Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/767 Esas
KARAR NO : 2022/990
DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 23/02/2017
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
Mahkememizin … sayılı kararı ile bozularak mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiş, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın … Şubesi ile asıl borçlu … Ltd. Şti arasında 17/07/2012 tarihli … TL bedelli, 10/04/2013 tarihli … TL bedelli, 30/05/2014 tarihli … TL bedelli ve 06/11/2014 tarihli … TL bedelli iki adet … ile eki kefalet sözleşmeleri imzalandığını, imzalanan kredi sözleşmesine istinaden adı geçen firmaya kredi açıldığını ve kullandırıldığını, davalıların anılan kredi sözleşmelerini müşterek borçlu- müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, bu nedenle davalıların kredi sözleşmesinden doğan borç ve ferilerinin tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, borçluların kredi borçlarını geri ödememekte direnmeleri üzerine asıl borçlu ile birlikte kefillere Beşiktaş … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ve eki hesap özeti keşide edildiğini, iddianameye rağmen borçluların borçlarını ödemediklerini ve mütemerrit duruma düştüklerini, kredi borcunun teminatı olarak asıl borçlu firma adına kayıtlı … Parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmaz üzerinde, ilk 4 derecede toplam … TL bedelle ipotek tesis edildiğini, bu nedenle yasal hükümlerde dikkate alınarak asıl borçlu firma hariç tutularak , yalnızca müşterek borçlu- müteselsil kefil davalılar aleyhine kredi sözleşmelerine dayalı olarak ilamsız takip başlatıldığını, Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe, davalılar tarafından 24/11/2016 tarihli dilekçe ile borcun tamamına, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz edildiğini öğrendiklerini, davalıların itirazının yasal hükümler, bankacılık mevzuatı ve müvekkili banka ile imzalanmış kredi sözleşmesi uyarınca açık surette, kötü niyetli, alacağın tahsili geciktirmeye yönelik, haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davalıların takibe yaptıkları itirazın iptaline, davalılar aleyhine alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmadıkları bu sebeple HMK 128. Maddesi uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacakları anlaşılmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası tetkikinden; Alacaklı … Bankası A.Ş. Vekili tarafından borçlular …, … aleyhine, … TL asal alacak, … TL işlemiş faiz, … TL BSMV olmak üzere toplam … TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli bilirkişi raporunda özetle:
“Davacı bankaca, dava dışı asıl kredi lehtan … şirketine açılan ve yukanda ilgili bölümde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere 16.06.2016 kat tarihi itibariyle borçlu cari hesap kredilerinden …859,99 TL, taksitli kredilerden … TL. İle 28/10/2016 ve 04.11.2016 tarihlerinde tazmin edilen çek yapraklarından 5.160,00 TL. olarak belirlenen banka alacağının davalı kefillerin kefalet limitleri dahilinde bulunması nedeniyle davalı kefillerin asıl alacak tutarından ve kendi temerrütlerinden sorumlulukları doğmaktadır.
Buna göre tahsilde tekerrüre ver verilmemek ve her birinin ayrı ayrı olmak kaydıyla, 27.06.2016 tarihinde temerrüt halinde bulunan davalı kefillerin davacı banka takip talebinde asıl alacak tutarına 27.06.2016 tarihiden itibaren işlemiş faiz işletilmesi talebinde bulunmakla, işlemiş faiz hesabında 27.06.2016 faiz başlangıç tarihi talebiyle bağlı kalınarak dava dışı şirketin … numaralı hesabı üzerinden faiz tahsilatı olarak kayıtlara geçen 23.09.2016 tarihli … TL. 03.10.2016 tarihli … TL. , … TL. ve … TL olmak üzere toplam … TL kısmi ödeme BK.100.uyarınca, davalı kefillerin 14.11.2016 takip tarihi itibariyle kredilerinden doğan kefalet sorumluluğu:
… Asıl alacak
… İşlemiş temerrüt faizi (takip öncesi tahsilat faizden mahsup edilmiştir.)
… gider vergisi olmak üzere toplam … TL. bulunmaktadır.
Takip tarihini takiben asıl alacak tutarının borçlu cari hesap ve taksitli krediler den doğan … TL. Kısmı %48,48; çek kredisinden kaynaklanan 5.160,00 TL. kısmı ise %30,24 oranında temerrüt faizine, ayrıca sözleşme uyarınca yansıtılabilecek faiz üzerinden %5 gider vergisine tabi olmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmede gayri nakdi çek kredisinden depo talep edilebileceğine ilişkin açık hüküm bulunmaması nedeniyle yerinde olmadığı, davalı kefillerin depo talebinden sorumlu tutulmaları mümkün bulunmadığı” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine, dosyanın üç kişiden oluşan bankacı bilirkişi heyetine tevdi ile davacı vekili ve davalılar vekilinin itirazlarını değerlendirmek suretiyle ve ilk bilirkişi raporu ile çelişki olması halinde çelişkinin neden kaynaklandığı açıklanacak şekilde takip tarihi itibariyle davacı bankanın alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının yargı denetimli elverişli raporla belirlenmesinin istenilmesine, bilirkişilere gerektiğinde banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilmesine karar verilmiş,
Bilirkişiler … oluşan bilirkişi heyetinin … tarihli bilirkişi kök raporunda özetle:
“Temerrüt tarihinden sonra takip tarihinden önce yapılan; 23.09.2016 tarihinde
… TL, 03.10.2016 tarihinde … TL, … TL ve … TL olmak üzere
… TL’lik tahsilatlar takip konusu borçtan BK 100. maddesine göre işlemiş faizlerden mahsup edilmiştir.
Davalılar vekilinin hangi kredinin hangi sözleşmeye istinaden kullandırıldığının tespit edilmediğine dair beyanı değerlendirildiğinde; tüm sözleşmelerin belirsiz süreli çerçeve niteliğinde sözleşme olması, her iki kefilin de tüm sözleşmelere müşterek ve müteselsil kefil olmaları, kredilerin bu süreçte kapanmayarak devam etmeleri de göz önünde alınarak, takip konusu kredilerin tamamının kefillerin kefalet limiti dahilinde kaldıkları ve tüm borçlardan sorumlu oldukları, tespit edilmiştir.
Bankanın takip talebi ile tarafımızca hesaplanan tutarlar karşılaştırıldığında;
Bankanın takip talebi Tarafımızca hesaplanan
Asıl alacak … Asıl alacak …
İslemiş faiz … İslemiş faiz …
Gider vergisi … Gider vergisi …
Takip tarihi Takip tarihi
itibariyle toplam alacak … itibariyle toplam alacak … TL
Taraflar arasındaki sözleşmede gayri nakdi çek kredisi için depo talep edebileceğine ilişkin açık hüküm bulunmaması sebebiyle Yargıtay kararları da dikkate alınarak davalı kefillerden talep edilmesinin yerinde olmadığı, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %48.48 nakde dönüşen çekler için %30,24 temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisi uygulanması gerektiği” kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 28/03/2019 tarihli ek raporunda özetle:
“Uygulanması gerekli akdi ve temerrüt faizi oranlarına ilişkin itirazlar; banka tek taraflı olarak krediyi kat ettikten sonra, müşterisine hiçbir geri dönüş ve bildirim yapmadan uyguladığı faizi sözleşmeye dayandırarak arttıramaz.
Yargıtay 11. HD … Karar sayılı kararında; taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olduğu, TBK’nın 21. Maddesine göre genel işlem şartı taşıyan düzenlemelerin yazılmamış sayılmasına karar verilmesi için sözleşme hükmünün karşı tarafın menfaatine aykırı olması, 25. Maddeye göre ise genel işlem şartına dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümlerin konulması halinde ilgili maddelerin yazılmamış sayılacağı, belirtilmiştir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 20. maddesinde genel işlem koşulları tanımlanmış, buna göre Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu kalıp sözleşmeler uygulamada tip, norm ve benzeri adlar altında ifade edilmektedir. 21. maddesinde ise Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. İfadesiyle düzenleyici önlem alınmıştır. Yine 23. maddesinde Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır. Hükümleri yer almaktadır.
4721 Türk Medeni Kanununun 2. maddesine göre, sözleşmede açık olmayan veya duraksamaya neden olan noktalar, düzenleyen aleyhine yorumlanacaktır.
Çek taahhüt kredileri esasen vadesiz mevduat hesabına bağlı açılan kredili mevduat hesabı şeklinde işleyen krediler olup, TCMB sınırlarına tabidir. Bu sebeple de, yukarıda ve kök raporumuzda açıkladığımız üzere faiz konusundaki tespitimizi burada da tekrar ederiz.
Sözleşmede çek sorumluluk bedellerinin deposu talep edilebileceğine ilişkin açık hüküm bulunmaması nedeniyle davalı kefillerin sorumlu tutulamayacağı tespitinin tamamen yanlış olduğu ve dosyaya Çek Taahhüt Kredisi Taahhütnamesinin sunulduğunu; dosya içeriğinde Çek Taahhütnamelerine ilişkin bilgi ve belgeye rastlamlamamış olup, bu taahhütnamelere kefillerin de imzalarının alınması gerektiği, açıktır.
Yüksek Mahkemenin 19 Hukuk Dairesinin … tarihli … karar sayılı ilamında; Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde davalı kefillerin kredi borçlusuna verilen ve henüz bankaya ibraz edilmemiş bulunan çek yapraklarının yasa gereği ödenmesi gereken zorunlu tutar karşılıklarının deposunun istenebileceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeple halen meri olan çeklerin zorunlu karşılıklarının deposunun kefillerden talep edilemeyeceği gözetilmeden bu yönde depo kararı verilmesi isabetsizdir.
Sigorta prim bedellerinin kredi niteliğinde olmadığı ve bu nedenle hesap katı sonrası yapılan tahsilatların sigorta prim borcunu sona erdirdiği yönündeki kök raporda yer alan görüşü tekrar ederiz” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Önceki bilirkişi raporu ile heyet halinde verilen bilirkişi raporu arasındaki farkın, önceki bilirkişi raporunda faiz kapatilize işleminin kat tarihi itibariyle yapılarak temerrüt tarihine kadar basit usulde akdi faiz işletilerek , heyet raporunda kredi hesabından doğan borç bakiyesine temerrüt tarihene kadar uygulanan akdi faiz işletilerek yapılan kapitalize işlemiyle asıl alacağın belirlenmesinden kaynaklandığı, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporun Yargıtay 19.HD nin uygulamasına uygun olduğu görülmüştür.
Sonuç olarak, davacı Banka’nın … Şubesi ile dava dışı ….Ltd. Şti. arasında 17.07.2012 tarihli … TL limitli, 10.04.2013 tarihli … TL limitli, 30.05.2014 tarihli … TL limitli, … tarihli … TL limitli çerçeve sözleşmeleri yapıldığı, bu sözleşmelerin devamı niteliğinde ayrıca düzenlenen kefalet sözleşmelerinde davalılar … ve …’un müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu anlaşılmakla, bankacı bilirkişilerden oluşan heyetçe düzenlenen kök ve ek rapora itibar edilerek, İİK 67. Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Mahkememizin … sayılı kararı hakkında davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş, istinafın esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi’nin … sayılı kararı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin … sayılı kararı ile bozularak kaldırılmıştır.
Taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı vekili … tarihli celsedeki imzalı beyanında; ” biz karşı tarafla sulh olduk, bu sebeple davalı yanca vekalet ücretinden de vazgeçildi, davalı icra takibine yapmış olduğu itirazdan feragat etti, karşılıklı vekalet ücreti ve yargılama gideri talebimiz yoktur, ayrıca icra inkar tazminatı talebimiz de yoktur.” demiştir.
Davalılar vekili aynı tarihli imzalı beyanında;” Taraflar arasında anlaşma sağlanmıştır, davaya konu icra takip dosyasına yapmış olduğumuz itirazdan feragat ettik, takip devam etmektedir, bizim de vekalet ücreti ve yargılama gideri talebimiz yoktur. ” demiştir.
Dava İİK 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, Mahkememizce davanın esası hakkında kurulan hükmümden sonra tarafların sulh oldukları ve davalıların icra takibine yaptıkları itirazdan feragat ettikleri ve bu şekilde davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan … TL harcın mahsubu ile artan … TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının HMK.’nun 333. maddesi uyarınca iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 13/12/2022
Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza