Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/762 E. 2023/43 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/762 Esas
KARAR NO : 2023/43
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkilinin, davalıdan olan alacağına ilişkin Antalya Genel İcra Dairesi Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, borçlu … ‘ın borca ve takibe itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, borçlunun itirazında haksız olduğunu, davalı tarafın, müvekkil şirket olan … A.Ş’nin %10 oranında hisse sahibi ortağı olup aynı zamanda yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunu, davalı tarafın temsil yetkisinin … tarihli genel kurul tutanağı ile sona erdiğini ve bu tarihten sonra şirketin %90 ortağı olan hisse sahibi dava dışı 3. kişi …’ın söz konusu şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığını, temsil yetkisinin dava dışı 3.kişi …’a geçmesinden sonraki dönemde, davalı/borçlu …’ın şirketin ihtiyaçları için kullanması gereken şirkete ait paraları kişisel ihtiyaçlarında kullanıldığının tespit edildiğini, bunu üzerine müvekkili şirketçe, davalıya … tarihli 42.690,04 TL bedelli Adat Faturası (Faiz Farkı) düzenlendiğini, devamında ise müvekkil şirketin alacağının tahsili için davalı aleyhine Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, TTK m.369’a göre, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek zorunda olduğunu, bu madde anlamında tedbirli yöneticinin, objektif ve ideal bir değeri temsil eden ölçülü kişi olduğunu, ayrıca aynı düzenlemeye göre, yönetim kurulu üyelerinin ortaklığın menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altında olduğunu, davalının son dönemdeki usulsüz harcamalarından dolayı Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na görevi kötüye kullanma suçundan suç duyurusunda da bulunulduğunu, davalı tarafın, müvekkil şirkete ait olan banka hesaplarındaki paraları kendi menfaati doğrultusunda kullandığının, kendi adına kayıtlı olan banka hesaplarına havale/eft yoluyla para kaçırdığının tespit edildiğini neticeten davalının yapmış olduğu itirazın iptalini ve takibin devamına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Öncelikle müvekkilinin arabuluculuk sürecinden hiçbir şekilde haberdar olmadığını, arabuluculuk sürecinin usule aykırı olarak yürütüldüğünü, müvekkilinin yetkisiz temsile muvafakati olmadığını, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının taleplerine konu alacakların zaman aşımına uğramış olduğunu, zaman aşımı def’i öne sürdüklerini, davacı her ne kadar dava dilekçesi ile müvekkilinin temsil yetkisinin … Tarihli genel kurul tutanağı ile sona erdiğini belirtmiş ise de bu beyanın müvekkilin imzasının taklit edilmesi suretiyle müvekkilinin yetkilerinin usulsüz ve kötü niyetli olarak elinden alınmasının tezahürü olduğunu, iş bu hususa ilişkin müvekkili tarafından açılan Genel Kurul Kararının İptali davasının Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile devam ettiğini, tüm iddiaların aksine, şirketi zarara uğratan ve şirketi iflas noktasına getiren kişinin şirketin mevcut yöneticisi olduğunu, zira şirketin pasif araç ve taşınmaz sorguları yapıldığı takdirde, müvekkilinin yetkilerinin usulsuz olarak elinden alınmasından sonra kısa bir zaman dilimi içerisinde şirkete ait tüm taşınır ve taşınmazların satıldığını, bu satışlardan müvekkiline hiçbir şekilde pay verilmediğini, şirketin malvarlığındaki bu eksilmelerin şirketin asli faaliyetlerini yürütmesini imkansız kılacak ve tasfiyesine yol açacak ölçüde olduğunu, şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde de şirketin halihazırda gayrifaal olduğunun görüleceğini, davacının dava dilekçesine konu ettiği … tarihli adat faturasının tamamen kötü niyetli olarak düzenlenmiş olup söz konusu faturanın, müvekkile tebliğ dahi edilmediğini, tüm delillerin toplanarak şirketin müvekkilden kaynaklı zararının bulunup bulunmadığının tespiti, şayet zarar var ise müvekkilin işbu zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı, müvekkilin eylemleri ile zarar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının tespitini, neticeten davacının haksız ve kötü niyetli taleplerinin reddine karar verilesini talep etmiştir.
Dava, anonim şirket tarafından yöneticinin sorumluluğuna ilişkin olarak açılmış tazminat davasıdır.
TTK 553/1.maddesine göre ; kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TTK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK’nın 54. maddesi uyarınca uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkememizce tensip (8) nolu ara kararı ile davacı vekiline, TTK 553. maddesi uyarınca açılan bu davada; şirketin eski yöneticisi hakkında sorumluluk davası açabilmesi için TTK 408/1 ve TTK 479/3-c maddeleri uyarınca şirket genel kurulundan alınması gereken genel kurul karar örneğini dosyaya sunması için 2 ay kesin süre verilmesine, giderilebilir dava şartı olan genel kurul kararı örneğinin verilen kesin sürede Mahkememize ibraz edilmemesi halinde davanın usulden reddedileceği hususunun ihtarına ve tensip zaptının tebliği ile ihtar edilmiş sayılmasına karar verilmiş, tensip zaptı davacı vekiline usulüne uygun tebliği edilmiş ise de ara kararının verilen kesin süre içerisinde yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Bu halde davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın, peşin alınan 9.452,30 TL harçtan mahsubu ile artan 9.272,40‬ TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 24/01/2023

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı