınarak hukukçu, makine mühendisi, inşaat mühendisi ve mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinden davacı şirketin ticari defter ve kayıtları şirket merkezinde, taşınır ve taşınmaz malları da yerinde inceletilerek şirketin ekonomik durumu, sermaye durumu, mal varlığı, borçları, gerçek değer üzerinden mal varlığının tüm aktif ve pasifleri, buna göre borca batıklık durumu ve iyileştirme projesinin somut samimi ve uygulanabilir olup olmadığı konusunda ayrıntılı rapor alınmış, bilirkişi heyet raporu ve kayyım raporları göz önüne alınarak ara karar ile tedbire hükmedilmiş, sonrasında ise … tarihli ara kararla sonradan yürürlüğe giren 673 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri göz önüne alınarak davacı şirket lehine mal varlığını korumaya yönelik verilen tüm tedbirler kaldırılmıştır.
Mahkememizce davacı şirketten olan alacağına belgeleyen müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Müdahil vekillerinin rapora yönelik itirazları ve davacı şirket vekilinin iyileştirme projesinde değişiklik yapması üzerine dosya rapor veren bilirkişi heyetine yeniden tevdi edilerek ayrıntılı ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti … tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak davacı şirketin 2.079.243,70.-TL tutarında borca batık olduğu, sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup, iflas ertelenmesi halinde şirketin borçlarını ödeyerek mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğu, iflas erteleme kararı verebilmek için gerekli şekli ve maddi şartların gerçekleşmiş olduğu, iflas ertelenmesi talebinin bir yıl süreyle kabulü yönünde oy verilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen … tarihli ek raporda ise; kayyım raporunun bilirkişi raporunun düzenlendiği dönemden sonraki bir tarihte hazırlandığı, aralarında çelişki olmadığı, sonradan zarar oluştuğu için raporlar arasında fark bulunduğu, şirketin borca batık olduğu, elindeki tüm işleri bitirip, tahsilatları yapması halinde kar elde edeceği, şirketin sermayesinin tamamlanması gerektiği, borca batıklık miktarında ilk rapora oranla iyileşme görüldüğü, davacı şirkete ortaklar tarafından kaynak aktarıldığı, devam eden işlerin tamamının bitirildiği, ortaklarca dışarıdan kaynak aktarımı yapılmaması halinde iyileştirme projesinin uygulama kabiliyetini kaybedeceği belirtilmiştir.
Denetim kayyımının mahkememize ibraz ettiği … havale tarihli raporunda davacı şirketin kaydi … tarihi itibariyle öz sermayesinin toplam 23.124.369,59.-TL olmak üzere mevcutlar ile alacaklar toplamının borçlarını karşıladığı ve davacı şirketin 1.774.515,97.-TL tutarında fazladan aktif varlığının kayıtlı olduğu ve bu durumda da davacı şirketin borca batıklık durumundan çıktığı tespit edildiğinin bildirildiği, davacı şirketin borca batıklıktan çıkmasının nedeninin, davacı şirketin ortağı ve müdürü olan …’un borç olarak davacı şirkete haricen koyduğu toplam 3.007.834,52.-TL tutarındaki paralar ile davacı şirketin bankalara olan kredi borçları ile satıcılara olan borçların ödenmesi ve daha sonra şirket ortağı ve müdürü olan Sancar Doğmuş’un davacı şirketten olan bu alacağının 3.000.000,00.-TL’lik kısmının şirket sermayesi olarak tescil ettirilmesi ve şirket sermayesinin 11.000.000,00.-TL’sine çıkmasından kaynaklandığını, davacı şirketin borçlarının büyük çoğunluğu davacı şirket ortağı ve müdürü olan …’un davacı şirkete haricen koyduğu paralar ile ödenmiş ve bu ödemeler neticesinde davacı şirket borca batıklıktan çıktığını, sonuç olarak davacı şirketin, 31.05.2018 tarihi itibariyle, borçlarını karşılamaya yetecek düzeyde aktiflerinin (mevcut ve alacaklarının) bulunduğu, dolayısıyla da davacı şirketin borca batıklıktan çıktığı yönünde görüş bildirmiş ve kayyım raporu ekinde sermaye arttırımına ilişkin yönetim kurulu kararı, genel kurul kararı, ana sözleşme tadil metni ve ticaret sicil tasdiknamesi suretleri ibraz edilmiştir.
Dava, davacı şirketin borca batık olması nedeniyle ibraz edilen iyileştirme projesi kapsamında iflasın İİK’nun 179 maddesi gereğince bir yıl süreyle ertelenmesi davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı şirket ortağı tarafından yapılan sermaye artışı ve dışarıdan kaynak aktarımı neticesinde davacı şirket borca batıklıktan kurtulmuş olmakla, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; kararın ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesine, kayyım görevinin sona erdiğinin tespit ve tebliğine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere,
Davacı şirket borca batıklıktan kurtulmuş olmakla, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına;
Kararın ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesine,
Kayyım görevinin sona erdiğinin tespit ve tebliğine,
Alınması gerekli 35,90.-TL harçtan, peşin olarak alınan 29,20.-TL harcın mahsubu ile kalan 6,70.-TL harcın davacıdan ALINMASINA,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalanının karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya İADE EDİLMESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve hazır bulunan müdahil vekillerinin yüzüne karşı, tarafların HMK’nun 345 maddesi uyarınca gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesinde istinaf kanun yoluna açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça, okunup, usulünce anlatıldı.06/06/2018

Başkan
(E-İmzalı)

Üye
(E-İmzalı)
Üye
(E-İmzalı)
Katip
(E-İmzalı)