Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/605 E. 2022/1011 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/605 Esas
KARAR NO : 2022/1011
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/09/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 20/08/2022 tarihli genel kurul toplantısında müvekkilinin kooperatif nezdindeki … nolu ile ilgili olarak kooperatif yönetim kurulunca alınan 21/04/2022 tarih ve 51 sayılı haksız kararın, gündemin 8.maddesi olarak genel kurula sunulduğunu ve oy çokluğu ile kabul edildiğini, yönetim kurulu kararının onaylandığını, iş bu davada iptalini talep ettikleri 8 nolu genel kurul kararı ve buna esas yönetim kurulu kararı ile ilgili olarak ortaklık pay devirlerinin yargı kararı haricinde herhangi bir şekilde devrinin engellenemeyeceğini, bu sebeple maddenin Kooperatifler Kanunu’na aykırı olduğunu, Bakanlık temsilcileri tarafından ikaz edilmiş olmasına rağmen oylama yapılarak karar alındığını, Bakanlık temsilcilerinin bu hususta şerh düştüğünü, mülkiyeti davalı kooperatife ait tapunun … parseller (tevhid ile 13 parsel nolu almıştır) üzerinde inşaat yapmak üzere davalı kooperatif ile müvekkili şirket arasında inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin davalı tarafından kötü niyetli ve haksız olarak feshedildiğini, müvekkili şirketin aynı zamanda davalı kooperatif nezdinde bedelini ödeyerek en başka 22 adet üyelik iktisap ettiğini, kooperatif üyesi olduğunu, bu üyeliklerin devirler neticesinde 3 adete düştüğünü, müvekkilinin … nolu, … nolu ve … nolu üyeliği bulunduğunu, üyeliklerin bedelini ödediğini, borcunun olmadığını, iptalini talep ettikleri genel kurul kararında onaylanan 21/04/2022 tarih ve 51 sayılı önetim kurulu kararının yönetimin taraflar arasındaki feshedilmiş eser sözleşmesinden kaynaklı gerçek dışı borç uydurarak tamamen farklı bir statüye ve 1163 sayılı Kooperatifler kanunu’na tabi müvekkile ait 3 adet kooperatif üyeliğinin müvekkili tarafından devrinin önlenmesine dair haksız ve hukuksuz bir karar olduğunu, davalı kooperatifin müvekkilinin eser sözleşmesinden kaynaklı alacaklarını ödemediği gibi keyfi olarak eser sözleşmesine dayalı borç uydurarak müvekkile ait üyelikler yönünden daha önce de haksız kararlar alındığını, alınan kararlar aleyhine dava açtıklarını, Antalya 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E , … K sayılı ilamı ile kararların mutlak butlan olduğunun tespitine karar verildiğini, müvekkili şirketin tacir olduğunu, dava konusu karara esas üyeliklerinin konut edinmek amacıyla değil alıp – satarak para kazanmak yani ticari gayeyle bedelini ödeyerek iktisap ettiğini, müvekkilinin ne yüklenici sıfatıyla ne de üye sıfatıyla davalı kooperatife borcu olmadığını, müvekkilinin davalı kooperatiften kararda geçen damga vergisinden çok daha fazla alacağı bulunduğunu, neticeten fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla … Arsa ve Konut Yapı Kooperatifinin 20/08/2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan, müvekkili şirketin davalı kooperatif nezdindeki … nolu (EB/3), … nolu (EB/5) ve … nolu (EB/6) toplam 3 adet üyeliğinin devrinin önlenmesine dair toplantı tutanağının 8 nolu kararının uygulanmasının yargılama sonuna karar geri bırakılması ve durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı erilmesini, müvekkile ait üyeliklerin devrinin önlenmesine dair genel kurul 8 nolu kararının mutlak butlan olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Genel kurul kararına dayanak 21.04.2022 tarihli ve 51 sayılı yönetim kurulu kararı özetle : Kooperatife … Nolu ihbarname ile kesilen …-TL damga vergisi ve aynı oranda vergi ziyaı cezası için dava açıldığı, ilk derece mahkemesinin davayı kabul ettiği fakat istinaf mahkemesince karar bozularak verginin, vergi ziayı cezaının ve gecikme tazminatının ödemek zorunda kalınacağı, bu bedelin … şirketine rücu edilmesi gerektiği, temyiz süresince rücu ilişkisinin muhatabı … nın üyeliklerinin devrinin durdurulması şeklindedir.” İş bu kararın iptaline ilişkin yargılamanın halen Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi … sayılı dosya ile devam ettiğini, davacının iptalini talep ettiği genel kurul kararına karşı oy kullanması usule aykırı olup iş bu dava usule aykırı açıldığını, dava konusu genel kurul kararının; davacının, kooperatif ile imzaladığı eser sözleşmesinin damga vergisine ilişkin maddelerinden doğan uyuşmazlığa ilişkin olduğunu, bahse konu kararın davacının kooperatif ile şahsi bir işine ve davasına ilişkin olduğunu, bu nedenle davacının oy kullanmasının mümkün olmadığını, genel kurul kararına karşı dava açılabilmesi için o karar ile ilgili oylamaya katılıp karara karşı olumsuz oy kullanılması ve aykırı oy kullanıldığının tutanağa yazdırılması gerektiğini, davacının dava konusu karar ile ilgili herhangi bir şekilde oy kullanma hakkı bulunmadığını, bu nedenle iş bu davanın açılmasının usule aykırı olduğunu, Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı kararının henüz kesinleşmemiş olup dava yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin olduğunu, o davanın iş bu davaya emsal kabul edilmesinin söz konusu olamayacağını, davacının imzasını inkar etmediği 30.01.2016 tarihli inşaat sözleşmesinde damga vergisinden sorumlu olduğunun açıkça yer aldığını, mevcut olayda; sözleşme ile açık bir şekilde kararlaştırılmış bir hususun davacı tarafça yerine getirilmemesi üzerine uğranılan zararın, davacının müvekkildeki haklarına mahsup edildiğini, davacının edimini yerine getirmemesi nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanlığınca … tarihli … nolu ihbarname düzenlendiğini, ihbarname ile …-TL ödenmemiş damga vergisi, …-TL vergi ziyaı cezası, …-TL gecikme faizi olmak üzere toplam …-TL ödeme yapılması talep edildiğini, bu ödemenin davacı tarafça kasten verilen bir zarar olduğunu, bu nedenle davacının müvekkilin kötü niyetli olduğuna ilişkin iddialarının dinlenemeyeceğini, ve sair gerekçelerle açıkça dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kooperatifin 20.08.2022 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın iptalini yada butlanını gerektirir yasal neden bulunup bulunmadığı taraflar arasında ihtilaflı olduğu belirlenmiştir.
Davaya konu 8 nolu genel kurul kararının; “21/04/2022 tarihli ve 51 Karar sayılı Yönetim Kurul kararı ile … no’lu üyeliklerin devrinin engellenmesi hususu … ‘ın yazılı şerhi ile birlikte 6 red oyuna (…) karşılık oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Bakanlık temsilcileri ortaklık pay devirlerinin yargı kararı haricinde herhangi bir şekilde devrinin engellenemeyeceğini bu sebeple maddenin Kooperatifler Kanununa aykırı olduğu yönünde şerh düştüler.” şeklinde alındığı belirlenmiştir.
K.K 53.maddesinde genel kurul kararlarının bozulması ve şartları düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 98.maddesinde ” Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yargıtay 23.HD.nin 2014/1083 E- 2014/4348 K sayılı emsal kararı “….1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 48. maddesi, “Genel Kurulda her ortak yalnız bir oya sahiptir. (Ek fıkra: 03/06/2010-5983 S.K./1.mad.) Esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri hariç olmak üzere, ortak sayısı 500’den fazla olan kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarındaki yönetim ve denetim kurulu belirleme seçimleri, gizli oy açık tasnif esasına göre yapılır. Kooperatiflerin organ seçimlerinde her ortak, en fazla bir ortağı temsilen oy kullanabilir. Anasözleşmelerin bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz.” hükmünü içermektedir.
Bir hukuki işlem konusu (içeriği) itibariyle olduğu gibi meydana gelişi bakımından da emredici hukuk kurallarına aykırı bulunabilir. Meydana gelişe ilişkin olan emredici hukuk kuralları hukuki işlemin unsurlarını oluşturan, onun mevcudiyeti şartlarını belirleyen kurucu-şekli nitelikte hükümlerdir ve bu özellikleriyle konuya (içeriğe) ilişkin olan maddi nitelikteki hükümlerden ayrılırlar. Öze ilişkin emredici hükümlere aykırılık halinde hukuki işlem şeklen mevcut ve meydana gelmiş olmakla beraber konusu bakımından amaçlanan hüküm ve sonuçları başlangıçtan itibaren hiç kimseye karşı doğurmaz. Kurucu-şekli nitelikteki emredici hukuk kurallarına aykırılık halinde ise kurucu unsurların, örneğin irade beyanının veya kanuni şeklin eksikliği sebebiyle hukuki işlem şeklen meydana gelememektedir. İşte bu değişik özellikler gözönüne alınmak suretiyle öze ilişkin emredici hükümlere aykırılık halinde mutlak butlandan ve hukuki işlemin şekli unsurlarını tespit eden emredici hukuk kurallarına aykırılık sebebiyle hukuki işlemin mevcudiyet kazanamaması halinde ise hukuki işlemin yokluğundan söz edilmektedir. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. Batıl bir hukuki işlem unsurları itibariyle şeklen ve fiilen mevcut olmakla beraber konusu veya içeriği bakımından amaçlanan hukuki hüküm ve sonuçları daha başlangıçtan itibaren hiç kimseye karşı meydana getiremez; yani mutlak olarak hükümsüzdür. Bu mutlak hükümsüzlük kural olarak düzeltilemez (ıslah edilemez) nitelikte olup, buna istinat etmekte hukuki yararı bulunan herkes tarafından ve bir süre ile sınırlı olmaksızın ileri sürülebilir ve mahkemeye sunulmuş olan olaylardan anlaşılmak koşulu ile Hakim tarafından da kendiliğinden (re’sen) gözönünde tutulur. Şeklen mevcut olan batıl bir hukuki işleme konversiyon (hukuki tahvil) yolu ile bir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün olduğu gibi; bir hukuki işlemin butlanı da dürüstlük kuralına (TMK md. 2) aykırı olarak ileri sürülemez. Yokluk halinde bu hukuki imkânlar kesin olarak söz konusu değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlâl edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. İptal edilebilir bir karar, şekil veya özü bakımından sakat olsa bile, iptaline dair hüküm kesinleşinceye kadar geçerli bir karar olarak kabul edilir. (Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Türk Ticaret Kanunu’na göre Anonim Ortaklara Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 3. Bası, İstanbul, 2001, Sh. 18 vd.)
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda ve bu Kanun’un 98. madde uygulaması ile bazı hallerde uygulanması mümkün olan ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nda “yokluk” ya da “butlan” kavramlarına yer verilmemiş olup, doktrinde yapılan eleştiriler üzerine (dava tarihinden sonra yürürlüğe giren) 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesinde batıl sayılması gereken genel kurul kararlarına bazı örnekler verilmiş, madde gerekçesinde “butlan” teriminin tercih edildiği, bundan daha geniş olan “Hükümsüzlük” ve “Geçersizlik” terimlerinin tercih edilmediği vurgulanmıştır. Gerekçede “Tüm butlan hallerinin ve sebeplerinin kanunda gösterilmesi veya tanımlanması ise imkânsızdır. Onun için batıl kararları iki kategoriye ayırmak, şekil yönünden batıl genel kurul kararlarını veya sebeplerini belirlemeyi içtihata ve öğretiye bırakmak, konu açısından batıl genel kurul kararlarına da sınırlayıcı olmamakla birlikte, örnekler göstererek-kesin çizgilerle işaret etmek en isabetli yol olarak değerlendirilmiştir. ” açıklamasına yer verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, 04.03.2012 tarihli genel kurul toplantısının yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimine dair maddesinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun emredici nitelikteki 48. maddesi hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak, davacının muhalefet şerhi bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde verilmiştir.
TTK 447.maddesinde butlan sebepleri:
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlar olarak sıralanmıştır. Belirtilen sebeplerin “özellikle” denilmek suretiyle örnek olarak sayıldığı ve bunlarla sınırlı olmadığı madde gerekçesinde vurgulanmıştır.
Davaya konu genel kurulu kararı ile davacı kooperatif üyesinin … nolu üyeliklerinin devrinin engellenmesine karar verilmiştir. Kooperatifler Kanunu 10.maddesinin ilk cümlesinde ” Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır.” hükmü, 14/3. Maddesinin ilk cümlesinde de “Ortaklık devredilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu halde somut olayda, davacının kanundan kaynaklanan ve vazgeçilemez nitelikte olan ortaklığı devretme hakkının alınan genel kurul kararı ile sınırlandırıldığı ( nitekim genel kurul toplantısında görev alan Bakanlık temsilcisinin pay devirlerinin yargı kararı haricinde her hangi bir şekilde engellenemeyeceği, bu sebeple maddenin Kooperatifler Kanununa aykırı olduğu yönünde tutanağa şerh düştüğü görülmektedir ), bu nedenle kararın TTM 447/1-a maddesi uyarınca batıl olduğu anlaşılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE; davalı kooperatifin … tarihli genel kurul toplantısında alınan 8 NOLU KARARIN MUTLAK BUTLAN İLE MALUL OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından yapılan 71,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 20/12/2022

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı