Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/416 E. 2022/238 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/416 Esas
KARAR NO : 2022/238
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 27/07/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı, dava dilekçesinde özetle: davalı kooperatifin … tarihli genel kurulunda alınan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimi ile ilgili kararın yok hükmünde olduğunu, kooperatifin ortak sayısının … olduğunu, genel kurul gündeminin, yönetim ve denetim kurulu seçimi ile ilgili 17.maddesinin, onlarca ortak çekimser kaldığı ve keza kendisi dahil birçok ortak red oyu verdiği halde tutanağa genel kurula sunulan listenin oy birliği ile kabul edildiği gibi gerçeğe aykırı bir ifade ile geçtiğini, seçimlerin Kooperatfiler Kanunu 48.maddesi 2.fıkrasına aykırı olarak …’ari oyla yapıldığını, emredici nitelikteki (gizli oy-açık oy) kuralının ihlal edildiğini, toplantıda toplantı yeter sayısı olan 1/4 nisabının altına düşüldüğünü, blok liste ile seçime girilmesinin ana sözleşmeye aykırı olduğunu neticeten, … günlü genel kurulun yönetici ve denetçi seçimi ile ilgili … numaralı kararının yasanın emredici hükümleri ve kamu düzenine aykırılık nedeniyle geçersiz, önceki yönetim ve denetim kurulu da ibra edilmemiş olmakla ana sözleşmenin 36.maddesi gereğince göreve devamları mümkün olmamakla; kooperatife tedbiren yönetim kurulu ve denetçi atanmasına, genel kurulun … numaralı kararının yok hükmünde (geçersiz) olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Huzurdaki dava ile davacının bizzat başkan yardımcısı olarak bulunduğu yönetim kurulu tarafından yani kendisi tarafından gerçekleştirilen genel kurul toplantısında alınan kararının iptaline karar verilmesini istediğini, bu kapsamda dava dilekçesinde yer alan iddiaların mesnetsiz, gerçek dışı ve soyut iddialardan ibaret olduğunu, Medeni Kanun’un 2. maddesine, hak ve nesafet ilkesine aykırı olduğunu, haksız davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddi gerektiğini, ayrıca söz konusu genel kurulda davacının üyesi bulunduğu yönetim kurulunun ibra edilmediğini ve yönetim kurulu seçimlerine de aday olamadıklarını, davacının bu genel kurulda iptalini istediği kararlara ilişkin herhangi bir muhalefet şerhi bulunmadığını, davanın öncelikle davacının husumet ehliyetinin bulunmaması nedeni ile reddi gerektiğini, dilekçe ekinde mevcut … tarihli davalı kooperatif genel kurul toplantı tutanağında, davacının iptalini talep ettiği karara dair ne davacı ne de başkaca bir ortak tarafından, yapılan oylamadan sonra muhalefet şerhi veya muhalefet şerhi anlamına gelebilecek bir beyanda bulunulmadığını, yazılı olarak da bildirilmediğini, usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığını, yönetim kurulunun oybirliği ile seçildiğinin açıkça görülmekte olup dava konusu kararlar yönünden dava şartının mevcut olmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından hak düşürücü süreye riayet edilmediğini, davacının iddialarının Türk Ticaret Kanunu’nun 447. maddesinde yer alan ve sınırlı şekilde sayılmış batıl hükümleri arasında da bulunmadığını, kaldı ki davacının dava konusu genel kurul kararının batıl olduğuna dair iddiası da bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının huzurdaki davayı ikame etmesinin Medeni Kanun 2. maddesine açık aykırılık teşkil ettiğini neticeten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı kooperatifin … tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan … numaralı kararın Kooperatifler Kanunu ve kooperatif ana sözleşmesi uyarınca yok hükmünde olup olmadığı, davanın hak düşürücü süre içerisine açılıp açılmadığı, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davacının teminat yatırıp yatırmaması gerekip gerekmediği ve yine davacının genel kurul toplantısında davaya konu karar için muhalefet şerhi koymaması nedeniyle dava şartının bulunup bulunmadığı hususlarının taraflar arasında ihtilaflı olduğu belirlenmiştir.
Davalı Kooperatife ati ticari kayıtlar … Müdürlüğü’nden temin edilerek dosya içine alınmıştır.
DAVACI TANIĞI … talimat yoluyla alınan BEYANINDA:”Ben de davalı kooperatifin üyesiyim, dava konusu yapılan genel kurulda denetim ve yönetim kurulu seçimi oy birliğiyle karar altına alınmış değildir. Davacı gibi bende mevcut seçilen adaylar aleyhine red oyu verdim. Ancak çoğunluk seçilen üyeler lehine oy vermiştir. Seçilenler oy çokluğuyla seçilmişken, tutanağa oy birliğiyle seçildikleri şeklinde geçmiştir. Benim olaya ilişkin bilgim ve görgüm bundan ibarettir. Seçimin geçerli olup olmayacağı mahkemenin takdirindedir” demiştir.
DAVALI TANIĞI … BEYANINDA:”Ben de davalı kooperatifte hisse sahibiyim … tarihli genel kurul toplantısına katıldım, toplantının başından sonuna kadar toplantı salonundaydım, toplantı … semtinde açık pazar yerinde yapıldı, üye sayımızın tam olarak bilmiyorum ama …’ün üzerindedir, biz toplantıdan önce bir grup üye birleştik, belki 60 kişi falandık, dilekçe verdik ve yönetimden oylamanın kapalı olmasını, yani yönetim ve denetim kurulu seçimlerine ilişkin oylamanın kapalı olmasını talep ettik, ancak toplantı günü geldiğinde gerekli hazırlık yapılmadığı için tüm oylamalar açık olarak yapıldı, toplantıda, … komiseri vardı, kolluk kuvvetleri de vardı, her türlü tedbir alınmıştı, toplantının kaç saat sürdüğünü hatırlamıyorum, ancak zaman zaman toplantı alanından ayrılanlar oldu, bunun üzerine itirazlar geldi, komiser arada sayım yaptırdı, toplantıya devam edildi, muhalefet şerhlerinin ya da oylama sonuçlarının tutanağa doğru geçirilip geçirilmediğini bilemem hem çok kalabalıktı hem de divan başkanlığının bulunduğu yere uzaktaydım, dediğim gibi kalabalık olunca oylamada sıkıntı oluyor, daha önceki toplantılarda da benzer şeyler yaşandı, kimisi birden fazla oy veriyor, kimin asaleten kimin vekaleten oy verildiği belli olmuyor, davacı da daha önce yönetimdeydi, kendisine dediğim gibi dilekçe ile başvuruldu, koşulları oluşturmayan kendileridir. Bilgim bundan ibarettir. … komiseri zaten … başkanlığı ile beraber kendilerine ayrılan bölümde oturuyorlardı, polisler de zaten çok sayıda olup etrafta geziyorlardı” demiştir.
DAVALI TANIĞI … BEYANINDA:”Ben davalı kooperatifin üyelerinden biriyim, yapılan tüm genel kurul toplantılarına da bugüne kadar katıldım, bana sormuş olduğunuz … tarihli genel kurulda da toplantı alanındaydım, … tarafında bulunan bir açık pazar alanında toplantı yapıldı, üye sayımız … küsur diye biliyorum, yönetim ve denetim kurulu üyeleri açık oylama ile seçildi, herkes el kaldırarak oy verdi, kimin vekaleten kimin asaleten oy kullandığını yönetim kurulu ve denetim kurulu ile … komiseri birlikte birkaç kişi görevlendirdiler, herkes belli bir bölgedeki oy kullananları sayıp bildirdi, arada dağılmalar olduğu zaman, hükumet komiseri tekrar yoklama aldı, toplantı nisabını sağlamaya çalıştı, muhalefet şerhinin konulmasına engel olunduğuna dair bir görgü sahibi değilim, daha önceki toplantılarımızda olduğu gibi herkes muhalefet şerhini yazdırabilir, zaten toplantı alanında güvenlik güçleri de vardı, toplantı alanında bulunduğu halde tepkisel olarak da olumlu ya da olumsuz oy kullanmayan oluyor” demiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı Kooperatifin … tarihinde yapılan genel kurulunda alınan … numaralı kararın yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin olarak açılmıştır.
Davacının davalı kooperatifin üyesi ve davaya konu genel kurulunun yapıldığı tarihte aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğu ve kooperatif üye sayısının …’ün üzerinde olduğu taraflar arasında ihtilafsızdır.
Yargıtay 23.HD.nin 2014/1083 E- 2014/4348 K sayılı emsal kararı “….1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 48. maddesi, “Genel Kurulda her ortak yalnız bir oya sahiptir. (Ek fıkra: 03/06/2010-5983 S.K./1.mad.) Esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri hariç olmak üzere, ortak sayısı …’den fazla olan kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarındaki yönetim ve denetim kurulu belirleme seçimleri, gizli oy açık tasnif esasına göre yapılır. Kooperatiflerin organ seçimlerinde her ortak, en fazla bir ortağı temsilen oy kullanabilir. Anasözleşmelerin bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz.” hükmünü içermektedir.
Bir hukuki işlem konusu (içeriği) itibariyle olduğu gibi meydana gelişi bakımından da emredici hukuk kurallarına aykırı bulunabilir. Meydana gelişe ilişkin olan emredici hukuk kuralları hukuki işlemin unsurlarını oluşturan, onun mevcudiyeti şartlarını belirleyen kurucu-şekli nitelikte hükümlerdir ve bu özellikleriyle konuya (içeriğe) ilişkin olan maddi nitelikteki hükümlerden ayrılırlar. Öze ilişkin emredici hükümlere aykırılık halinde hukuki işlem şeklen mevcut ve meydana gelmiş olmakla beraber konusu bakımından amaçlanan hüküm ve sonuçları başlangıçtan itibaren hiç kimseye karşı doğurmaz. Kurucu-şekli nitelikteki emredici hukuk kurallarına aykırılık halinde ise kurucu unsurların, örneğin irade beyanının veya kanuni şeklin eksikliği sebebiyle hukuki işlem şeklen meydana gelememektedir. İşte bu değişik özellikler gözönüne alınmak suretiyle öze ilişkin emredici hükümlere aykırılık halinde mutlak butlandan ve hukuki işlemin şekli unsurlarını tespit eden emredici hukuk kurallarına aykırılık sebebiyle hukuki işlemin mevcudiyet kazanamaması halinde ise hukuki işlemin yokluğundan söz edilmektedir. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. Batıl bir hukuki işlem unsurları itibariyle şeklen ve fiilen mevcut olmakla beraber konusu veya içeriği bakımından amaçlanan hukuki hüküm ve sonuçları daha başlangıçtan itibaren hiç kimseye karşı meydana getiremez; yani mutlak olarak hükümsüzdür. Bu mutlak hükümsüzlük kural olarak düzeltilemez (ıslah edilemez) nitelikte olup, buna istinat etmekte hukuki yararı bulunan herkes tarafından ve bir süre ile sınırlı olmaksızın ileri sürülebilir ve mahkemeye sunulmuş olan olaylardan anlaşılmak koşulu ile Hakim tarafından da kendiliğinden (re’sen) gözönünde tutulur. Şeklen mevcut olan batıl bir hukuki işleme konversiyon (hukuki tahvil) yolu ile bir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün olduğu gibi; bir hukuki işlemin butlanı da dürüstlük kuralına (TMK md. 2) aykırı olarak ileri sürülemez. Yokluk halinde bu hukuki imkânlar kesin olarak söz konusu değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlâl edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. İptal edilebilir bir karar, şekil veya özü bakımından sakat olsa bile, iptaline dair hüküm kesinleşinceye kadar geçerli bir karar olarak kabul edilir. (Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Türk Ticaret Kanunu’na göre Anonim Ortaklara Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 3. Bası, İstanbul, 2001, Sh. 18 vd.)
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda ve bu Kanun’un 98. madde uygulaması ile bazı hallerde uygulanması mümkün olan ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nda “yokluk” ya da “butlan” kavramlarına yer verilmemiş olup, doktrinde yapılan eleştiriler üzerine (dava tarihinden sonra yürürlüğe giren) 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesinde batıl sayılması gereken genel kurul kararlarına bazı örnekler verilmiş, madde gerekçesinde “butlan” teriminin tercih edildiği, bundan daha geniş olan “Hükümsüzlük” ve “Geçersizlik” terimlerinin tercih edilmediği vurgulanmıştır. Gerekçede “Tüm butlan hallerinin ve sebeplerinin kanunda gösterilmesi veya tanımlanması ise imkânsızdır. Onun için batıl kararları iki kategoriye ayırmak, şekil yönünden batıl genel kurul kararlarını veya sebeplerini belirlemeyi içtihata ve öğretiye bırakmak, konu açısından batıl genel kurul kararlarına da sınırlayıcı olmamakla birlikte, örnekler göstererek-kesin çizgilerle işaret etmek en isabetli yol olarak değerlendirilmiştir. ” açıklamasına yer verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, … tarihli genel kurul toplantısının yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimine dair maddesinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun emredici nitelikteki 48. maddesi hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak, davacının muhalefet şerhi bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde verilmiştir.
Somut olayda davacının yönetim kurulunda yer aldığı, genel kurulu toplantıya çağırma yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğu, KK.98.maddesi yollamasıyla TTK 375/f maddesi uyarınca yönetim kurulunun devredilemez yetkilerinden olan genel kurul toplantılarının hazırlanması yetki ve görevine sahip olmasına karşın ve kooperatif üyelerinin kendilerine başvurusuna rağmen genel kurulda yönetim ve denetim kurullarının seçimine ilişkin oylamanın gizli oyla yapılmasının sağlanması için gerekli tedbir ve hazırlığın yapılmadığı, bu haliyle alınan karar her ne kadar butlan ile malul olsa dahi yönetim kurulu üyesi olan davacının bu butlan sebebini ileri sürmesinin açıkça TMK.2.maddesine aykırılık teşkil ettiği,
Genel kurul toplantısının yeterli nisapla başlamasına rağmen (toplam üye sayısı … olup, … üye toplantıya katılmıştır) toplantı sırasında bu nisabın bazı kararlar alınırken düştüğü ve yine muhalif üyelerin muhalefet şerhlerinin tutanağa geçilmediği iddiasına yönelik olarak yapılan incelemede; … nolu kararın … kabul, … oy red oyu ile alındığı, çekimser oyların tutanakta yer almadığı, davacının ya da diğer üyelerin genel kurulu yöneten başkanılık … veya … temsilcisine bu hususta başvurdukları, yardım istediklerine dair delil bulunmadığı, kaldı ki bu iddianın tanık ile de ispat edilemeyeceği (Yargıtay ….HD. … E-… K sayılı kararı),
Yönetim ve denetim kurulunun blok liste ile seçilmesinin ana sözleşmenin 42.maddesine aykırı olduğu iddiasının ise iptal sebebi olarak ileri sürülebileceği,1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53/1. maddesine göre; toplantıya katılan davacının genel kurul kararının iptalini talep edilebilmesi için alınan kararlara muhalif kalması, bu muhalefetin tutanağı geçirtilip, altını imzalaması ve muhalefetlerini gerekçeleri ile açıklayan ayrı bir dilekçeyi divana sunması gerekmektedir. Somut olayda genel kurul toplantasına katıldığı anlaşılan davacının genel kurulun hiçbir gündem maddesi ile ilgili olarak muhalefetlerini tutanağa geçirtip imzalamadığı ve muhalefetine ilişkin ayrı bir dilekçe vermediği de çekişmesiz olup, bu nedenle iptal davasının koşulları da oluşmadığı anlaşıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli … TL harcın, peşin alınan … TL harçtan mahsubu ile bakiye … TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
Dair, davacı asil ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.08/03/2022

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı