Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/95 E. 2018/425 K. 25.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/95 Esas
KARAR NO : 2018/425
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 03/02/2010
KARAR TARİHİ : 25/05/2018

Mahkememizden verilen … tarih ve …/… Esas …/… K sayılı kararı Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilerek, yapılan açık yargılamaları sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan borçlu şirketin bir borcuna karşılık olarak … vade tarihli 54.000,00 TL’lik bono verdiğini, bononun ödenmemesi üzerine Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, takip kesinleşerek borçlunun adresine haciz işlemi uygulandığını, borçlunun borca yeter menkulü bulunmadığı için haciz zaptının geçici aciz vesikası niteliğini aldığını, borçlu hakkında haczedilen malları hakkında 3. Kişi … tarafından Antalya … İcra Hukuk Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyası ile istihkak davası açıldığını, borçlu şirket yetkilisi istihkak davası dosyasına beyanda bulunarak müvekkil firmadan malları kaçırmak amacıyla tüm malları sigortalı işçisi olan 3. Kişi …’ya devir ettiğini beyan ederek, malların devrine ilişkin faturaları da ibraz ettiğini, malların devir tarihi takip konusu bonodan önce olmakla birlikte borcun devir tarihinden önce doğduğunu, ibraz edilen faturalar arasında borçlu şirket tarafından devir edilen … plakalı bir aracında olduğunu, ancak bu aracın 3. kişilere devir edildiğini, davalıların müvekkil şirketi ızrar kastıyla hareket ettiklerinin ortada olduğunu, devir edilen malların bedelinin 37.132,04 olduğunu, ancak davalıların ızrar kasdı ve vergiden kaçmak maksadıyla bedellerinin düşük gösterildiğini, borçlu şirket mallarını devir ederek ticareti fiilen terk ettiğini ancak İİK’nun 44. Md’si gereklerini yerine getirmediğinden hacza konu mallar üzerinde de tasarruf yapamayacağından müvekkili şirket yönünden yapılan devrin herhangi bir hükmü bulunmadığını, bu nedenlerle devir edilen mallar üzerinde cebri icra yolu ile müvekkil şirket alacağını alma yetkisi verilmesine, dava konusu malların devri ve bulunamaması halinde bedelinin devir tarihi itibariyle ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davacının diğer davalı … Ltd. Şti.den (…) olan alacağı ile alakasının olmadığını, müvekkilinin davacı ile diğer davalı arasındaki alacak verecek ilişkisine, sadece borçlunun borcunu müvekkiline temlik etme amacıyla vermiş olduğu gerçekle alakası olmayan iftiralar yapılarak, taraf yapılmaya çalışıldığını, davacının dava dilekçesinin gerçekleri içermediğini, öncelikle davacının davaya konu ettiği 54.000,00TL meblağlı borcun doğuş tarihi yani bononun keşide edildiği tarihin 30.06.2008 olduğunu, davalının eski işyerinin adresini taşıyan kaşe ile bono düzenlemesinin söz konusu borca taraf oldukları anlamına gelmediğini, dava dilekçesinde borçlunun adresinde yapılan haciz işleminden bahsedilğini, bu adresin müvekkilinin 02.01.2008 tarihinden itibaren resmi iş yeri adresi olduğunu ve davaya konu bononun alacağının doğmasından 5 ay 28 gün öncesinden bu yana iş yeri adresi olduğunu, müvekkilinin işe başlama tarihinin 02/01/2008 olduğunu, davalının davacı ile el ele vererek davacıya olan borcundan kurtulmak, davacının da davalıdan alamadığı alacağını müvekkilinden almaya çalıştığını, müvekkili tarafından iş yerinden diğer davalının borcuna istinaden haczedilen mallar için .. İcra Hukuk Mah. …/… esas sayılı istihkak davası açıldığını, borçlunun bu davaya borçtan kurtulma kastıyla yalan beyanda bulunduğunu ve bedelleri kendisi tarafından tahsil edilmiş faturaları ibraz ettiğini, müvekkilinin malları fatura karşılığı davaya konu borcun keşide edilmesinde önce devraldığını ve bedellerini davalı … İş. İht. Tek. Tur. Tic San. Ltd. Şti’ne ödediğini, davacının bedelleri müvekkili tarafından davalıya ve alacaklılarına odenmış faturalar üzerinden diğer davalı ile iş birligi içerisinde dava açtığını, … İş. İht. Tek. Tur. Tic San. Ltd. Şti tarafından müvekkili adına kesilen faturaların da müvekkil tarafından gerek banka yoluyla davalı şirket ortağı …’in hesabına ,gerek davalı firmanın diğer firmalar lehine düzenlemiş olduğu çeklerin ödenmesi sureti ile yani … Tekstilin borçlarına mahsup şekliyle ödendiğini, müvekkilinin davacı ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığını, … İş. İht. Tek. Tur. Tic San. Ltd. Şti’nin davacıyla olan bono ilişkisinin tarafı olmadığını, müvekkilinin perdeci olduğunu, yatak satmadığını, satın aldığı malların piyasa değerindeki bedellerini fatura karşılığında davalı … ve … alacaklarına ödediğini, müvekkilin davacıya karşı bir yükümlülüğü olmadığını, davacının haksız yere müvekkilinin işyerinde sanki mahcuz mallar davalı alternatifinmiş gibi muhafaza işlemi yaptığını, müvekkilin bu malların bedellerini toplamda 40.000.000 TL’ den fazla olarak ödediğini, dava konusunun bono alacağı olduğunu, tasarrufun yapıldıgı yani dükkanın ve içindeki malların piyasa degerleri üzerinden satın alındığı tarihten 5 ay 28 gün sonra oluştuğunu, bu yüzden dava şartları oluşmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce …/… Esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonunda;

Dava tasarrufun iptali davasıdır. Davacı davalı şirketten olan alacağına karşı aldığı bonoya dayanarak takip başlattığını ,davalı şirketin kendisine olan borcunu ödememek için mallarını diğer davalıya devrettiğini ,böylece her iki davalının müvekkili şirketi ızrara kastıyla hareket ettiklerini iddia etmektedir. Davalı ise malları parasını ödeyerek aldığını ,ızrar kastının olmadığını, davacının elindeki senedin keşide tarihinin satış tarihinden sonra olduğunu ,davacı ile davalı şirketin birlikte hareket ederek kendisinden alacağı tahsil etme yoluna gittiklerini ,dava şartının gerçekleşmediğini savunmaktadır.
Davacının takibe konu ettiği bononun davacının davalı şirketten … tarihi ve öncesi olan alacaklarına karşı verildiği anlaşılmıştır. Dolaysıyla davalının borcun satıştan sonra doğduğu savunması yerinde değildir. Davalı diğer davalıdan aldığını söylediği malların bedelini ödediğini savunmuştur. Ancak yaptırılan bilirkişi incelemesinde ödemelerin ne şekilde yapıldığı belirlenememiş, davalıda ödemelere ilişkin bir belge sunmamıştır. Ayrıca davalı şirket yetkilisi davalı … tarafından icra hukuk mahkemesine açılan istihkak dosyasına verdiği beyan dilekçesinde davacıya olan borçları nedeniyle malları ve aracı davalı …’a muvazaalı olarak devrettiklerini beyan etmiştir.
Davalı şirketin defterleri incelendiğinde davalı …’a devredilen araç ile mallar dışında başkaca bir mal varlığı görünmemektedir. Yani davalı … ,davalı şirketin tüm mal varlığını devralmıştır. Bilindiği gibi İcra İflas Kanunun 280/3.maddesinde “Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.” denilmektedir. Davalı bu karineyi çürütecek bir delilde sunmamıştır.
Bu nedenlerle davacının tasarrufun iptalini istemekte haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Davalı şirketin davalı …’a devrettiği aracın değerinin 16.750,00TL olduğu, ayrıca düzenlenen faturalara göre devredilen malların da 37.137,04 TL olup toplam devredilen değerin 53.887,04TL olduğu, bununda davacının toplam alacağı içinde olduğu anlaşılmıştır. Davacının davalı …’ın işyerinde yaptığı hacizde toplam 6.290,00TL mal haczettiği ,bunun dışındaki malların ve aracın … tarafından 3.kişilere satıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacının haczettiği mallar açısından tasarrufun iptaline , davacının davalının 3.kişilere sattığı malların bedelini davalıdan talep etme hakkı olduğundan, (53.887,04 -6.290,00) 47.592,04 TL’nin davalı …’dan tahsiline karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı sayılı ilamı ile;
“1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve davalılar arasındaki … tarihli fatura ile yapılan mal satışı işyeri devri niteliğinde olup İİK’nun 280.maddesi kapsamında tasarrufun iptali gerekmesine göre davalı … vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava konusu mallardan üçüncü kişi elinde, sadece 6.290,00 TL mal haczedildiğinden kalan malların bulunmaması nedeni ile dava İİK’nun 283.madde gereğince bedele dönüşmüş ve devir kapsamındaki malların bedelinin davalı …’dan tahsiline karar verilmiştir. Ancak borçlu tarafından davalı …’a yapılan 37.132.04 TL fatura kapsamında … plakalı araçta bulunmasına rağmen mahkemece, aracın değeri 16.750,00 TL olarak belirlendikten sonra aracın da içinde bulunduğu mal satışına ilişkin 37.132,04 TL den 6.290,00 TL mahsup edilip kalan kısmın üzerine yeniden 16.750,00 TL araç değerini ekleyerek 47.592,04 TL’nin üçüncü kişiden tahsiline karar vermek sureti ile araç değerinin iki kez hesaba dahil edilerek fazla bedele hükmedilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Uyulmasına karar verilen bozma ilamına göre Mahkememizce toplanması gereken başkaca delil ya da araştırılması gereken başka bir husus bulunmadığından, bozma ilamına göre yapılan yargılama sonucu ( 37.132,04 – 6.290,00 = 30.842,00 TL hesaplanmakla) açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile; davalının tasarrufun iptaline konu edilen malları elinden çıkardığı anlaşıldığından; 30.842,04 TL nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ dan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Açılan tasarrufun iptali davasının KABULÜ ile; davalının tasarrufun iptaline konu edilen malları elinden çıkardığı anlaşıldığından; 30.842,04 TL nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’ dan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
Alınması gerekli, 2.106,81 TL harçtan, peşin alınan 551,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.555,36 TL harcın davalıdan tahsiline, Bozmadan önce 3.129,60 TL harcın tahsili için yazılan 19/02/2014 tarih ve …/… Harç nolu harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesine, tahsil edilmiş ise 1.555,36 TL’nin mahsubu ile 1.574,24 TL’sinin talepleri halinde davalılara iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 551,45 TL peşin harç ile 17,15 TL başvurma harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafları olmak üzere toplam 2.210,57 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 3.701,04 TL vekalet ücretinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı … vekili Av. …’ in yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.25/05/2018

Katip …

Hakim …

e-imza e-imza