Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/130 E. 2022/660 K. 17.08.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/130 Esas
KARAR NO : 2022/660
DAVA : Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2022
KARAR TARİHİ : 17/08/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’nin müvekkilinin sahibi olduğu şirket hissesinin satışı konusunda anlaştıklarını, anlaşılan bedelin bir kısmının taksitler halinde kalan kısmının ise diğer davalı …’a ait aracın devri ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, devir tarihi gelmesine rağmen aracın devredilmediği gibi sözleşme ile kullanımı kendisine bırakılan aracı kiralama isteğiyle almalarına karşın kısa bir süre kira ödedikten sonra kira ödemeyi de bırakıp aracı da teslim etmediklerini belirtmiş araç bedeli ile bu süreçte araç için yapılan sigorta prim harcamasının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçelerinde anılan sözleşmenin bedel belirli olmadığından geçersiz bir sözleşme olduğunu, noter evrakına göre zaten pay bedelinin alınmış olduğunu, böyle bir sözleşme ile sözleşmenin tarafı olmayan …’a yükümlülük yüklenemeyeceğini öne sürmüşlerdir.
İlgili aracın tescil kaydına göre 05.11.2021’de satıldığı anlaşılmıştır.
Aracın değerine yönelik alınan rapora göre sözleşme tarihi itibariyle 215.000 TL dava tarihi itibariyle 380.000 TL 09.04.2022 tarihi itibariyle 395.000 TL değerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sunulan dekontlara göre davalı …’nin davacıya toplam 39.400 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Eldeki dava hisse devir bedelinin tahsili davasıdır. Davacı vekili davalı …’nin ve aynı sözleşme ile yükümlülük altına giren davalı …’un devir bedelinin bir kısmını teşkil eden araç devrini yapmadıklarını belirtmiş aracın değeri kadar meblağın tahsilini talep etmiştir. Davalılar ise sözleşmenin geçersiz olduğunu öne sürmüşlerdir.
Taraflar arasındaki sorun sözleşmenin hem şekil hem de bedel yönünden geçerli olup olmadığıdır. Taraflar sözleşmedeki imzalarını inkar etmemişlerdir. Davalı …’nin sunduğu ödeme belgelerine göre hisse devir bedelinin bir kısmı ödenmiştir. Bu halde öncelikle ifasına başlanmış bir sözleşmenin şekil eksikliği nedeniyle geçersizliğini öne sürmek dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kaldı ki hisse devri noter kanalıyla yapılmak zorunda olmak yanında bedele ilişkin ayrı bir sözleşme yapılmasına bir engel yoktur. Bu sebeple sözleşme şekil şartını sağlamaktadır. Diğer yandan sözleşmenin bedelinin belirli olmadığı iddiasına gelince; satım akdinde alıcıya düşen bedel ödeme yükümlülüğü nakten yerine getirilebileceği gibi malen de yerine getirilebilecektir. Burada malen verilecek unsurun baştan belirli yahut belirlenebilir olması gerekmektedir. Sözleşme şartları incelendiğinde devir bedelinin 210.000 TL’lik kısmının dava konusu aracın 18.ay sonuna kadar devredilmesiyle ödeneceği; devir gerçekleşmez ise rayiç bedelin nakten ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda verilecek malın marka model ve nitelik itibariyle belirli olduğu; devrin gerçekleşmediği tarihteki rayicinin ödenmesi halinde de bedelin belirlenebilirliği söz konusu olduğundan sözleşmenin bedel yüzünden geçersiz olduğu iddiası da yerinde değildir.
Aşılması gereken bir diğer sorun ise aslen sözleşmenin tarafı olmayan …’un bu sözleşme nedeniyle sorumlu tutulup tutulamayacağıdır. …’un bu sözleşmedeki vasfının ve sözleşmeye koyduğu kaydın hukuki nitelendirilmesinin yapılması sorunu aydınlatacaktır. …’un koyduğu kaydın hukuktaki karşılığı garanti sözleşmesidir. Garanti sözleşmesi kanunda tanımlanmamış ve isimsiz sözleşme olarak adlandırılan sözleşmelerdendir. Doktrinde “Garanti sözleşmesi, bir tarafın üçüncü bir kişinin üstlendiği edimi ifa edeceğini ya da belirli bir davranışta bulunacağını karşı tarafa taahhüt ettiği ve söz konusu ifanın veya davranışın gerçekleşmemesi durumunda zararı karşılama yükümlülüğü altına girdiği bir sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmaktadır. (Kemal ATASOY, AndHD Cilt: 5 – Sayı: 1, ss .103-104) Bu tanıma ve davalı …’un girdiği taahhüt dikkate alındığında …’un davalı …’nin hisse bedeli ödeme edimini taahhüt edip bunun yerine gelmemesi halinde sahip olduğu aracın devriyle bu edimi yerine getireceğini ortaya koymuştur. Bu halde davalı … da garanti sözleşmesi kapsamında hisse bedelinin ödenmesinden sorumludur.
Yukarıda yapılan açıklamalar, sözleşmenin geçerli oluşu, davalı … tarafından hisse bedelinin ödendiğini ileri sürülmemesi ve bu yönde bir belge de sunulmaması; davalı …’un da bu bedelden garanti sözleşmesi kapsamında sorumlu olduğu görülmekle davacının hisse bedelinin tahsili talebinde haklı olduğu anlaşılmıştır. Ancak, dava tarihi itibariyle sözleşme ile belirlenen 18 aylık devir süresinin henüz dolmamış oluşu davalıların temerrüdü noktasında farklılığa gidilmesini gerektirmiştir. Her ne kadar dava tarihi itibariyle 18 aylık süre dolmamış ise de davadan önce aracın devredilmiş oluşu ve davalı …’nin gönderdiği cevabi ihtarname içeriğinden edimi yerine getirmeyeceği hususunun açıkça anlaşıldığı görülmekle …’nin ihtarname tarihi olan 03.01.2022 tarihinde; diğer davalı …’un ise davadan önce böyle bir irade beyanının olmayışı ve ancak cevap dilekçesi ile ödeme hususunu reddedişi göz önüne alınarak cevap dilekçesi tarihi olan 06.04.2022 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmış ve faiz bu tarihlerden başlatılmıştır.
Öte yandan her ne kadar davacı aracın sigorta primini yatırmış olduğundan bunun da iadesini talep etmiş ise de sözleşmede aracın davacıya teslim edilmiş olduğunun yazılı oluşu, aralarında bir kira sözleşmesinin yapılıp da aracın devir tarihinden önce davalılara teslim edilmiş oluşu kanıtlanamamış oluşu, bu süreçte aracın masraflarından davacının sorumlu olacağının kararlaştırılmış olması dikkate alınarak sigorta primine yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Sigorta poliçe bedeline yönelik talep yönünden reddine,
*Davanın pay bedeline yönelik kısım yönünden kabulü ile; 380.000,00 TL’nin tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalı … yönünden 03.01.2022, diğer davalı … … yönünden 06.04.2022 tarihinden işleyecek avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 25.957,80 TL harçtan peşin alınan 2.049,30 TL, ıslah ile alınan 4.488,33 TL harcın ve toplamda 6.537,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.420,17 Tl harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 2.049,30 TL peşin, 80,70 TL başvuru, 4.488,33 TL ıslah harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 35.050,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 2.821,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti-tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 816,00 TL yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 809,99 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6,01 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Arabulucuk aşamasında sarf edilen 1.320,00 TL’nin 6183 sayılı Kanuna göre kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.310,27 TL davalılardan alınarak , 9,73 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair, davacı ve davalı … … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 17/08/2022

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı