Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/182 E. 2023/468 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/182 Esas
KARAR NO : 2023/468
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında bir satım ilişkisi olduğunu, buna ilişkin sipariş ve teyit formları düzenlenip malların teslim edildiğini bu mallara ilişkin bir kısım bedellerin ödenmemesi üzerine icra takibi başlattıklarını takibe haksız şekilde itiraz edildiğini öne sürmüş itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davacı tarafından gönderilen … sorun çıkması üzerine davacı şirket yetkilisi ile görüşüp bir taahhütname alındığını, buna göre …’er adetlik iki parti ön üretim yapılacağı bunlarda sıkıntı çıkması halinde tüm masrafların davacı tarafından karşılanacağı, bunlarda sıkıntı çıkmazsa seri üretimdeki hatalardan davacının sorumlu olmayacağının kararlaştırıldığını, buna karşın kullanılan malzemede sıkıntı çıkıp müşterilerden gelen iadeler nedeniyle davacıya iade faturası kestiklerini asıl müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu öne sürmüştür.
Ara buluculuk başvurusunun dava konusu ile uyumlu şekilde yerine getirildiği görülmüştür.
Davaya esas icra dosyasının incelenmesinde takibe itirazın usulüne uygun şekilde ve 1 haftalık süresi içinde yapıldığı itirazın iptali davasının ise 1 yıllık süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirket yetkilisinin davalı tarafından dayanılan taahhütname adlı belge yönünden isticvabı için talimat yazılmış, yetkili beyanında ilgili belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ancak bu belgeyi kendisinin ürünleri inceleyerek değil daha sonradan imzaladığını belirtmiştir.
Davacı defterleri için talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda defterlerin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında 3 adet sipariş formu bulunduğu, davacının kendi defterlerine göre takip tarihi itibariyle … TL alacaklı gözüktüğü, davalı tarafından gönderilen … zararına ilişkin … TL’lik faturanın davacı tarafından iade edildiği bildirilmiştir.
Davalı defterlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalının takip tarihi itibariyle kendi defterlerine göre … TL davacıdan alacaklı gözüktüğü, taraflar arasında … tarihinde düzenlenen mutabakat mektubuna göre davacının davalıdan … TL alacaklı göründüğü, taraf defterlerinin davalı tarafından mutabakat tarihinden sonra düzenlenmiş … TL’lik iade faturası dışında birbiriyle uyumlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Eldeki dava satım sözleşmesine dayalı alacak için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili davalı tarafından bakiye alacağın ödenmediğini öne sürmüş davalı ise malların ayıplı olmasından ötürü zarara uğradığını asıl alacaklının kendisi oduğunu iddia etmiştir.
Taraflar arasında … satışına ilişkin bir sözleşme ilişkisinin olduğu ve malların üç parti halinde teslim edildiğinde bir uyuşmazlık yoktur. Sorun gönderilen mallarda ayıp olup olmadığı, davalının bundan bir zararının olup olmadığı noktasındadır. Yine tacir olan tarafların usulüne uygun olan ticari kayıtları da davalının iddia ettiği bu zarara ilişkin iade faturası dışında bir biriyle uyumludur.
Bilindiği üzere satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin TBK 219 vd maddeleri ile ticari satışlara ilişkin TTK 23.madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde alıcının açık ayıplar için 2, gözden geçirme ile ortaya çıkacak ayıplar için ise 8 gün içinde; gizli ayıplar için ise ortaya çıktığında hemen ayıp ihbarında bulunması gerekir. Ayıp ihbarında bulunma külfetine yerine getirmeyen alıcı malı bu haliyle kabul etmiş sayılır.
Taraflar arasındaki satım ilişkisi bu kapsamda değerlendirildiğinde önce taraflar arasındaki uyuşmazlığın taahhütnamede belirtilen yükümlülük kapsamına girip girmediği ve ardından varsa ayıp ihbarının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususları açıklığa kavuşturulmalıdır. Taahhütname başlıklı belge incelendiğinde davacı taraf deneme olarak nitelenebilecek iki partilik üretimde oluşabilecek olumsuzlukları ve buna bağlı zararları karşılamayı kabul etmiş, bu deneme üretimlerinde sorun çıkmaması üzerine girişilecek seri üretim için herhangi bir taahhütte bulunmamıştır. Bu taahhütname ancak taahhüt edenin TTK 23.maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini genişlettiği ölçüde geçerlidir. Eğer kanunun koyduğu sorumluluğu daraltacak bir sorumsuzluk anlaşması varsa burada kanun hükümlerini uygulamak gerekecektir. Taraf ticari defterleri ve aralarındaki mal alış verişinin boyutu dikkate alındığında davalının deneme üretiminde belirtilenden çok daha fazla mal aldığı, bu arada küçük de olsa iadelerin olduğu ve ilişkin bir noktaya kadar sorunsuz devam ettiği görülmektedir. Bu halde davacının taahhütname ile yüklendiği garanti süresi dolmuştur. Seri üretim kısmında ise davacının sorumluluğu olmayacağının emredici kanun hükmü gereği mümkün olmamakla birlikte bu durumda alıcının ayıba ilişkin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Davalı taraf kendisine borç ihtarı yapılana kadar geçen yaklaşık …-… aylık süreçte herhangi bir şekilde ayıp ihbarında bulunmamış, borç miktarı yönünden bağlayıcı olmasa da bir mutabakat mektubu imzalamış ve tüm bu süreçte malların satımı devam etmiştir. Davalı her ne kadar ayıbın müşterilerden gelen bildirimlere göre toplandığını beyan etse de sözleşmeye konu maldaki ayıp üretim aşamasında ortaya çıkabilecek veya kontrol edilebilecek bir ayıp olup alıcının bu yükümlülüğü yerine getirmemesi kendi sorumluluğudur; ayıbın müşterilerden gelen geri bildirimle öğrenilmesi tacir olan davalının inceleme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu sebeple ortada usulüne uygun bir şekilde ayıp ihbarı olmadığından davalının malları bu haliyle kabul ettiği varsayılmalıdır. Bu sebeple davalının davacı tarafından alacak talebi ileri sürüldükten sonra gönderdiği iade faturasının değerlendirilmeye alınamayacağı açıktır. Bu sebeple tarafların bu iade faturaları haricinde birbirini doğrulayan defter kayıtlarına göre davacı alacağının sabit olduğu anlaşılmış ve dava ile faturaya bağlı, defter kayıtlarında belirli olmakla likit olan alacak için icra inkar tazminatı talebinin de kabulü gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; Antalya … İCra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapılan itirazın iptaline, davalı aleyhine takip tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
2-Alınması gerekli … TL harçtan peşin alınan … TL harcın mahsubu ile bakiye … Tl harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan … TL peşin, … TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti-tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam … TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan … TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan … TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 10/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır