Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2021/770 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/460 Esas
KARAR NO : 2021/770
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/09/2016
KARAR TARİHİ : 18/11/2021

Mahkememizden verilen … tarih ve …/… Esas …/… sayılı kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ nin … tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile kaldırılmış olmakla, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olan cari hesap ekstresine ilişkin borcun ödenmemesi üzerine taraflarınca davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı şirketin davacıdan aradaki ticari ilişki doğrultusunda malzemeler aldığını, davacı şirketin bu malzemelerle ilgili sevk irsaliyeleri düzenlendiğini faturaları kestiğini ve davalı tarafça herhangi bir itiraz yapılmadığını, buna rağmen davalı tarafın fatura bedellerinden kaynaklanan borcunun ödemediğini, iddia ederek, davalının haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, alacağa takip tarihinden itibaren faiz avans faiz işletilmesine, davalı aleyhine 620’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip konusu faturalar ve iddia edilen ticari ilişkinin kaynağının davalı ile davacı şirket arasında imzalanan 05/10/2012 tarihli “Fidan Konutları Yangın Alarm Sistemi” projesi kapsamındaki imzalanan Standart Satıcı Alıcı sözleşmesinden kaynaklandığını, söz konusu sözleşmenin 6. maddesinde uygulamadan doğacak anlaşmazlıkların çözümü için yetkili mercinin “Antalya Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri” olduğunu, öncelikle anlaşmazlık için tahkim yoluna başvurulması gerektiğini, buradan sonuç alınamaması durumunda Antalya Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri nezdinde dava açılması ya da takibe geçilmesi gerektiğini, davacının öncelikle tahkim ve ardından yetki şartını hiçe sayarak doğrudan Ankara 30. İcra Müdürlüğü nezdinde takibe geçtiğini savunarak, davacının iddia ve taleplerinin reddi ile haksız ve kötü niyetli takip nedeni ile İİK’nun 67/2 hükmü uyarında tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin …/… Esas…/… karar sayılı dosyada yapılan yargılama sonunda 01/03/2017 tarihinde verilen kararda özetle; taraflarca kabul edilen 05/10/2012 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde, taraflar arasında bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların hakem yoluyla karara bağlanacağının kararlaştırıldığı, bu durumda uyuşmazlığın anılan sözleşme maddesi uyarınca hakem yoluyla çözümleneceği, bu hükmün kesin ve emredici bir hüküm olduğu belirlenmekle HMK’nın 413/1 maddesi gereğince mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde yetkili ve görevli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla yetkisizlik kararı verildiği, verilen kararın davacı vekili tarafından İstinaf edilmesi üzerine; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … sayılı ilamı ile özetle ; “… Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile, davalının tahkim itirazının kabulü ile HMK’nın 413/1. maddesi gereğince davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. HMK’nın 408. maddesi uyarınca, tahkim iradesi, tahkim sözleşmesinin kurucu unsuru olup, tahkim iradesinin bulunmadığı uyuşmazlıkların, tahkime elverişli olduğunu kabul edebilmek mümkün değildir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında da “tahkim iradesinin mutlak ve kesin olması ve hiçbir duraksamaya yer vermemesi” gerektiği, özellikle tahkim şartından sonra bazı ihtilafların çözümü hakkında mahkemelerin yetkisi konusunda anlaşma yapılmasının, tahkim iradesinin mutlak ve kesin olmadığı şeklinde yorumlanmaktadır (Aynı yöndeki içtihat için bknz;Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin. 15.02.2011 Tarih 2009/3257Esas, 2011/1675 Karar, 24/10/2017 Tarih 2016/3383 Esas, 2017/5688 Karar Sayılı kararları). Dosyada bulunan 05/10/2012 tarihli standart satıcı-alıcı sözleşmesi başlıklı sözleşmenin anlaşmazlıkların çözümü başlıklı 6. Maddesi “işbu sözleşmenin uygulanmasında doğacak anlaşmazlıklar taraflarca kabul edilecek hakem yoluyla çözülecektir. Hakem yoluyla bir anlaşmaya varılamaması halinde anlaşmazlıkların çözümü yetkili merci Antalya Mahkemeleri ve icra müdürlükleri olacaktır.” şeklinde düzenlenmiş olup, taraflar kabulünde olan bu sözleşme gereğince tahkimde anlaşılamaması durumunda yetkili mahkemeyi göstermeleri sebebiyle taraflar arasında tahkim iradesi konusunda tereddüt bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece tahkim ilk itirazının reddine karar verilmesi ve işin esasına girilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak yargılamaya devam edilerek ve taraf delilleri toplanmak suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE
Alınan … tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; davacı tarafından cari hesap alacağına karşılık davalı aleyhine 07.10.2015 tarihinde Ankara … İcra Müdürlüğü’nün …/… Sayılı dosyası ile 13.672,61 TL asıl alacak yönünden icra takibi başlatılmış olduğu, davacının ibraz edilen 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu, davacının ibraz edilen ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 31.12.2014 itibari ile 13.672,61TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, takibin de bu tutar üzerinden başlatıldığı, davacı tarafından cari hesap ekstresi alacak bakiyesini oluşturan faturalara ait malların teslim edildiğine dair irsaliyeler ibraz edilmediğinden fatura içeriğinin davalı tarafa teslimi ile ilgili bir tespit tarafımızca yapılamadığı, davacı yan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2. Maddesine göre takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz isteyebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava cari hesaptan kaynaklanan alacak istemiyle yapılan takibe itiraz sonucu açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı yan davalının teslim aldığı malzemelerin bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise takip talebine ekli faturaya konu mallardan borçlu bulunmadığını, takibin sözleşmede kararlaştırılan ek ilave mal ve hizmete ilişkin olduğunu ve fakat sözleşmede belirtilen ( ek ilave mal ve hizmet kapsamında olmayan) işlerinin bedelinin çekle ödenmesine karşın eksik ve hatalı olduğunu savunmuştur.
Bilindiği gibi itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı olup takip talebinde belirtilen cari hesap ve ona ekli faturalar yönünden değerlendirme yapılması gerekir. Bu nedenle davalının sözleşme
konusu olan ( ek ilave mal hizmet kapsamında olmayan ) işlere ilişkin ayıp savunması değerlendirilemez.
( emsal Yargıtay 19 HD 2015/14849 E 2016/3213K.) Kaldı ki sözleşmede ek ilave mallar yönünden ayrıca bedel ödeneceği de kararlaştırılmıştır. Sözleşme uyarınca kararlaştırılan (ek ilave olmayan) işlerin çeklerle ödendiği her iki tarafın kabulündedir. Buna göre takip talebine ekli fatura konusu mallar ve davalının da cevap dilekçesindeki kabulüne göre sözleşmede ilave mal olarak kararlaştırılan bu kalemler yapılan ödemenin dışında olup salt bu ilave işlere ilişkin olarak cari hesap ilişkisi başlatılmıştır.
Takip konusu sözleşme dışı ek ilave mallara ilişkin faturalar olup bilirkişi raporu uyarınca tarafların defterinde birbirini teyit eden tutarlar yönünden davacının davalıdan alacaklı olduğu, davalının defterinde ödeme kaydı bulunan tutar yönünden bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ödemeyi teyit eden herhangi bir belge bulunmadığı nazara alınarak bu tutar yönünden davanın kabulüne, davacının teslim edildiğini iddia ettiği bir kısım malların ise davalının defterinde yer almadığı, davacının da bu mallara ilişkin teslim belgesi sunmadığı anlaşılmakla davalının defterinde kayıtlı olmayan fatura bedelleri tutarı nazara alınarak davanın kısmen reddine karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
İİK 67 koşulları oluşmuş ve alacak likit olduğundan hükmolunan alacağın yüzde 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacının kötü niyeti ispatlanamadığından reddedilen tutar üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilememiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE;
-Davalının Ankara … İcra Dairesinin …/… esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 10.318,36 TL sinin iptali ile, bu kısım yönünden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 yi geçmemek kaydıyla değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
-Hükmolunan alacağın ( 10.318,36 TL) nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 704,84 TL harçtan peşin alınan 165,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 539,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 165,14 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 388,50 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 888,50 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre 670,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 255,00 TL yargılama giderlerinin davanın red oranına göre 62,50 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.354,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Sarf edilmeyen gider avansın kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 18/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır