Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/286 E. 2022/530 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/286 Esas
KARAR NO : 2022/530
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 19/04/2022
KARAR TARİHİ : 13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin davalı sicil müdürlüğü tarafından sicilden resen terkin edildiğini ancak şirket üzerinde şu an bir aracın olduğu bu aracın da tasfiye edilmesi gerektiğinden şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabında özetle yapılan terkin işleminin usulüne uygun olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu şirketin sicil dosyası getirtilmiş buna göre şirketin TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca 01.03.2015 tarihinde sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Eldeki dava TTK’nın geçici 7.maddesi çerçevesinde sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası davasıdır. Davacı vekili şirket üzerinde hala bir aracın kayıtlı olduğunu bu sebeple terkinin usule aykırı yapıldığını öne sürmüştür.
Geçici 7.maddenin 15.fıkrasına göre alacaklılar ve hukuki menfaati bulunanlar terkin tarihinden itibaren 5 yıl içinde ihya talebine bulunabilirler. Davacı şirketin son temsilcisi olmakla davayı açmakta hukuki yararı vardır. Diğer yandan aynı maddede dava için 5 yıllık bir hak düşürücü süre öngörülmüştür. Ancak bu süre hak düşürücü süre olmasına karşın bir görüş usule aykırı terkin işleminin batıl olduğu durumlarda talebin hak düşürücü süreye tabi olmayacağını öne sürmüştür. Diğer yandan terkinin usulsüzlüğüne sebep olacak vakıanın daha sonraki bir süreçte ortaya çıkması durumunda da 5 yıllık sürenin uygulanmayacağı kabul edilmektedir.
Sicilden resen terkin işlemi 7.maddenin 1.fıkrasında gösterilen haller üzerine yapılır. Dava konusu şirket için terkin şartlarının oluştuğunda duraksama yoktur. Sorun davacı için 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanamayacağıdır. Terkin işleminin usulsüzlüğü nedeniyle açılacak davanın hak düşürücü süreye bağlı olmaması gerektiği görüşü ancak davacının şirketin terkin durum ve sebebini bilemeyecek durumda olanlar için geçerli kabul edilebilir. Gerçekten de şirket ile ticari ilişki içinde olan bir kimsenin anılı şirketin terkin durumunun gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise bunun usulüne uygun olup olmadığını bilebilme imkanı yoktur. Diğer taraftan maddenin 15.fıkrasında 5 yıllık bir süre öngörülmüş olması karşısında, az önce sayılan istisnai durumlar dışında taleplerin 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olması kanun gereğidir. Davacının da şirketin yöneticisi olması, şirketin mal varlığı durumunu, terkin şartlarının oluşup oluşmadığını bilebilecek olması, kanunen kendisine terkin ile ilgili bildirim yapılmış olması karşısında onun yönünden 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur. Buna göre dava tarihi itibariyle terkin üzerinden 7 yıla yakın bir zaman geçmiş olup hak düşürücü süre dolmuştur. Bu sebeple davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan harç peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nun 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 13/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır