Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/167 E. 2022/38 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/167 Esas
KARAR NO : 2022/38
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2019
KARAR TARİHİ: 14/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı şirketin Antalya’da tarım ilaçları ve tarımsal ürünlerin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesiyle ilgili çalımalar yaptığını, çalışma alanından birinin de sebze tohumu geliştirilmesi bunun satımı ve dağıtımı olduğunu,bununla ilgili davalı şirket ile … in tohumlarının Antalya’daki satışının sadece davacı şirkete yapılması konulu başta süresi 3 yıl olduğu halde bu zamana kadar uzanan 13.07.2009 tarihli sözleşme olduğunu, 08.09.2015 tarihli ön satış sözleşmesi ile davacı şirketin distribütör olarak geçtiği ve “…” sera domatesinin tohum satış ve dağıtımının tek yetkilisi olduğunu, sözleşmenin 31.12.2016 tarihine kadar geçerli olduğunu, tarafları aynı olan 11.02.2016 tarihli sözleşme ile fiyatın her paket için KDV dahil 40 Euro olarak belirlendiğini, sözleşmenin 31.12.2017 tarihine kadar geçerli olduğunu,2. sözleşmede tohum miktarı 3.500 iken son sözleşmede 2016 yılı için 15.000 olduğunu, 2017 için bu sayının 22.000 olduğunu, davacı şirketin marka tanıtımı ve benimsenmesi için çoğu mesaisini buna harcadığını, dört elemanını 2 yıl boyunca tanıtımına ayırdığını ve toplam 307.000 TL, araç giderlerinin 230.000 TL ve köylerdeki tanıtım yemekleri için 180.000 TL başta olmak üzere çok fazla yatırımlar yaptığını, bunlar için yaklaşık ortalama olarak 2.000.000,00 TL gider yaptığını,davacı şirketin 4.01.2017 tarihinde 10 yıl süreli marka nosu … olan “…” patentini aldığını ve tescil ettirdiğini, yapılan yatırım ve çalışmalarının sonuçlarının alınacağı zaman davalı şirketin 2016 yılı sonunda el değiştirdiğini, yeni sahiplerinin fiyatı her paket için KDV dahil 55 Euro’dan aşağı vermeyeceğini, davacı şirketin bunu istememesine rağmen kabul etmek zorunda kaldığını, 2017 tarihinde davacı şirketin tam kar etmesi planlandığı zaman diliminde davalının anlaşılmaz ve iş ahlakına uymayan tacire yakışmayan tutumu sebebi iledavacı zararının en düşükten hesaplandığı zaman bile verilen 2 yıl emek, mesai, yatırım ve gider açısından toplam 1.052.000,00 euro olduğunu, davacının iflas eşiğine geldiğini, davalı şirketin sözleşmede bulunan açık maddeye rağmen aynı markayı bayi … Tarım Ltd. şti. şirketi eliyle sattırmaya başladığını, 2017 yılı ocak- şubat aylarında 1.000 paket tohüm verildiğini ve fatura edildiğini, davacı şirketin bu durumu uyardığını, davacının 2 yönlü zararının olduğunu bunların 1.000 pakette 30.000 Euro yoksun kalınan kar ve yeni bayi … sebebi ile müşteri kaybı olduğunu, davalı şirketin markanın satışını sözleşmeye aykırı olarak kendi eliyle yapmaya başladığını, davacının iki yıllık emek, zaman, para ve heveslerinin boşa gittiğini, davacı …’ın çevrede itibar sahibi iken çeklerini ödeyemez duruma düştüğünü, hapis tazyik cezaları aldığını, şirketin itibarını kaybettiğini, yıllarını verdiğini, 7 yaşından sonra ruh ve beden sağlığını çok kötü etkilediğini, eşi, torunları ve çocuklarının çok derin üzüntü yaşadığını, psikolojik rahatsızlığının para ile ölçülmesinin mümkün olmadığını 10.000,00 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davalının tohum ıslah ve toptan satışı yapan ticari şirket olduğunu, taraflar arasında sözleşmeler yapıldığını ve tamamının dava öncesinde sona erdiğini, usule ilişkin itirazlarının davacının kısmı dava açmış olsa bile HMK 119/1-ğ uyarınca açık bir şekilde talep sonucu belirtmediğini, 10.000,00 TL’lik tazminatı yoksun kalınan kar, fiyat artışı ve sözleşmeye dayalı olarak yaptığı harcamalar olarak ayrı ayrı somutlaştırma yapmadığını, eksiğin tamamlanması için 1 haftalık süre verilmesini yoksa davanın açılmamış sayılması sonucunu doğuracağını, davacının tüm iddialarına karşı zamanaşımı defilerini ileri sürdüklerini, dava konusu ve değeri itibari ile tanık dinlemesine muvafakat etmediklerini, davacı tarafından anılan 13.07.2009 tarihli sözleşmenin süresinin 3 yıl olduğu, davacının düşük miktarlı mal talebi olunca sözleşmenin taraflarca eylemli olarak sona erdirildiğini, 2012,2013 ve 2014 yıllarında bu sözleşmeye dayalı bir ticari alışverişin olmadığını, İlk sözleşmenin eylemli olarak sona erdiğinden Türkiye’de satması kaydıyla 08.09.2015 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, davacının distribütörlük anlaşmasını tek satıcılık sözleşmesi ile karıştırdığını, satış ve dağıtım konusunda tek yetkili kılınmadığını, hiçbir zaman münhasırlığa veya bu anlama gelebilecek bir kelimeye sözleşmede yer- verilmediğini, sözleşmeye rağmen 40,22- EURO” luk fiyatın 55,00-EURO ya çıkartıldığı iddiasının doğru olmadığını, bunun mutabakat ile gerçekleştiğini, davacının faturaları kendine işlediğini ve bunlara ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürmediğini, bu tutarın davacının taahhüdüne göre çok az miktarlı olduğu, başlangıcı ve sonu belli bir sözleşme ortada iken sözleşmenin uzun süreli olacağı varsayımıylar yatırım yaptığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın yükümlendiği alım tutarlarını hiçbir zaman sağlayamadığını, ödemelerine ilişkin çekleri sürekli ötelediğini, davacının davalıdan aldığı … markasını kendi adına tescil ettirdiğini, bunu kar saydığını, bu durumun taraflar arasında güven duygusunu sarstığını, davalının bir temsilci olarak değil satın aldığı malların sahibi olarak diğer mallarıyla birlikte satışı için faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında tek satış sözleşmesi olduğu varsayılsa bile davacı şirketin maddi tazminat talebine konu ettiği harcamaları ticari işletmenin devamlılığı için zorunlu gider olarak yaptığını, bunun münhasıran davalı ile olan ticari ilişki nedeni ile yapıldığını kabul etmediklerini, aralarında dava konusu … tohumuna ait bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, zaten her koşulda saticının alıcıdan satış için yaptığı masrafları talep edemeyeceği bunu elde ettiği gelir ile karşılamak zorunda olduğunu savunarak, davacının manevi tazminatının yasal dayanağının bulunmadığı ve davanın reddini, davacının iddia ve taleplerini zımnen kabul ettiği anlamına gelmeksizin davacı taraf lehine tazminata hükmedilmesi halinde bunun davacı tarafın asgari alım tutarlarını yerine getirmemesi nedeniyle satın alınmayan mal tutarı kadar olan alacağı ile mahsubunu talep etmişlerdir.
Davacı vekili 30.01.2020 tarihli açıklama dilekçesinde;
“… Davamızın dava değerini fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak açıkladığımız 10.000,00TL maddi tazminatın kalem kalem dağılımı aşağıdaki gibidir.
**Bunlardan bazıları markanın tanıtım süresince yapılan harcamalardır. Bunlar
a. Tanıtım için Çalışanların gideri 1.500,00TL.
b. Araç yakıt giderleri 1.050,00TL
c. Tanıtım yemekleri için harcanan 1.200,00TL
d. Tanıtım reklam için harcananlar 1.345,00TL Bu giderlerin tamamı şirket muhasebe kayıtlarından bilirkişilerce çıkartılabilir. Dosyaya da sunduk.
**Asıl zararları ise sözleşmeye karşı yanın uymamasından kaynaklanan zararlarıdır
a. Sadece 3.788 paketteki zarar için 250,00 EURO’dur. (1.635,00TL)
b.Tarafımıza 40’dan vermeleri gerektiği halde vermedikleri 33.212 paket tohumdan elde edilemeyen yoksun kalınan kar için 250,00URO (1.635,00TL)
c.Tarafımıza değil de …Tarım Ltd Şti’ye verilen 1000 paketteki zararımız için 250,00EURO. (1.635,00TL) ” şeklinde yazılı beyanda bulunarak davaya konu alacak kalemlerini ayrı ayrı belirtmiştir.
Mali müşavir bilirkişi …, ziraat mühendisi …, nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda özetle:
“1. Davalının cevap dilekçesinde davacının … tohum çeşidini kendi adına tescil ettirdiği doğrultusunda beyanına göre, Tarım ve Orman Bakanlığı Tohum Tescil ve Sertifikasyon Müdürlüğünün tescilli tohum kayıt sisteminde … çeşidi domates tohumunun … sıra numarasıyla 24.10.2016 tarihinde …Tarım San. ve Tic. A.Ş. şirketi adına tescil aldığı, davacı adına tescilli bir çeşit olmadığı,
2. Davacının ibraz edilen 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu,
3. Davacının ticari defter kayıtlarına göre 31.12.2018 tarihi itibari ile davalıya 306.167,72TL’lik fazla ödemesinin kayıtlı olduğu, ancak davalının incelenen ticari defterlerinde kayıtlı olan ve ödenmediği için karşılıksız çıkan çek kayıtlarının davacı kayıtlarında yer almadığı taraflar arasındaki cari hesap farkının ödenmeyen çeklerden kaynaklı olduğu,
4. Davalının davacıya düzenlediği faturalar incelendiğinde Domates Tohumu … ürününde 09.01.2017 ve 26.02.2018 tarihli faturada paket fiyatının 55 Euro olan faturaların itiraz edilmeden davacının kayıtlarına alındığı
5. Davalının ibraz edilen 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu,
6. Davalının ticari defter kayıtlarına göre davalının ödemediği çeklerden ötürü davacının davalıdan 31.12.2018 tarihi itibari ile 699.810,47TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, taraflar arasında 11.01.2016 tarihli Satış Sözleşmesinin 4. maddesinde, fatura tarihinden itibaren 6 ay ödemeli çek ile ödeme yapılacağının belirlendiği ancak verilen çeklerden 700.000,00TL’lik 6 adet çekin karşılıksız çıkmasından ötürü davalının davacıdan alacaklı konuma düştüğü,
7. Davalının davacıya düzenlediği faturalar incelendiğinde Domates Tohumu … ürününde 09.01.2017 ve 26.02.2018 tarihli faturada paket fiyatının 55 Euro olduğu, diğer faturalarda paket fiyatlarının 40 Euro üzerinden faturalandırıldığı, ayrıca 2015 ve 2016 yıllarında birer alımda da paket fiyatının 28,69Buro ve 29,166urodan faturalandırıldığı davacının davalıdan 2015-2018 yılları arasında 14.383 paket domates tohumu … almış olduğu
8. Davacı tarafça davalıdan 2015 yılında 3.670paket, 2016 yılında 4.925 paket, 2017 yılında 5.788 paket … domates tohumu alındığı,
9. Davalının incelenen ticari defter kayıtlarına göre … firmasına 20.02.2017 tarihinde Domates Tohumu … açıklamalı 950 paket fatura düzenlendiği, bir paket fiyatının 40Euro olarak hesaplanmış olduğu(1Euro:3,80TL) toplam tutardan 100.000,00TL iskonto yapılarak faturanın 36.400,00TL olarak satışın yapılmış olduğu, bu faturadan başka … firmasına düzenlenen başka bir faturanın da olmadığı,
10.Taraflar arasında Antalya il sınırları içinde davalı şirketin temin ettiği tohumların satışı konusunda münhasırlık hakkı verilen 13.07.2009 tarihli 3 yıl süreli sözleşme imzalandığı, buna ilişkin taraflar arasında 08.09.2015 tarihinde 31.12.2016 tarihine kadar geçerli olan …sera domatesi çeşidinin Türkiye “de satış ve dağıtımının davacı distribütöre verildiği-Ön Satış Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmede münhasırlık hususunda kayıt bulunmadığı, bu nedenle sözleşmenin münhasırlık kaydının ihlal edilip edilmediği hususundaki değerlendirmenin takdirinin Mahkemeye ait olduğu,
11.Taraflar arasında, 31.12.2017 tarihine kadar geçerli olacak …sera domatesi çeşidinin Türkiye “de satış ve dağıtımının davacı distribütöre verildiği 11.01.2016 tarihli Satış Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede münhasırlık hususunda kayıt bulunmadığı, bu nedenle sözleşmenin münhasırlık kaydının ihlal edilip edilmediği hususundaki değerlendirmenin takdirinin Sayın Mahkemenize ait olduğu,
12.11.01.2016 tarihli sözleşmenin 4.maddesinde ürün paket fiyatının 40 Euro olarak kararlaştırıldığı, ancak 09.01.2017 ve 26.02.2018 tarihli faturalarda paket fiyatının 55 Euro olduğu ve bu faturaların davacı ve davalı kayıtlarında da yer aldığı, faturaya yapılmış olan bir itiraz olmadığı,
13.08.09.2015 tarihli ön satış sözleşmesi ile 11.01.2016 tarihli satış sözleşmesinde davacıya tanınmış Münhasırlık hakkına ilişkin düzenleme bulunmadığı tespit edildiğinden davacının … domates tohumunun satışının artırılması için yapmış olduğu dava dilekçesinde ve davacı vekilinin 30.01.2020 tarihli dilekçesinde detayları belirtilen 10.000,00TL’lik giderlerin davacıya ödenip ödenmemesi hususunun takdirinin Mahkemeye ait olduğu” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetinin … tarihli ek raporunda özetle:
1-Davalının paketi 40Euro yerine 55 Euro’dan verdiği 3788paket için (3.788paket”15Euro) 56.820,00Euro davacının paket fiyatının 40Euro yerine 55euro olmasından kaynaklanan zararı olacağı,
2-2016 ve 2017 yıllarında davalı tarafından verilmeyen 26.287paket tohum için davacının kayıp ettiği brüt karlılığın (120.900euro-*486.360euro) 607.260euro olacağı,
3-Brüt kar kaybının talep edilmesinden ötürü brüt karlılıkta yapılan harcamalar düşülmeden hesaplama yapıldığından ayrıca diğer yapılan giderlerin talep edilemeyeceği yine teslim edilmeyen 26.287paket için mahrum kalınan brüt karlılık tespit edildiğinden … firmasına satılan 1.000paket için de ayrıca yoksun kalınan kar kaybının da talep edilemeyeceği” sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetinin … tarihli ikinci ek raporunda özetle:
“Davacının incelenen gider kalemlerine göre 2015-2016-2017 yılları yaptığı harcamaların toplamı (533.195,00TL*612.748,02TL*503.891,65TL) 1.649.834,67TL olarak hesaplanmıştır. Davalı yanca davacının 2016 yılında 9630, 2017 yılında 9676 kar eklenerek satış fiyatının belirlenmesine ilişkin tespitin denetime elverişsiz olduğu, satış fiyatının bu yöntemle belirlenmiş olması bu oranda bir fiili/net kar yapıldığı anlamına gelmeyeceği, varsayımsal kar hesaplamasının kabul edilmediği itirazında bulunulduğu görülmüştür. Ek raporumuzda davacı yanın 2016 ve 2017 yılları kurumlar beyannamelerinin incelenmesi neticesinde net satışlarına göre satılan malın maliyetleri karşılaştırılmış ve 2016 yılında satışların maliyete 430 kar eklenerek yapıldığı, 2017 yılında satışların maliyete 9676 kar eklenerek yapıldığını tespit ettiğimizden yapılan bu hesaplama varsayımsal bir tespit olmayıp vergiye esas kurumlar beyannamesinden alınan veriler olduğundan davalının varsayımsal kar hesaplaması itirazın yerinde olmadığı tarafımızdan değerlendirilmiştir.
Davalının itirazında davacının sözleşmelerden kaynaklanan Asgari Alım Tutarlarını yerine getirmemesi nedeniyle satın alınmayan mal tutarı kadar davalının alacağı bulunduğu, davacı lehine bir tazminat hükmedilmesi halinde davacının taahhüt ettiği Asgari Alım Tutarların alım yapılmaması nedeniyle satın alınmayan mal tutarı kadar davalı alacağının mahsup edilmesi gerektiği belirtilmişti. Davacı yan tarafından açılan davanın konusunun sözleşmede belirlenen asgari mal tutarının davalı yanca davacıya verilmemesinden kaynaklı tazminat davası olduğu, bu nedenle davalının davacının asgari alım tutarlarını yerine getirmemesi nedeniyle satın alınmayan mal bedelinin hesaplanması gerektiği itirazının yersiz olduğu değerlendirilmiştir. Davalı yanca davacıya 2015 yılında sözleşmede belirlenen asgari alım tutarının üzerinde mal verildiği ancak 2016 yılında 15.000 paket yerine 4.925 paketin 2017 yılında ise 22.000 paket yerine 5.788 paket verildiği ek raporumuzda tespit edilmiş ve eksik verilen ürünler nedeniyle davacının mahrum kaldığı brüt karlılık hesaplanmıştı. (mal alım bedeli düşülmüş hali ile mahrum kalınan kar)
Davalı yanın itirazında davacının eksik aldığı tohumların bedellerini sözleşmede öngörülen sürelerde ödemediği, davacı çeklerinin davacı tarafından iyi niyetiyle sürekli ötelendiği, nihayetinde yasal takip işlemlerine başlandığı, sözleşme sürelinin uzatıldığının varsayılması halinde dahi sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmeyen davacının, karşı taraftan edimlerini yerine getirmesini talep edemeyeceğini belirttiği görülmüştür. Davalının ticari defterlerindeki davacı ekstresi incelendiğinde davacının davalıdan aldığı mallara ilişkin davalıya çek ve havale ile ödemelerini yaptığı, bazı çeklerin iade edilerek yerine nakit ödemeler gönderildiği, faturalara ait ödemelerden birkaç tanesinde sözleşmede belirlenen 6 aylık vadenin aşıldığı görülmüş ancak davalı tarafça 09.01.2017 tarihli 808.359,20 TL’lik düzenlenen fatura ile ilgili davacı tarafından ödeme yapılan çeklerden 7 adet çekin ödenmediği için davalı tarafından iade kayıtlarının girildiği ve davalı kayıtlarına göre bu çekler nedeniyle davalının davacıdan 31.12.2018 itibari ile 699.810,47 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup bu duruma göre davalının davacının sözleşmeye göre yüklendiği edimleri yerine getirmediği ve davalının edimlerini yerine getirmesini beklemesini talep edemeyeceği itirazının değerlendirmesinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu” sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekili 10.11.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin dava değerini 2.000.000,00 TL ye çıkarmış ve yine ıslah dilekçesindeki alacak kalemlerini17.12.2021 tarihli dilekçesi ile açıklamıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya mündericatının tetkikinden; davacının taraflar arasında düzenlenen 08.09.2015 tarih ve 11.01.2016 tarihli sözleşmelerin tek satıcılık sözleşmesi olduğu iddiası ile açtığı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
TTK 102 vd.maddelerinde “Acentelik” sözleşmesine ilişkin hükümler düzenlenmiş olup, 122.maddede denkleştirme tazminatı talep etme şartları ve tazminatın hesap edilme usulü belirlendikten sonra, son fıkrada ” Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Dava dilekçesi ekinde sunulan ve taraflar arasında imzalanan13.07.2009 tarihli sözleşme ile davalının Antalya İl sınırları içerisinde sebze tohumu satışı için münhasırlık yetkisi verdiği, sözleşmede açıkça tohumların Antalya bölgesinde sadece …Tarım İnşaat…Ltd. Şti aracılığı ile satışının yapılacağının kararlaştırıldığı ve bu şekilde davacıya tek satıcılık verildiği tespit edilmiş ise de; 3 yıl süre ile yapılan bu sözleşmenin sona ermesinden sonra tek satıcılık hakkı veren bir sözleşme akdedilmediği anlaşılmıştır.
Şöyle ki, tek satıcılık sözleşmesinin, yapımcı ile tek satıcı arasında hukuki ilişkileri düzenleyen, yapımcının ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belli bir coğrafi bölgede tekel hakkına sahip olarak tek satıcıya göndermeyi, tek satıcının da söz konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü artırmak için faaliyette bulunma yükümlülüğü üstlendiği bir sözleşme olmasına göre,
Davacının dosyaya delil olarak sunduğu 08.09.2015 tarih ve 11.01.2016 tarihli sözleşmelerin içeriğinde davacıya açıkça tek satıcılık hakkı tanınmadığı, sözleşmelerde davalının davacıdan başka kişi ve kurumlara sözleşme konusu ürünlerin satış ve dağıtım hakkını vermemeyi , satış ve dağıtım hakkını başkasına veremeyeceği, gibi bizzat davalının da “tek satıcılık” sözleşmesinden dolayı münhasır bölgede sözleşme konusu ürünleri satamayacağı yönünde bir taahhüt bulunmadığı, dacı şirketin davalı şirketle olan ticari ilişkisinin tek satıcılık veya acentelik olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından denkleştirme tazminatı adı altında talepte bulunamayacağı anlaşılmıştır.
Yine incelenen ticari defterlere göre davacı tarafından davalıya verilen 6 adet çekin karşılıksız çıktığı, bu nedenle davalının davacıdan 31.12.2018 tarihi itibariyle 699.810,47 TL alacaklı gözüktüğü, davacının söz konusu çeklerin karşılıksız çıkmadığına ve ödendiğine dair bir iddiasının ve ispatının olmadığı,saptanan hukuki duruma göre, davalının haksız feshi söz konusu olmadığından artık borçlunun kusuruna bağlı olarak TBK 112. veya 125. maddesi kapsamında talep edilebilecek müspet zarar niteliğinde olan kar kaybı talebinin bir dayanağının bulunmadığının ve öte yandan menfi zarar ;uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan bir zarar olarak sözleşmeden dönmeye bağlı olarak istenebilecek bir zarar olup somut olayda sözleşmenin süre bitiminde sona ermesine göre menfi zararın koşulları da oluşmadığından menfi zarar ve kar kaybı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-a) Maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin ve ıslah ile alınan toplam 33.813,45 TL harçtan mahsubu ile artan 33.732,75 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
b) Manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile artan 260,85‬ TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-a) Maddi tazminat davası yönünden; 7 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife’nin 2. Maddesi ile Tarife’nin 13. Maddesine eklenen 4. fıkra uyarınca 5.1000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
b) Manevi tazminat davası yönünden; A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL vekalet davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
6-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.14/01/2022

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı