Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/437 E. 2023/877 K. 26.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/437 Esas
KARAR NO : 2023/877
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 24/06/2022
KARAR TARİHİ : 26/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … ve …’ un … oranında ortak oldukları şirkette, …’ un hissesinin … sini (davalı) damadı …’ ye devir ettiği, davalı … … şirkette 25 adet pay sahibi olduğu, Davacı şirketçe, müşteri portföyündeki bazı müşterilere, alacaklı olunduğunu ve bakiye bedelin kapatılması konusunda ulaşılmışsa da; müşteriler tarafından cevaben, ” Bedelin tamamen ödendiği, Tahsilatın … tarafından yapıldığı ve borçlu olunmadığının davacı şirkete bildirilmesi ” sonrası davacı şirkette titiz bir çalışma başlatıldığını, bunun sonucunda davalı … ‘ nün bir çok müşteriden tahsilat yaptığı, 100 Birim satış yapmış ve 100 Birim tahsilat yapmışsa da, tahsilatlardan 50-60-70 birimini şirkete aktardığı, kalan kısımları da kendi zimmetine geçirdiği hem ilgili müşteri beyanlarından, hem de şirket içi açıklardan tespit edildiğini, davalı ortak …’nün şirketi zarara uğrattığını ve yapmış olduğu tahsilatları kendi çıkarına yedinde tuttuğunu, davacı şirketin Aile şirketi olup; ortakların da aileden olduğunu, aile şirketi niteliğinde olan bir şirkette ortaklar arasındaki güvenin sarsılmasının ortaklıktan çıkarma için haklı neden teşkil edeceğini, Yargıtay 11. H.D. 21.03.2006 tarih 14449 E. 2943 K. Sayılı kararında, ” Aile içinde güven unsurunu ortadan kaldıracak nitelikte olup, tarafların limited şirket ortaklığını birlikte götürmesinin mümkün bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre, …” şeklinde karar verildiğini, aile içi güven unsuru bozulduğu vakit, limited ortaklığının da devamının mümkün olmadığının Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, davalı yanın davacı şirketin kurucu ortaklarının damadı olduğunu, ancak davalı ortak … ile şirketi kurucu ortakların kızı arasında uzun süredir devam eden uyuşmazlıklar ve anlaşmazlıklar nedeniyle ” Boşanma Davası ” ikame edilmiş olup; aile birliğinin bozulduğunu, iş bu hususun da dikkate alınarak, ortaklar arasındaki ilişkinin aile bağları nedeniyle de zedeleneceği kaçınılmaz olup; limited şirket ortaklığının makul ve ölçülü olarak yönetilmesi ve devam ettirilmesinin de mümkün olmayacağını, davalı yanın şirkete ait bedelleri kendi yedinde tuttuğunu ve şirkete aktarımını sağlamadığını, tüm bu olayların ortaya çıkması sonrasında da, şirketle bağını kopardığını ve başkaca geliri olmamasına rağmen … Sitesi içerisinde ” … ” adında bir işletme açtığını, yüksek bedellerle açılmış olan işbu ” … ” nin davacı şirkete ait satılan ürünlerin bedellerinin teslim edilmemesi sonrası biriktirilen ve/veya zimmete geçirilen bedeller kullanılarak açıldığı kanaatinde olduklarını, bu nedenle de davalı ortak ile davalı ortağın babası … … ‘ nün Hayatın Olağan Akışına Uygun Olmayan hesap hareketlerinin tespiti adına hesapları bulunan bankalardaki hesap hareketlerinin tespiti talepleri olduğunu, davalı ortak …’nün, şirket aleyhine bir çok iş ve eylemlerde bulunduğunu, ayrı ayrı zamanlarda davacı şirkete ait satış bedellerini şirkete teslim etmemiş ve zimmetine geçirmiş, aile içinde huzursuzluklar çıkarmış ve bunun neticesinde kurucu ortağın kızıyla aralarında ” Boşanma Davası ” ikame edilmiş ve zimmetine geçirmiş olduğu bedelleri kendi çıkarına kullanarak ” … ” adına bir işletme kurduğunu, tüm bu hususlar dikkate alınarak, şirket aleyhine işlem yapan, şirketi zarara uğratan davalı ortak … aleyhine, davacı şirketin Genel Kurulunca, … tarihinde Ortaklıktan Çıkarma kararı alındığını, T.T.K. 640 / 3 maddesinde, ” Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hali saklıdır. ” hükmüne yer verildiğini, davalı ortak …’nün, hem şirketine hem de ailesine ihanet içerisinde olması nedeniyle T.T.K. 640 / 3 uyarınca ortaklıktan çıkarılması adına dava açma zorunluluğu hasıl olduğunu,
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalı ile davacı şirket kurucu ortağı …’nun kızı dava dışı … … arasında Antalya … Aile Mahkemesi … E. Sayılı dosyasında boşanma davalarının derdest olduğunu, huzurdaki davanın tarafımızca zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile ikame edilen boşanma davasından sonra açıldığını, davacı şirket yetkililerinin açılan boşanma davası sonucunda davalıya zarar vermek adına gerçeğe aykırı ve mesnetsiz soyut iddialar ile huzurdaki davayı ikame ettiklerini, davacı tarafın tüm iddialarının soyut, mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın davalının şirket aleyhine bir çok iş ve eylemlerde bulunduğu, ayrı ayrı zamanlarda davacı şirkete ait satış bedellerini şirkete teslim etmediği ve zimmetine geçirdiği soyut iddiaları ile huzurdaki davayı ikame ettiğini fakat soyut iddialarına ilişkin tek bir delil dahi dosyaya sunamadığını, davacı şirket müşterilerinden yapılan tahsilatların şirket uygulaması olarak ya havale işlemi ile müşteriler tarafından davacı şirketin … Bankası … Şubesinde bulunan hesabına yada şirket kurucu ortağı …’un aynı şubede bulunan şahsi hesabına yatırılmakta olduğunu, her zaman olmamakla birlikte davalı hesabına müşteriler tarafından para yatırılması durumunda yatan paraların davalıca şirket hesabına aktarılmış olduğunu, yapılan işlemlerin banka kayıtları ile sabit olduğunu, tüm kayıtların bankadan sorulması gerektiğini, davacı şirketin, şirket bünyesinde tuttuğu, müşterilerin tahsilatlarına ilişkin defterin Mahkemece incelenmesi gerektiğini, davacı şirketin her ne kadar bir limited şirket olsa da halen küçük işletme şeklinde şirket içerisinde müşterilerine ait borç alacak tablosu oluşturduğu bir defter tuttuğunu, söz konusu defterde tüm müşterilerin borç alacak bilgisi bulunmakta olup söz konusu defteri Mahkemeye sunmalarının talep edilmesi gerektiğini, defter incelendiğinde alacaklı olunan hesaplar/müşteriler tespit edilip bu müşterilerden de gerekli bilgilerin sağlanabileceğini, davalının hayatını idame ettirebilmek adına borç altına girerek küçük bir cafe işletmeye başladığını, her ne kadar davacı şirket Mahkeme huzurunda davalının zimmmetine geçirmiş olduğu bedelleri kendi çıkarına kullanarak … Sitesi içerisinde “…” adında bir işletme kurduğu algısı yaratmaya çalışsa da davalının dava dışı babası … …’den borç almak sureti ile söz konusu cafeyi işletime açtığını, dava dışı baba … … oğlu’na yardım edebilmek adına kendisine ait tarlasını sattığını ve bu satış bedelini davalıya verdiğini, dava dışı … …’nün banka kayıtları ile de söz konusu para transferlerinin ispatlanacağını, ayrıca davalının hurda satışından elde ettiği gelirinin de yatırım olarak kullanıldığını, davalının büyük bir mağduriyet yaşadığını, davacı tarafın soyut ve mesnetsiz iddialarının aksine davalının hiçbir zaman ne yıllarca emek emek çalıştığı davacı şirkete ne de evliliğinde eşine ihanet etmemiş aksine eşi tarafından ihanete uğradığını öğrenmiş ve boşanma davasını ikame etmek durumunda kaldığını, davacı şirket yetkilisi kızı aleyhine zina nedeni ile açılan boşanma davasında, özellikle kızının evlilik birliği içerisinde iken davalıya olan sadakat yüküml ne aykırı davrandığını ispatlayan otel kayıtlarının dosyaya girmesinden sonra davalıya zarar vermek kastı ile olduğunu düşündükleri eylemlere başladıklarını, ilk olarak davalıya 2022 yılının Şubat ayından itibaren her ay ödenmekte olan 5.000.-TL aylık ücreti ödemeyi kestiklerini, ayrıca davalının bağkur ödemelerini de durdurduklarını ve davalıyı zor durumda bıraktıklarını, davalının yaşadığı ve kabul edilmesi çok zor tüm haksızlıklar, uğradığı ihanet üzerine bir de zimmetine para geçirdiği iddiası ile ortaklıktan çıkarılması talebinin kabul edilebilir olmadığını, yukarıda yapılan açıklamalar, dosyada mevcut deliller ve toplanacak delillerimiz sonucunda sabit olacağı üzere davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI TANIĞI … BEYANINDA:”Davalı kızım … ile yaklaşık 24-25 senelik evliydi, kendisi aynı zamanda şirket ortağımız idi, yapılan görev dağılımına göre, Antalya’nın kazalarına davalı mal dağıtımı yapıyordu, şirketimiz ayakkabı malzemesi satar, bu mallar ayakkabı tamircilerine ve ayakkabı üreten firmalara ustalara satılır, dağıtılır, dediğim gibi davalı ilçelere yapılan dağıtım işini üstlenmişti, uzun süredir örneğin 40-50 bin TL’lik mal dağıtır ve teslim ederdi, karşılığında 1.000 TL gibi bir miktar getirirdi, bakiyesini bir dahaki sefer gittiğinde tahsil edeceğini, veresiye sattığını söylüyordu, ancak bir süre sonra müşteriler ile yaptığımız görüşmelerde aldıkları malların parasını …’nın hesabına bankadan havale ettiklerini söylediler, şirketin banka hesabı olmasına rağmen paraların …’nın hesabına yatırıldığını sonradan öğrendik, bizim haberimiz olmadan malların paralarını kendi hesabına yatırtmış, müşteriler de damat olduğu için aynı zamanda şirket ortağı olduğu için ona güvenerek para yatırmışlar, daha sonra da zaten kızım ile aralarında geçimsizlik çıktı ve boşanma gerçekleşti, bunun üzerine biz de genel kurulda karar alarak davalıyı şirket ortaklığından çıkarmaya karar verdik. Davalı, boşanma davasından sonra kendisine iş yeri açtı, aslında kendisinin şirket ortaklığından başka bir geliri yoktu, evlendikleri anda kendilerine bir yazlık bir kışlık ev tahsis ettim, ben para vermezsem geçinemezdi, babasının da maddi durumu zayıftır, müşterek çocuklarına da şu an ben bakıyorum, herhangi bir maddi desteği yoktur . Ben Bağ-Kur’luydum bu sırada davalı ile davacı şirket yetkilisi oğlum … yanımda sigortalı olarak çalışıyorlardı ve yine … aynı şekilde çalışıyordu, Bağ-Kur ve sigorta ile ilgili problemler çıkıp bana ceza verilince şirket ortaklığını %50-%50 oğlum ve damadıma paylaştırdım, karşılığında herhangi bir meblağ almadım, daha sonra davalıya verilen hissenin yarısını geri aldım, evlenmeden önce davalı buzdolabı tamircisi yanında çalışıyordu, ev masraflarını karşılayamıyordu o yüzden yanıma almıştım. Biz müşterilerimizden tahsilatı genelde elden yaparız, bir kısmı da bankadan gönderir, veresiye defterini ben tutuyorum, davalının da notları vardır, hepsi duruyor . Bir … sistemi varmış onu da şirketten ayrıldığı zaman öğrendim, müşterilerin e-mailleri de varmış bize bir şey göstermiyordu, ben davalının bu hareketlerini fark ettim ancak arada kızım olduğu için bir süre araştırmadım, üzerine gitmedim, iki tane torunum vardı ” demiştir.
DAVALI TANIĞI … … BEYANINDA:”Ben davalının babasıyım, deniz motoru ve traktör motoru tamiri yaparım, davalı oğlum ile gelinim … senesinde evlendiler, oğlum davacı şirkette çalışmaya başladı, daha sonra da şirkete ortak oldu, şirket ayakkabı malzemesi satar, kendi aralarındaki iş bölümü nasıldır bilmiyorum, sonra davalı oğlumu ortaklıktan çıkardılar, ben tamirhane olarak işlettiğim dükkanı bozdum, dükkanın mülkü de benimdi, ayrıca … Mahallesinde evim vardı, onu da sattım, babadan kalma bir evdi, daha sonra oğlumun adına büfe açtık, oğlum şirketten ayrıldıktan sonra hiç parası yoktu, hatta mahkemenin hükmettiği nafaka parasını bile ben ödemek zorunda kaldım, çocuğun okul parasını, servis parasını bile ben yatırdım. Oğlum evlenmeden önce buzdolabı tamiri ve imalatı yapan bir yerde çalışıyordu, şirket miydi bilemem, eski sanayide bir yerdi, haftalık ücret alıyordu, ortak olurken kayınpederine bir para ödeyip ödemediğini bilmiyorum, sattığım evden hisseme … TL para düştü ve yine biriktirdiğim bir miktar para vardı ve dediğim gibi dükkanımı dağıtmamdan kaynaklı bir miktar daha para elime geçti” demiştir.
DAVALI TANIĞI … BEYANINDA:”Ben davacı şirkette 1987 yılından 2020 yılına kadar davacı şirkette sigortalı olarak çalıştım, yine davalı aynı şirkette 1997 yılından 2022 yılına kadar çalıştı, ben şirkette satış elemanıydım, dükkan içinde çalışıyordum, davalı da dükkan içinde satış elemanı gibi çalışıyordu, ancak haftanın belli günlerinde Antalya’nın ilçelerine mal satışı ve dağıtımı için giderdi, davalı malı götürürdü sattığı kişileri ve sattığı malı listelerdi, aldığı parayı da listelerdi, sonra bunu ofise getirirdi, buna göre defter tutuluyordu, 3-4 ilçe bir defterde tutulurdu, veresiye satışlar deftere kaydedilirdi, davalı sabah geldiğinde ilçelere satılan mallarla ilgili patron İbrahim beye açıklama yapardı. Ben orada çalıştığım süre içerisinde müşterilerden borçlarını …’nün hesabına yatırdıklarını dolayısıyla şirkete herhangi bir borçları olmadığı yönünde şirket ile müşteriler arasında bir ihtilaf çıkmadı, davalının böyle bir şey yaptığını duymadım ve görmedim, şirket yetkililerinin de benim çalıştığım süre içerisinde davalıyı bu tür bir itham ile suçladıklarını görmedim, davalıya bu yönde bir sorgulama yaptıklarını da görmedim, böyle bir laf, iddia da duymadım. Ben şirkete karşı kıdem tazminatı ve hak edişlerimi ödemedikleri için İş Mahkemesi’ne dava açtım, dava Antalya İş Mahkemesi’nde devam ediyor, hangi mahkeme olduğunu şu an hatırlayamadım. Şirketin merkezi … Mahallesi’ndedir ayrıca … Mahallesinde bir satış ofisi vardır, ben … Mahallesindeki ofiste çalışırdım, davalı da … Mahallesindeki dükkanda çalışıyordu dedi. Devamla ancak gün içerisinde telefonla ve yüz yüze davalı ile sürekli görüşürdük. Arabaya yüklenen dolayısıyla ilçelere gönderilen mal bellidir, dolayısıyla satışı yapılan ve teslimi yapılan mal da bellidir, bu halde davalının herhangi bir para kaçırması ve saklaması mümkün değildir, verilen mal karşılığında ödenen para karşısına yazılır, kaç liralık mal teslim edildi, karşılığında ne kadar para alındı, ne kadar veresiye yazıldı, not alınır ve bu liste patrona teslim edilirdi” demiştir.
DAVALI TANIĞI … BEYANINDA:”Davalı kardeşim … yılından bu yana şirkette fiilen çalışır, daha sonra şirket ortağı yaptılar, şirket sahibinin kızı ile evliydi, daha önce yani evlenmeden önce sanayide çalışıyordu, ne kadar ücret aldığını şu an hatırlamıyorum, şirketten ne kadar kazanıyordu onu da bilmiyorum, daha sonra şirketten çıkardılar, babamın desteği ile büfe açtı, ben de yanında çalışıyorum, büfe davalının adına açıldı ben de kendisine yardımcı oluyorum, babam atadan kalan taşınmazını sattı, dükkanını dağıttı, hurdaları sattı bu şekilde davalıya destek oldu” demiştir.
Davacı yanın talebi üzerine davalının … Bankası … ŞB.de bulunan hesap hareketleri ve PTT hesap hareketleri ilgili yerlerden celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizin … tarihli ara kararı ile;
Davacı tanıklarını bildirdiği veresiye defterinin/defterlerinin aslını dosyaya ibrazı için davacı vekiline 2 hafta kesin süre verilmesine,
Dosyanın 1 mali müşavir ve 1 şirketler hukukunda hesap uzmanı bilirkişiden oluşacak heyete tevdi ile; davalı şirket ortağının TTK 640/3.maddesi uyarınca şirketten çıkarılmasına ilişkin haklı nedenler olup olmadığının belirlenmesinin istenmesine karar verilmiş,
Davacı yan ara kararına rağmen veresiye defterinin/defterlerinin aslını Mahkemeye ve bilirkişi heyetine ibraz etmemiştir.
Mali müşavir bilirkişi …, hukukçu bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli bilirkişi raporunda özetle:
1- Davacının ibraz edilen 2021-2022 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu,
2-Davacı şirketin 2021 ve 2022 yılları ticari defterleri incelendiğinde satışların nakit ve kredi kartı ile yapıldığı, cari hesap çalışılan bir müşteri olmadığı bu nedenle davacının iddiasında bahsettiği bazı müşterilerden yapılan tahsilatların davalıca şirkete aktarılmadığı iddiasının ticari defterlerden tespitinin mümkün olmadığı,
3-Davalının bahsettiği şirket bünyesinde tutulan müşterilerin tahsilatlarına ilişkin defterin ise dava dosyasına sunulmadığı,
4-… Bankasından … tarihinde gelen müzekkere cevabında davalıya ait hesap ekstrelerinin gönderildiği görülmüş olup bu ekstrelerin incelenmesi neticesinde davalı hesabına üçüncü şahıslardan gelen … dökümü yukarıda yapılmış olup bu yapılan ödemelerin davacı şirket müşterilerine ait olup olmadığının tespitini ticari defterlerden yapmanın ise mümkün olmadığı,
5-Huzurdaki dava TTK Md. 640/3 gereği açılmış olmakla; “haklı sebep ile çıkarma hususunda” takdir ve yetkinin Sayın Mahkemenize ait olduğu,
6- Davacı şirketin … tarihli hazırlanan en son bilançosuna göre davalı … ‘nün hissesinin değerinin … olduğu mahkemenizce taraflar arasındaki anlaşmazlık nedeniyle davalının şirketten çıkarılmasına karar verilmesi durumunda davalının çıkma payının … olacağı” sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Antalya …Aile Mahkemesinin … K sayılı dosyası ve davacı şirketin ticari kayıtları dosya içerisine temin edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirketi ortağının TTK 640/3.maddesi uyarınca haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması talebine ilişkindir.
TTK’nın 616 maddesinde, bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılmasının, genel kurulun devredilemez yetkilerinden biri olduğu tanımlanmış, 621/1-h maddesinde ise, bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması için alınacak genel kurul kararının, temsil edilen oyların en az 2/3’ü ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği belirtilmiştir. Bu durumda TTK’nın 640/3 maddesi uyarınca haklı sebeple ortaklıktan çıkarılma davasının açılabilmesinin ön şartı, TTK’nın 621/1-h maddesi uyarınca usulüne uygun olarak alınmış bir genel kurul kararıdır. Somut olayda davacı şirket ortaklar kurulunca bu yönde karar alındığı ve kararının gerekli çoğunluğu haiz olduğu görülmüştür.
Ortağın haklı nedenlerle ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin TTK’nın 640. maddesinde, nelerin haklı sebep sayılacağı belirtilmemiştir. Bu durumda şirket kavramı ve şirketlerin kuruluş gayesi dikkate alınarak; aynı amaç için birlikte sermaye koyup emek vererek çalışma, dayanışma ve karşılıklı güven ortamının sağlanması gayelerine aykırı düşen, şirketin çalışmasını, devamını, ortaklarına kazanç sağlamasını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkansız hale getiren davranışların haklı neden olarak kabulü gerekmektedir. Ancak haklı nedenler sınırlı olmayıp, iddia edilen eylemlerin haklı neden oluşturup oluşturmadığının her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Eldeki davada; davacı yan, davalı ortağın şirket müşterilerden tahsil ettiği alacakların bir kısmını kendi zimmetine geçirdiğini, şirketin zarara uğrattığını, kurucu ortaklardan …’un damadı olan davalının yapmış olduğu tahsilatları kendi elinde tutarak biriktirdiği para ile … isimli iş yerini açtığını, şirket aleyhine bir çok iş ve eylemlerde bulunduğunu, bu usulsüzlüklerinin tespit edilmesi ile aile içinde huzursuzluk yaşandığını ve bunun neticesinde kurucu ortağın kızı ile aralarında boşanma davası ikame edildiğini iddia etmiş ise de; dinlenen tanık beyanları, davacı şirketin ticari kayıtları ve davalının banka-PTT hesap hareketlerinin incelenmesi ile hazırlanan bilirkişi raporu, davacı şirketin haricen tuttuğu anlaşılan veresiye defter/defterlerinin Mahkeme ara kararına rağmen dosyaya ibraz edilmeyişi birlikte değerlendirildiğinde davalı ortağın şirkete zarara sokan bir eylem ve işleminin ispat edilmediği görülmüştür. Yine dava dilekçesi içeriğinde davalının, şirketteki usulsüzlükleri nedeniyle ortaklardan … kızı olan eşi ile aralarında huzursuzluk yaşandığını ve taraflar arasında boşanma davası görüldüğünü belirtmiş ise de; haklı sebep olarak bu boşanma davasına açıkça dayanılmadığı, nitekim incelenen Aile Mahkemesi dosyasında; davacı/karşı davalı …’nün zina sebebine, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanma davası açtığı, karşı davanın şiddetli geçimsizliğe dayalı olarak açıldığı, asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, asıl davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, karşı davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, yargılama sırasında davaya konu şirket ile ilgili bir iddia veya husumet ileri sürülmediği, bu halde dava dilekçesinin içeriğine ve mevcut delil durumuna göre bu boşanmanın davalının haklı sebeple şirketten çıkarılmasına dayanak olamayacağı anlaşılmış ve neticeten ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harcın, peşin alınan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 26/12/2023

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı