Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/344 E. 2023/695 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/344 Esas
KARAR NO : 2023/695
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2015
KARAR TARİHİ : 24/10/2023

Mahkememizin … K sayılı kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Karar sayılı ilamı ile bozulmakla Mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilerek yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile borçlu şirket arasında yapılan … tarihli sözleşme ile … İli, … İlçesi, … ada, … nolu parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölümlerin …-TL karşılığında müvekkiline satılmasına karar verildiğini, müvekkilinin sözleşmeye istinaden davalı şirkete sözleşmenin imzalandığı tarihte 5 adet toplam …-TL bedeli çeki teslim ettiğini, çek bedellerinin vade tarihlerinde davalı şirket tarafından tahsil edildiğini, daha sonra … tarihinde bu kez 7 adet ve toplam …-TL bedelli çekleri düzenleyerek borçlu şirkete teslim ettiğini, sözleşme ile … tarihinde taşınmazın mülkiyetinin müvekkiline devri hususunda tapu müdürlüğünde satış işlemi gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığını ve müvekkili tarafından ödemeye ilişkin edimlerin ifa edilmiş olmasına rağmen davalı şirket tarafından satış işleminin gerçekleştirilmediğini, müvekkilinin şifahi taleplerinin çeşitli bahanelerle ötelendiğini, müvekkilinin Antalya …Noterliği’nin … tarih ve … Yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirkete sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmesi ve neticeten tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde sözleşme konusu taşınmazların mülkiyetini devretmesi hususlarını ihtar ettiğini, davalı şirketin ihtarnameyi … tarihinde tebliğ almasına rağmen süre içerisinde edimlerini yerine getirmediği gibi ihtarnameye yanıt da vermediğini, bunu üzerine Antalya … Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasından davalı şirket aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunularak …-TL yönünden menkul ve gayrimenkullerinin ihtiyaten haczine karar verildiğini, ihtiyati haciz kararı ile birlikte davalı şirket aleyhine Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası marifetiyle icra takibine geçilmiş ise de borçlunun … tarihli haksız ve hukuka aykırı itirazı neticesinde takibin durduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin esasen “Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi” niteliğinde olduğundan resmi şekle aykırı düzenlendiğinden, sözleşmenin geçerli olmadığını, tarafların aldıklarını iade etmekle mükellef olduklarını, sebepsiz zenginleşen davalı şirketçe tahsil edilen çek bedellerinin ve davalı şirketin yedinde bulunan çeklerin müvekkiline iadesinin gerektiğini, müvekkilinin iyi niyetinin davalı şirket tarafından suiistimal edildiğini, bu nedenle borçlunun Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın gayrimenkul satış sözleşmesine istinaden iki adet taşınmazın satın alınma bedeli olarak ödendiği iddia edilen tutarın iadesine ilişkin olduğunu, davacının gayrimenkulleri mesken olarak satın aldığını, davacının tacir olup taşınmaz alım satımı ile iştigal ettiğini, birden fazla taşınmazı satın almak istemesinin de bu taşınmazları ticari amaçla aldığının göstergesi olduğunu, bu nedenle Tüketici Mahkemesi’nin görevli olmadığını, davalı şirket ile davacı arasında adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye göre Antalya … Mah…. ada … parselde bulunan binanın … nolu bağımsız bölümlerin davacıya … TL bedelle satılmasının kararlaştırıldığını, sözleşmenin imzalanması sırasında … TL bedelli dava dışı … İnşaat A.Ş.keşideli çeklerin müvekkiline verildiğini, bakiye … TL satış bedeli için ise yine dava dışı … A.Ş.ile davacının birlikte düzenledikleri çeklerin müvekkiline verildiğini, müvekkili tarafından bu anlaşmadan önce tesis edilmiş ipoteklerin belirtilen sürede kaldırıldığını, tapu kaydı üzerinde o tarih itibariyle herhangi bir takyidat kalmadığını, gerek her iki bağımsız bölümün davacıya vekil olan babası … vasıtasıyla satılması pazarlığı sırasında gerekse adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında davacı ile … … İnşaat…A.Ş yetkilisi … ile birlikte hareket ettiklerini, … ile …’ın yakın arkadaş olduklarını, müvekkili şirket yetkilisi …’nın bu pazarlık sırasında öğrendiğini, …’ın o tarihte müteahhitlik işleri yapan ve güçlü firması olduğu kabul edilen muteber bir tacir durumunda olduğunu, …’nu ve davacıyı tanımayan müvekkilinin arada … A.Ş yetkilisi …’ın bulunması ve satış bedeline istinaden kendi çeklerini vereceğini beyan etmesi nedeniyle söz konusu gayrimenkul satım protokolünü imzaladığını ve … A.Ş keşideli çekleri kabul ettiğini, adı geçen kişilerin başka kişilerden de birlikte hareket ederek taşınmaz satın aldıklarını, müvekkili tarafından daha sonra öğrenildiğini, davacıya vekaleten babası … ile protokol imzalanıp beş adet … TL bedelli … A.Ş keşideli çeklerin müvekkiline teslim edilmesinden birkaç gün sonra …’nun müvekkili şirket yetkilisinin yanına gelerek satın aldıkları ve bedeline ilişkin kısmi çek verdikleri taşınmazları birlikte hareket ettikleri … A.Ş’nin kredi ihtiyaçlarına binaen bankaya ipotek vereceklerini, tapuyu henüz alamadıklarından tapu sahibi olarak ipotek vermek üzere kendisine vekaletname vermesini istediğini, müvekkilinin söz konusu iki bağımsız bölümün zaten davacıya satılmış olması, muteber müteahhit olan … A.Ş’nin çeklerinin verilmiş olması, diğer bakiye çekleri de kendisinin vereceğini … A.Ş yetkilisi …’ın beyan etmiş olması, verilen çeklerin aynı zamanda herhangi bir aksilik anında verilecek bu ipoteğin teminatı olduğunun hem … hem de davacı tarafından ifade edilmiş olması nedeniyle her iki bağımsız bölüm için …’na ipotek tesisi amacıyla vekaletname vermekte sakınca görmediğini ve Antalya …Noterliği’nin … gün … yevmiye nolu düzenleme şeklinde vekaletnameyi verdiğini, bu vekaletnamenin verilmesinden yaklaşık 40 gün sonra …’nun tekrar müvekkili şirket yetkilisi …’nın yanına gelerek; vekaletnamede bir sorun çıktığını, bu nedenle ipotek tesis edemediklerini, tapudaki tüm muamelelerin tamamlandığını, sadece imzaya kaldığını, bu nedenle mal sahibi olarak kendisinin tapuya gelerek imza atmasını istediğini, müvekkilinin vekaletname ile neden işlem yapılamadığını anlayamamakla birlikte zaten taşınmazları sattığını düşündüğü kişinin talebini iyi niyetli bir şekilde uygun gördüğünü, davacının kötü niyetli bir plan uyguladığını aklına bile getirmediğini, tapuya gidip davacının birlikte hareket ettiği ve sözleşme konusu dairelerin bedeli olarak çekleri verilen ve bu çeklerin aynı zamanda ipotek tutarının müvekkili tarafından ödenmesi halinde onun da teminatı olduğunu söyleyen … A.Ş lehine … tarihinde ipotek tesis ettirdiğini, adi yazılı gayrimenkul satım sözleşmesine konu edilen taşınmazların bedeli olarak verilen çeklerden … tarihli … TL bedelli, … tarihli … TL bedelli, … tarihli … TL bedelli, … tarihli … TL bedelli çeklerin zamanında ödendiğini, takip eden çeklerden hiçbirisinin ödenmediğini, bu arada davacı ile birlikte hareket ve lehine ipotek tesis edilmiş olan … A.Ş’nin bütün ödemelerini takip edip iflas noktasına geldiğini, … A.Ş yetkilisi … ile hareket eden davacının birlikte iş yapmaları nedeniyle bu durumu yakinen bildiğini, sözleşme konusu daire bedellerinin bir kısmının ödenmediğini bildiği ve kendi istemi üzerine … A.Ş lehine ipotek tesis edildiği halde kötü niyetli hareket eden ve haksız kazanç peşinde olan davacının Antalya …Noterliği’nin … gün … yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek taşınmazların tapusunun halen kendilerine verilmediğini, üstelik 3.kişi lehine ipotek tesis edildiğini, bu ipoteklerin kaldırılarak tapunun 7 gün içinde kendilerine verilmesi, aksi takdirde temerrüde düşüleceğini ihtar ettiğini, bu ihtar ile davacının kötü niyetinin bütün çıplaklığı ile ortaya çıktığını, zira davacının hem çeklerin ödenmediğini bildiği hem de kendisinin talebi üzerine çeklerin keşidecisi … A.Ş lehine ipotek tesis edildiği halde bu şirketi hiç tanımıyormuş gibi, sanki bu ipoteği kendisi tesis ettirmemiş, ifa yerine bu şirketin çeklerini vermemiş gibi ipoteğin kaldırılmasını ve tapunun verilmesini istediğini, kötü niyetli ihtarnameden sonra Antalya …AsTic.Mah.’nin … D.iş sayılı dosyasında karşı tarafça verilen dilekçe üzerine ihtiyati haciz kararı verildiğini, müvekkilinin bütün mal varlığına ihtiyati haciz konulduğunu, müvekkilinin bu durumdan kurtulabilmek için … TL borç para bularak icra dosyasına yatırarak hacizleri kaldırmak zorunda kaldığını, davacının kesin takibe geçmesi üzerine takibe itiraz ettiklerini, dava dilekçesinin ikinci sayfasında kendilerinin de kabul ve ikrar ettikleri gibi çekleri … şirketi ile birlikte düzenleyerek müvekkiline verdiklerini, ödenmeyen çek asıllarının mahkeme kasasına ibraz edildiğini ve halen mahkeme kasasında bulunduğunu, çek asıllarının lehtar-hamil elinde bulunması halinde yerleşik Yargıtay kararlarına göre çeklerin ödenmediğinin en bariz karinesinin olduğunu, aksinin iddia eden yanca ispat edilmesi gerektiğini, davacının ancak taşınmaz bedeli olarak verildiğini iddia ettiği çeklerin başka bir alacak için davalı elinde kalması gerekmediği takdirde kendisine iadesini isteyebileceğini, çeklerin aynı zamanda ipotek teminatı olduğunun kabul edilmemesi halinde çeklerin davacı yana iadesinin söz konusu olacağını, dolayısıyla bu çekler yönünden müvekkilinin dava açılmasına sebep olmadığını, müvekkilinin adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi uyarınca davacıya hiçbir borcunun olmadığını, aksine davacının müvekkiline ipotek kadar borçlu olduğunu, bu borçtan müvekkili tarafından tahsil edilmiş olan … TL düşüldükten sonra kalan miktarın davacının müvekkiline olan borcu olduğunu, zira kredi borcu ödenmediği için … Bankası tarafından ipoteklerin paraya çevrilmesi işlemlerine başlanıldığını, müvekkiline ait iki bağımsız bölümün davacının müşterek hareket ettiği ve lehine ipotek tesis ettirdiği … A.Ş’nin borcu nedeniyle elinden çıktığını, davalının bakiye alacak için ayrıca dava açacağını beyan ederek, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, talebin kabul görmemesi halinde davasında haksız ve kötü niyetli olan davacının davasının reddine, takibin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Antalya …Tüketici Mahkemesi’nin … E, … K sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının tetkikinden; alacaklı … vekili tarafından borçlu … Ltd Şti aleyhine … TL asıl alacak ve fer’ileri ile birlikte toplam … TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının … tarihli alıcı …’na vekaleten …, satıcı … olan adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır.
Antalya … Tüketici Mahkemesi tarafından tutulan … tarihli teslim belgesi ile davalının cevap dilekçesinde ödenmeyen çekler olarak belirttiği çek asıllarının mahkeme kasasına teslim edildiği görülmüştür.
Antalya …Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu düzenleme şeklinde vekaletnamesinin tetkikinden; davalı şirket yetkilisi tarafından şirket adına … Mahallesinde kain ve tapunun … ada … parsel nosunda kayıtlı … nolu bağımsız bölümleri dilediği bedel ve müddetle dilediği şekil ve şartlarda TC hudutları dahilinde bulunan bilcümle bankalara banka lehine birinci derece ve birinci sırada veya serbest dereceden yararlanmak kaydıyla müteakip derece ve sırada ipotek vermeye, ipotek ile ilgili bütün işlemleri yapmaya, imzalaması gereken defter kayıt ve sicilatı imzaya velhasıl bu konuda yapılması gereken işlemleri ifa ikmal takip ve intaca imzaya elden evrak alıp vermeye mezun ve yetkili olmak üzere … oğlu … doğumlu … T.C kimlik nolu …’na yetki verildiği görülmüş, bu kişinin davacı …’nun öz babası olduğu nüfus kayıt tablosundan anlaşılmış, vekaletname örneği fotokopisinden, vekaletnameden bir örneğin … tarafından alındığı, yine aile nüfus kayıt tablosunun tetkikinden; …’nun …’nun öz kardeşi olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin ticari kayıtları Antalya Ticaret Sicil Memurluğu’ndan temin edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce … tarihli ara karar ile davalı yanın iddiaları doğrultusunda ve yukarıda içeriği özetlenen vekaletname hususunda davacı asilin isticvabına karar verilmiş;
… tarihli celsede isticvabı yapılan DAVACI … BEYANINDA:”Ben şuan Almanyada öğrenciyim. Bana göstermiş olduğunuz Antalya … Noterliği tarafından düzenlenmiş … tarihli … yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekaletnameden haberim yoktur. Benim talimatımla düzenlenmiş bir vekaletname yoktur, ben …’ yı tanımıyorum. Sadece ismini duydum. Ben …’nın şirketi ile herhangi bir sözleşme de yapmadım. Sanırım babam yapmış. Babam …’dur. Davalı şirket yetkilisini ismen tanıyorum. Ancak şahsi bir görüşmem olmadı. Ben Türkiyede inşaat mühendisliği okudum. Ancak mezun olmadım. 2013 yılında babamın ne iş yaptığını tam olarak hatırlamıyorum. Yine bana okumuş olduğunuz vekaletnamenin babamın talebiyle verilip verilmediği hakkında da bir bilgim yok. Ancak ben …’ ya böyle bir talimat vermedim. Dediğim gibi kendisini yüz yüze bugüne kadar görmedim. Ben uyuşmazlığa konu taşınmazların satışı ile ilgili olarak davalı şirketle herhangi bir pazarlık yapmadım. Bu satışlarla babam ilgilenmiş olabilir. Davalıya verilen çeklerde sanırım müşteri çekiydi. Ben herhangi bir çek imzalamadım. Zira benim çek karnem yoktur. Bana sormuş olduğunuz 2013 yılında benim herhangi bir ticari faaliyetim yoktu. Ben 2013 yılında … Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde okuyordum. 2014 yılında Viyanaya daha sonra da Almanya’ ya taşındım. … Üniversitesine de 2008 yılında başladım. Bu sebeple İstanbul da yaşamaya başladım. İkametgahım bu ildeydi. 2008 yılında liseden mezun olduktan sonra ana ikametgahımı İstanbul iline taşıdım. Daha sonra … ondan sonra da Almanya’ ya taşındım. Türkiye resmi ikametgahım yoktur.
Davaya konu çek suretleri gösterilip sorulduğunda: Bu çekleri gördüm. Bunlar müşteri çekiydi. Benim ya da babamın cirosu yok. Bu çekleri davalı şirkete kim verdi bilmiyorum. Ancak ben vermedim. Babam … vermiş olabilir.
Sorulduğunda: … … İnşaat…. A. Ş’ nin ismini duydum ancak yetkililerini bilmiyorum” demiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda;
“Dava, geçersiz taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca verilen senetlerin bedelinin istirdadı amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m 237 ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26.maddesi uyarınca taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır. Taşınmazların harici satışı mülkiyetin nakli sonucunu doğurmayıp, geçersizdir. Bu nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Ancak ortada geçersiz bir sözleşme olsa bile taraflar birbirlerine verdiklerini geri alacaklardır. Taşınmaz maliki mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesini istediğinde satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığı için taşınmazını geri alabilecektir. Ne var ki, 10.07.1940 tarih, 2/77 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere “haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlayamaz.” (6098 s.TBK m 97, mülga 818 s. BK m. 81). 10.04.1940 tarih, 2/77 sayılı YİBK uyarınca taşınmazı haricen satan, satıştan kaynaklanan aldığı parayı iade etmedikçe verdiğini geri isteyemeyeceği, harici satış senedinde gösterilen satış bedeli ile varsa zorunlu ve yararlı giderler üzerinden hapis hakkı tanınarak el atmanın önlenmesine karar verileceği kural olarak kabul edilmektedir.
Bunun yanı sıra geçersiz harici satış sözleşmesi nedeniyle yanlar verdiklerini sebepsiz zenginleşme (haksız iktisap) veya mülkiyet (TMK 683.md)) davasıyla geri isteyebilirler. TMK 994. maddesi sebepsiz zenginleşmeyi önleyen özel bir düzenleme olup, her iki davada da TMK 994-995 maddelerinin uygulanması gerekir Hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle TMK 2/2 maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı, sonrada sebepsiz zenginleşme (haksız iktisap) ilke ve esasları dikkate alınmalıdır.
Uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınması gereken sebepsiz zenginleşme (haksız iktisap) ilke ve esaslarına da kısaca değinmekte yarar bulunmaktadır:
Sebepsiz zenginleşmenin (haksız iktisabın) temeli hakkaniyet esasına dayanmakta olup, sebepsiz zenginleşmenin asıl unsurunu da “denkleştirici adalet” ilkesi oluşturmaktadır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
TMK’nun 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı, hakime özel ve istisnai hallerde ( adalete uygun ) hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Yargı organları, çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimlerini karşılamakla yükümlüdür.
Taraflar arasında düzenlenen adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi, icra takip dosyası, taşınmazlara ait tapu kayıtları, ipotek senetleri, taşınmaz satışı için davalıya verilen ancak ödenmeyip davalı tarafından Mahkeme kasasına teslim edilen çek asılları, davacı asilin beyanı ve tüm dosya mündericatının tetkikinden; davacı asilin vekili olarak hareket eden babası …’nun davalı ile yaptığı adi yazılı sözleşme ile yukarıda belirtilen iki adet taşınmazı satın aldığı, toplam … TL taşınmaz için davalıya bu güne kadar sadece … TL ödeme yapıldığı, bakiye için verilen çeklerin ödenmediği, taşınmazlar bedeli olarak sadece toplam … TL bedelli çeklerin ödemesi yapıldığı halde davalıya sözleşme bedeli olan … Tl nin tamamı ödenmiş gibi icra takibi başlatıldığı, davalı taraftan satın alınan taşınmazlar üzerine vekaleten işlem yapan … talebiyle taşınmaz bedellerinin ödenmesi için verilen çeklerin keşidecisi olan …… A.Ş lehine … TL bedelli ipotekler tesis edildiği, bu ipotekler nedeniyle Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esayılı takip dosyası ile alacaklı … A.Ş vekili aracılığı ile borçlular … A.Ş ile … A.Ş aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, ipotek veren tapu maliki gözükmesi nedeniyle mahkememiz davalısı şirketin, banka genel kredi asıl borçlusu ile birlikte zorunlu takip arkadaşı olması nedeniyle hakkında icra emri düzenlendiği (İİK.149/1), dolayısı ile her ne kadar adi yazılı sözleşme ile yapılan taşınmaz satışı yasal olarak geçersiz ve geçersiz sözleşmeye istinaden tarafların birbirlerine verdikleri şeyi geri isteme hakkına sahip iselerse de; davacının satın aldığı taşınmazların üzerine yine davacının talebiyle konulan ipotek nedeniyle yapılan … TL ödemenin iadesinin talep edilemeyeceği anlaşılmakla, TMK’nun 2/2. uyarınca davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacının geçersiz sözleşmeyle satın aldığı taşınmazların bedelinin tamamını ödemediğini bildiği halde bedelinin tamamını ödenmiş gibi davalı aleyhine takip başlatmakta kötü niyetli olduğu, ayrıca geçersiz sözleşmeye rağmen akdi ilişkiye güvenerek taşınmazları üzerine ipotek konulmasına rıza gösteren davalının ipotek nedeniyle taşınmazlarının satışından kaynaklı olarak uğrayacağı zararı hapis hakkına dayalı olarak davacıdan talep edebileceği gözetilerek, davalının takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından, takibe konu alacağın %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir. ” gerekçesi ile verilen karar,
Davacı tarafından İstinaf edilmiş ve BAM … Hukuk Dairesinin … Karar sayılı ilamı ile İstinaf taleplerinin reddine karar verilmiş ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Karar sayılı ilamı ile “..sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında, davacının davalıya ödediği … TL bedel ile icra dosyalarında davaya konu çekler tahsil edilmiş ise tahsil edildiği bedeller de nazara alınarak dosyanın değerlendirilip sonucu dairesince karar verilmesi gerektiğinden yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak, aynı kanununun 371.maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce … karar sayılı kararımızdaki gerekçe ve bu kararın istinaf edilmesi üzerine BAM … Hukuk Dairesinin … Karar sayılı Mahkememiz gerekçesi benimsenerek verilen istinaf taleplerinin reddine ilişkin karının hukuk ve yasaya uygun olduğu kanaatine varıldığından, Mahkememiz önceki gerekçeli kararı benimsenmek suretiyle direnme kararı verilmiş, davanın reddi ile davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Karar sayılı ilamı ile,
“… Tapulu taşınmazlarda mülkiyetin devrini öngören her türlü sözleşmenin resmî şekilde yapılması zorunludur. Bu bir geçerlilik koşuludur [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 706; BK m. 213; TBK m. 217; Noterlik Kanunu m. 60/3; Tapu Kanunu m. 26]. Resmî biçimde yapılmayan taşınmaz satış sözleşmeleri hukuken geçersiz olup geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz; taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler.
Geçersiz sözleşme nedeniyle verilenlerin geri istenmesi hâli 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkilerini düzenleyen 77 ve devamı (818 sayılı Borçlar Kanunu, m. 61 vd) maddeleri çerçevesinde çözümlenir. TBK’nın 77. maddesine göre haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğar. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğar ve bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği zenginleşen kimsenin iyiniyetli ya da kötüniyetli oluşuna göre farklılık göstermekte ise de geri alma hak ve borcunun doğumu için öncelikle malvarlıklarında birinin yararına diğerinin ise zararına olmak üzere karşılıklı zenginleşme ve fakirleşme olgusunun gerçekleşmesi aranır. Geri alma hakkı, bu zenginleşme ve fakirleşme sonucu doğar ve bu olgu gerçekleşmeden geri alma söz konusu edilemeyeceği gibi iade borcunun kapsamı da anılan hak ve borcun doğduğu tarihten önce belirlenemez (Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli, 2017/3-990 E., 2017/954 K. sayılı kararı).
Geçersiz sözleşme çevresinde verilenlerin iadesi, somut olayda olduğu gibi, alacaklı olduğunu iddia eden tarafça başlatılan bir icra takibi ile de istenebilir. Borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine duran takibin devamı için 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 67 ve devam maddeleri çerçevesinde itirazın iptali davası açılırsa, bu davaya bakan mahkemenin takip tarihi itibarıyla sebepsiz zenginleşme ve iade borcunun doğup doğmadığını, alacağın var olup olmadığını, buna göre borçlunun itirazının haklı sayılıp sayılamayacağını tespit etmesi gereklidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık incelendiğinde; taraflar arasındaki harici sözleşmeyle davalının inşa edeceği taşınmazdaki iki adet dairenin davacıya satışı konusunda anlaşılmış olup sözleşmenin geçersiz olduğu çekişmesizdir. Bu hâlde yukarıda açıklandığı üzere taraflar sözleşme çerçevesinde verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Dosya kapsamından; sözleşme çerçevesinde davaya konu takibin başlatıldığı … tarihine kadar ödendiği sabit olan çek bedelinin … olduğu, davalının sözleşme çerçevesinde kendisine teslim edilen … bedelli çeki … tarihinde, … bedelli çeki ise … tarihinde icra takibine konu ettiği, bahsi geçen bu iki takipte tahsilatın bulunup bulunmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu husus gerek tarafların gerekse Mahkeme ve Özel Dairenin de kabulündedir.
Mahkeme, sözleşme bedelinin bir kısmı davalı tarafından tahsil edilmiş ise de, bakiye bedele ilişkin çeklerin ödenmediği ve davacının isteği doğrultusunda sözleşmeye konu taşınmazlar üzerinde davalı tarafça üçüncü kişi lehine ipotek tesis edildiği, davalının bu ipotek nedeniyle taşınmazların satış hâlinde hapis hakkının bulunduğu, bedelin tamamının ödenmediğini bildiği hâlde takip yapan davacının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle alacağın tamamı yönünden takibin haksız olduğu sonucuna varmış ve davayı reddetmiştir. Aynı gerekçeyle tahsil edilmiş sözleşme bedeli yönünden davanın reddedilemeyeceğine işaret eden bozma kararına direnilmiştir.
O hâlde bu noktada çözümlenmesi gereken husus, sebepsiz zenginleşenin iade borcuna ilişkin genel ilkeden ayrılmasını gerektiren bir hâlin somut olayda mevcut olup olmadığıdır. Bu hususun ortaya konulabilmesi için öncelikle davalının satış sözleşmesine konu daireler üzerinde davacının isteği ile üçüncü kişi lehine ipotek konulduğu iddiasının ve bu ipoteğin paraya çevrilmesi nedeniyle uğrayacağı zarara karşılık davacıdan tahsil ettiği sözleşme bedeli üzerinde hapis hakkının bulunduğu savunmasının yerinde görülüp görülmeyeceğinin dosya kapsamındaki delillerle tartışılması gerekir.
Gerçekten de davalının satış sözleşmesine konu … numaraları daireleri üzerinde … tarihli resmi senetlerle dava dışı … A.Ş. ile olan kredi ilişkisi çerçevesinde …’ye kadar olan borçlarına karşılık teminat olarak yine dava dışı … lehine ayrı ayrı ipotek tesis ettirdiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki ipotek sözleşmesi ile davaya konu satış sözleşmesi, tarafları farklı iki ayrı hukuki ilişki olup davalının üçüncü kişi ile aralarındaki bu ipotek ilişkisinden doğan alacağı nedeniyle davacıyla aralarındaki satış sözleşmesinden doğan iade borcunu yerine getirmekten imtina ettiği savunmasına itibar edilmesi için bu iki sözleşmenin birbiriyle bağlantılı olduğunu ispatlaması gereklidir. Bu iddianın miktar itibarıyla kesin nitelikteki delillerle ispatlanması gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 881. maddesine göre hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir ve ipoteğe konu taşınmazın, borçlunun mülkiyetinde bulunması gerekmez. İpoteğe konu taşınmazın maliki ile borçlunun farklı kişiler olduğu bu hâl doktrin ve uygulamada üçüncü kişi ipoteği olarak adlandırılır ve taşınmaz malikine ipotek nedeniyle malın icra yoluyla satılmasına katlanma yükümlülüğü getirmesinin yanı sıra TMK’nın 884. maddesine göre borçtan şahsen sorumlu olmayan rehinli taşınmaz malikine borçluya ait koşullar içinde borcu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteme hakkı da tanır ve bu hâlde alacak, borcu ödeyen malike geçer.
Somut olayda üçüncü kişi ipoteği söz konusu olup ipotek tesisine ilişkin resmî senetlerde ipoteğin davacıyla aralarındaki satış sözleşmesindeki hak ve borçlarla ilgili olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır. Mahiyetleri gereği de ipotek senetlerinin böyle bir açıklama taşıması beklenemez. Ancak taraflar, aralarındaki hukuki ilişkiyi yasal zeminde ispata elverişli şekilde bu durumun aksini gösterir bir anlaşma yapabilirlerse de, davaya konu uyuşmazlıkla ipotek sözleşmesi satış sözleşmesinden bağımsız şekilde tesis edilmiştir ve iki ayrı hukuki ilişkiyi ve bu ilişkilerin taraflarını karşılıklı hak ve borçlar yönünden birbirine bağlar mahiyette yazılı bir delil sunulmamıştır.
Davalı taraf ipoteğin satış sözleşmesiyle bağlantılı şekilde davacının isteği ile tesis edildiği savunmasına delil olarak davacının babası …’na verdiği vekâletnameye dayanmıştır. Dosyaya sunulan … tarihli vekâletnamede davalı şirket temsilcisinin mülkiyetlerinde bulunan … ve … numaralı taşınmazlar üzerinde dilediği şekilde bankalar lehine ipotek tesis etmesi yönünde davacının babası …’na yetki verdiği anlaşılmaktadır. Ancak ipotek bu vekâletname ile değil bizzat malik tarafından tesis edilmiştir. Davacı bu hususta isticvaben dinlenmiş ise de vekâletin neden alındığına dair bilgisinin olmadığını beyan etmiştir. Bu hâlde söz konusu vekâletin tek başına savunmayı ispata elverişli olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
Yine davalı, satış sözleşmesi bedelinin … A.Ş.’ ye ait çeklerle ödenmek istenmesinin ve bu şirketin o dönemde güçlü bir firma olmasının kendilerinde güven yarattığını, bu nedenle taşınmazlar üzerinde henüz satış bedeli ödenmemişken üçüncü kişi lehine ipotek tesis edilmesinde sakınca görmediklerini belirtmiştir. Oysa ki davalı tacirdir ve tacir olmayan kişilerin de tabi olduğu ispat kurallarıyla bağlı olmanın yanı sıra ticari faaliyetiyle ilgili iş ve işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü taşıdığı da gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle bu savunmaya da itibar edilemez.
Bu durumda, davalının ayrı bir hukuki ilişkiden doğan haklarını, ipotek sözleşmesinin tarafı olmayan davacıya karşı ileri sürmesi ve bu gerekçeyle satış sözleşmesi çerçevesinde akidi davacıya olan iade borcunu ödemekten imtina etmesi imkânı bulunmamaktadır.
Ayrıca direnme kararında davanın reddine gerekçe olarak takibe konu çek bedellerinin tamamının henüz ödenmediği açıkken takip başlatan davacının kötüniyetli olduğu şeklindeki kabule dayanılmış ise de sözleşmedeki ödeme planında yer alan çeklerin davalıya teslim edildiği çekişmesiz olup bu çeklerin bir kısmının takip tarihi itibarıyla henüz ödenmemiş olması ancak tahsil edilmemiş çekler yönünden davalının sebepsiz zenginleşmesinden bahsedilememesi ve bu bağlamda iade borcunun doğmaması noktasında önem taşır. Bu husus, davalının satış sözleşmesi çerçevesinde takip tarihine kadar tahsil ettiği meblağı iade borcu bulunduğu sonucunu ortadan kaldırmayacağından davanın tümden reddine de gerekçe teşkil edemez.
Sonuç olarak Mahkemece, Özel Daire kararında işaret edildiği üzere davalıya ödenen … yanında, tahsil edildiğinin belirlenmesi hâlinde davalının takibe koyduğu iki çek de göz önünde bulundurularak davalının iade borcunun değerlendirilmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacının vekili olan babası … ile … A.Ş.’nin birlikte hareket ettikleri, bu durumun davalı tarafça delil olarak sunulan başka kişilerle yapılmış sözleşme örneklerinden de anlaşıldığı, davalının zaten davacıya sattığı ve devir sonrasında mülkiyeti ona ait olacak taşınmazlar üzerinde onun isteği ile ipotek tesis etmesinde hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığı, satış sözleşmesiyle ipotek tesisi işlemi arasında bağlantı bulunduğu, bu durumda ipotekle ilgili davalının hakları da mevcutken sözleşmenin tüm bedeli ödenmiş gibi takip başlatılmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesinin dosya kapsamı itibarıyla haklı ve yerinde olduğu, bununla birlikte mahkeme gerekçesinde ipotek nedeniyle taşınmazların satışından doğacak zararın hapis hakkına dayalı olarak davacıdan talepte bulunulabileceği gerekçesine de dayanılmış ise de dava tarihinde henüz satışın gerçekleşmediği ve her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde bu gerekçenin yerinde olmadığı, esasa etkili olmayan hatalı bu yön düzeltilmek suretiyle değişik gerekçeyle direnme uygun bulunarak dosyanın kötüniyet tazminatı gibi sair yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmiştir.
Davalı tarafından dava dışı … şirketi ile dava dışı … aleyhine dava konusu … tarihli … TL bedelli çekin tahsili konusunda Antalya .. . İcra Müdürlüğü’nün Esas: … sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, yine davalı tarafından dava dışı … şirketi ile dava dışı … şirketi aleyhine dava konusu … tarihli ve … TL bedelli çekin tahsili konusunda Antalya … Müdürlüğü’nün Esas: … sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda ilgili icra müdürlüklerine yazılan müzekkere cevaplarından çek bedellerinin tahsil edilmediği anlaşılmakla, Yargıtay HD bozma ilamı ve HGK ilamı doğrultusunda davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; davalının Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında … TL asıl alacak, 245,00 TL ihtiyati haciz masrafı ve vekalet ücreti ile 68,65 TL ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam … TL alacağa yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE,
Hüküm altına alınan alacak (… TL) üzerinden hesap edilecek %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Takip tarihinden itibaren hüküm altına alınan alacağa değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
2-Alınması gerekli 15.391,17 TL harçtan, peşin alınan 11.147,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.243,63 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından yatırılan 15.391,17 TL peşin harç ile 27,50 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta masrafları olmak üzere toplam 413,17 TL yargılama giderlerinden, davada kabul edilen miktar dikkate alınarak hesaplanan 142,60TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan kısmın kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan toplam 157,00 TL yargılama giderinden 102,80 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geri kalan kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
5-A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 35.797,05 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 65.842,81 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca iadesine
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.24/10/2023

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı