Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/353 Esas
KARAR NO : 2023/791
DAVA : İtirazın iptali (Alacak)
DAVA TARİHİ : 10/07/2019
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı …’nin çalıştığı diğer davalı … Şubesi’nde çalıştığı sırada tasarruflarını yatırdığını, ayrıca davacının annesi … ile de ortak hesap açtırdığını, davalının bu şubeden ayrılıp … Şubesi’ne geçine davacının da hesaplarını … Şubesi’ne aktardığını, davacının hesabından para çekeceğinde ya da yatıracağında davalıyı aradığını onunda işlemlerde yardımcı olduğunu, hiç sıraya girmeden parasını aldığını ya da yatırdığını sanarak davalıya teslim ettiğini, davalının bankamı değiştireceğim söylemlerinden şüphe duyan davacının ortak hesapta bulunan 15.000 TL ile kendi hesabında olması gereken 9.600 TL’yi çekmek istediğini davalıya telefonla bildirdiğini, davalının ise paraların fon hesabında olduğunu, fonu bozdurursa faizde kaybı olacağını söylediğini, davacının ısrar etmesi üzerine ortak hesaptaki 15.000 TL’yi ödediğini, davalının şüpheli hareketlerinden kuşkulanarak bankaya gittiğini ve davalının kendisi gibi bir çok kişinin banka hesabını boşaltarak bankadan ayrıldığını ve kendi hesabının da tamamen boşaltıldığını öğrendiğini, … tarihinde bankaya yazılı şikayette bulunduğunu, bankanın hiçbir sorumluluğunun olmadığını bildirmesi üzerine suç duyurusunda bulunduğunu, davalı hakkında Antalya …Ağır Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, … Karar sayılı karar ile güveni kötüye kullanmak suçundan cezalandırıldığını, kararın Yargıtay …Ceza Dairesi’nin … tarih … Karar sayılı kararı ile davalının uhdesine geçirdiği paraların bankaya ait olduğu, bankada bulunan hesaplarından paraları alınan mudilerin meydana gelen zararı bankadan tazmin edebileceklerine karar verilerek kararı bozduğunu ve yerel mahkemenin de bozmaya uyarak … Esas sayılı ve … tarihli ara karar ile davalının katılan sıfatını kaldırdığını, asıl zarar görenin … olduğuna karar verilerek bankayı katılan yaparak karara çıktığını, ceza yargılamasında dinlenen tanıklar, davalının beyanları ve … tarihli sorgulama tutanağındaki ikrarı ile davacının 9.600 TL’sini uhdesine geçirdiğinin sabit olduğunu, davalı … kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, bankanın diğer davalı ile kusursuz sorumlu olduğunu, ayrıca Yargıtay …Ceza Dairesi’nin bankanın zararı tazminle yükümlü olduğunu ayrıca belirttiğini, ceza mahkemesi kararlarının olgular ve maddi belirleme açısından hukuk mahkemelerini bağladığını, davalının bir çok kişiyi zarar uğrattığını, ceza yargılamasında davacı ile birlikte şikayetçi olan …’nın da davalılar aleyhine Antalya …Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile dava açtığını ve davanın halen derdest olduğunu, gerekli görülür ise bu dosya ile birleştirme kararı verilmesini, beyanla 9.600 TL’nin … tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek faiz ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının banka güvenlik önlemlerine uymayarak sorumluluğunu yerine getirmediğini, hayatın olağan akışına aykırı davrandığını, davacının davalı … ile arasında şahsi ve bankadan bağımsız bir ilişkisi olduğunun anlaşıldığını, savcılık ifadesinde “…sanık …’yi tanıdığını bir aile dostunun kızı olduğunu, ara sıra hesabından işlem yapması ve kardeşi …’a para havalesi için elden birkaç kez nakit para verdiğini…” beyan ettiğini, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında …’nin yapmış olduğu tüm işlemlerde mudilerin dolayısıyla davacının da imzalarının bulunduğunu, işlemlerin kendi bilgisi dahilinde gerçekleştiğini, davacının banka sistemine aykırı ve güvenlik zafiyetine neden olan davranışının banka tarafından müşterilerin korunması için alınan önlemleri devre dışı bıraktığını, dava konusu olayın herhangi bir organizasyon eksikliğinden kaynaklanmadığını, davacı ile davalının kişisel fiilleri ile meydana geldiğini bu nedenle … ile banka arasındaki fonksiyonel bağlılığın kesildiğini, adam çalıştıranın sorumluluğuna gidilemeyeceğini, zira çalışan olarak bankayı ve çalışma zamanının tamamen kendi menfaati ve amacı için kullandığını, tüm tediye fişlerindeki imzaların davacıya ait olduğu hatta bu imzaların aldatılarak alındığı iddiasının da bulunmadığını, Banka Teftiş Kurulu Raporunda davacı hesabından müşterinin bilgisi dışında gerçekleştiği iddia edilen havale işlemlerinin mudinin el ürünü olduğunun tespit edildiğini, ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; dekont ve talimatlar üzerindeki imzaların müşterinin banka nezdinde bulunan imzaları ile aynı olduğunun anlaşıldığı, zimmet eylemine dair somut bir tespitin bulunmadığı, iddia sahipleri ile … arasında çıkar ilişkisi olmadığı, bankaya karşı iyiniyetli hareket ettiklerine ilişkin bir kanıtın da elde edilemediği, bankanın kusurunun bulunmadığı, paraların hesaplarına iadesi talebiyle başvuruda bulunan müşterilere olumsuz cevap verilmesinin uygun olacağı, kanaatinin bildirildiğini, ceza mahkemesi kararlarının özellikle sorumluluk yönünden hukuk mahkemelerini bağlamayacağının açık olduğunu, ceza dosyasının Yargıtay’dan dönüşünün beklenerek ceza dosyasın bekletici mesele yapılmasını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın süresi içinde açılmadığını hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönüyle davanın reddi gerektiğini, davacının savcılık ifadesinde 2009 yılının Temmuz ayında bankadan 15.000 TL çektiğini ve 9.600 TL’sinin eksik olduğunu fark ettiğini beyan etse de iddia edilen konuların 2009 yılı Kasım ayında değil bu tarihten çok önce öğrenildiğini, … Şubesi’nden … Şubesi’ne … tarihinde geçtiğini, … tarihine kadar da bu şubede çalıştığını, …’dan …’a kadar da … Genel Müdürlüğe bağlı müşteriye kapalı bölümde çalıştığını, … tarihinde ise performans nedeniyle iş akdinin feshedildiğini, davaya konu işlemlerin yapıldığı tarihlerinde banka şubesinde çalışmadığı ve ayrıca işlemlerin davacının kendi talimat ve imzası ile yetkili başka kişilerce yapılmış olması sebebiyle sorumluluğunun bulunmadığını, ceza dosyasına konu hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma durumunun söz konusu olamayacağını çünkü o tarihte banka çalışmadığını, bankada para çekme ve yatırma işlemlerine yetkisi olmadığını, bu işlemlerin operasyon şefinin imzası ve banka müdürünün onayı ile yapılabildiğini, para çekme ve yatırma yetkisine sahip çalışanların bu işlemleri bilgisayar ekranlarından kendi şifreleri ile ve yetkili kişinin iması ile yapabildiklerini, istese dahi bunu yapabilecek durumda olmadığını, ceza soruşturmasında ve yargılamasında alınan bilirkişi raporunda yapılan tüm işlemlerde bir usulsüzlük bulunmadığına dair raporlar geldiğini, Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında kendisinin hangi bankacılık işlemlerini yapıp yapamayacağının araştırılmadığını, iddia edilen tarihlerde görevli olup olmadığının araştırılmadığını eksik inceleme ile karara çıkarıldığını, kararın henüz kesinleşmediğini, ceza dosyasında sadece müşterinin beyanının esas alındığını, davanın …’ye ihbar edilmesini, beyanla davanın reddini savunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE :
Antalya … ACM’nin … E sayılı dosyasının tetkikinden sanık … hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, … A.Ş ‘nin katılan sıfatıyla yer aldığı davada, yargılama sonunda sanığın üç ayrı kez hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan TTK 155/2,43,62,52. Maddeleri uyarınca mahkumiyetine karar verildiği,
Kararın sanık vekili ve katılan … A.Ş vekili tarafından temyizi sonucu Yargıtay …CD.’nin … K sayılı ilamı ile;
” Sanığın katılan …’ta portföy yöneticisi olarak katılan mudilerin paralarını vadeli hesaba çevirme, fon alma, fon satma işlemlerinden sorumlu olduğu, sanığın bu yetki çerçevesinde çok uzun zamandır bankacı sıfat ile birlikte çalıştığı katılanlar …’nın hesabından … TL’yi, katılan …’in hesabından 9600 TL’yi, …’nin hesabından ise … TL’yi önce farklı hesaplara bölerek aktarıp sonra da uhdesine geçirdiği olayda, sanığın uhdesine geçirdiği paraların bankaya ait olduğu, bankada bulunan hesaplarından paralı alınan mudilerin meydana gelen zararı bankadan tazmin edebilecekleri, bu kapsamda suçtan görenin katılan banka olduğu anlaşılmakla, meydana gelen zararın yoğunluğu dikkate alınarak sanık hakkında, alt sınırdan ayrılmak sureti ile bu eylemi farklı zamanlarda birden fazla kere gerçekleştirmiş olması neticesinde zincirleme suç hükümleri uygulanmak sureti ile bir defa mahkumiyetine hükmedilmesi gerekirken mudi sayısınca üç kere mahkumiyetine hükmedilmek sureti ile fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin sübuta dair temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan..” gerekçesi ile bozulduğu,
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edildiği ve sonuç olarak sanık …’nin … K sayılı karar ile TCK 155/2 maddesi uyarıca takdiren ve teşdiden, TCK 43/1,62 maddeleri uyarıca cezalandırılarak, 5 yıl hapis ve 1250 gün (25.000,00 TL)adli para cezasına mahkum edildiği görülmüştür.
Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının, haksız fiilin (yani vakıanın, olayın) tespitine ilişkin bölümünün, hukuk mahkemesinde (tazminat davasında) kesin delil teşkil edeceği de dikkate alınarak (suçun sübuta erdiği yargıtay bozma ilamı ile de kabul edilmiş ve bu husus bozma kapsamı dışında olmakla) ve yine dosyaya sunulan banka kayıtları ve tüm delillerin değerlendirmesi ile,
Davacı, davalı … hesap açmak suretiyle yatırdığı toplam 9.600,00 TL paranın banka çalışanı diğer davalı tarafından uhdesine geçirildiği, bu güne kadar davacıya iade edilmediği, davalı …’nin haksız fiili gerçekleştiren olarak, davalı … ise dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı TBK’nun 100. Maddesi uyarınca yanında çalıştırdığı kişinin ika ettiği zarardan sorumlu olduğu, suç tarihinin … olduğu, … tarihinde davacı tarafından yapılan başvuruya davalı yanca olumsuz yanıt verildiği, bu tarih itibariyle temerrüte düştüğünün kabulü gerekeceği, yine mahkememizin emsal … esas sayılı dosyasında ceza dosyasının fazla ceza tayini nedeniyle bozma kararı verildiği ve bozmaya uyulduğu, böylelikle suçun sübutunun sabit olduğu gerekçesiyle bekletici mesele yapılmaması ve bu kararın Yargıtayca onanması nazara alındığında bekletici mesele ara kararından dönülmesi gerekmiş, anlatılanlara göre davanın kabulü gerekmiştir.
Faiz başlangıcı yönünden … yerine klavye hatası ile 2019 yazıldığı, bu hususun maddi hata kapsamında kalıp kararın henüz tebliğ edilmediğinden resen tashih şerhi ile düzeltilmesi gerekmiş olup, anlatılanlara göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE;
9.600,00 TL nin … tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
2-Alınması gerekli 655,77 TL harçtan peşin alınan 163,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 491,82 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 163,95 TL peşin, 44,40 TL başvuru harcı ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 243,00 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.951,35 TL. yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.600,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair, tarafların yokluğunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere üzere karar verildi. 23/11/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır