Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/31 E. 2018/372 K. 11.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/31 Esas
KARAR NO : 2018/372
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/03/2004
KARAR TARİHİ : 11/05/2018

Mahkememizin … gün ve …/… E, …/… K sayılı kararı Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … tarih ve …/… E, …/… K sayılı ilamıyla bozulmakla, dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilerek, yapılan açık yargılamaları sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili’nin … yılında tahsil için gittiği İngiltere den 2000 yılında döndüğünü ve …, … Şubesine … tarihinde müdür olan o zaman müşteri temsilcisi olarak görev yapan … tavsiyesiyle 80.000 USD ve 10.000USD olarak iki ayrı hesaba para yatırdığını ve bu parayı daha sonra 100.000 USD ye tamamladığını, müşteri temsilcisi olan Neşe hanımın müdür olması üzerine müvekkiline, onun görevini devralan …’ün hizmet vereceğini bildirdiğini, müvekkilinin parasını bundan sonra işletilmesini …’le birlikte istişare ederek devam ettirdiğini,müvekkilinin eşi ve kendisi çalışmadığınden tek gelir kaynakları olan paralarının faizi %29 lardan %2,5 lere düşünce geçim için zor anlar yaşamalarına rağmen ana paraya hiç dokunmadıklarını, müvekkilinin daire satışından ve babasından miras kalan toplam 36.000,00 TL yi aynı bankada açtığı TL hesabına yatırdığını, bu süreçte davalı …’ün müvekkiline vermiş olduğu güven nedeniyle bazı işlemlerde acelesi olduğunda imza bile atmadan bankadan ayrılıp bir dahaki sefere bankaya geldiğinde imzaladığını ve dekontlarını aldığını, müvekkilinin, bankaya gittiğinde ve parasının ne durumda olduğunu sorduğunda, davalı …’ün, zaman zaman küçük kağıt parçaları üzerine davacının parasının miktarını ve tarihini yazıp verdiğini, davalı …’ün pariteden kazandığı paradan dolayı yüz bin doların önce 102.000 bir ay sonrada 140.000 dolar ve kısa sürede 106 bin küsur dolar olduğunu söylemesi ve müvekkile vadesiz hesaba yatırdığını söyleyip, gösterdiği zaman bu kadar kısa süre içerisinde böyle bir paranın kazınılmayacağını idrak eden müvekkilinin şüphelerinin artmasına sebep olduğunu, 13.Şubat 2004 tarihinde müvekkilinin bankaya giderek paranın dökümünü gösteren banka cüzdanını almak istediğinde davalı …’ün müvekkiline çeşitli bahanelerle hesap cüzdanın dökümlerini vermediğini, müvekkilinin bankaya tekrar gittiğinde, davalı …’ün, mavi bir dosya çıkararak içinden iki ayrı cüzdanda biri vadeli 50.000 dolar diğeri vadesiz 50.000 dolar, üzerinde müvekkilinin adı olan banka cüzdanlarını gösterdiğini ve bunları müvekkiline verdiğini, müvekkilinin kuşkuları nedeni ile … şubesine gittiğinde hesabında yapılan kontroller sırasında 7 bin küsur dolar döviz ve TL hesabında ise 19 Milyar TL para olduğunu, başkaca parasının olmadığının anlaşıldığını,davalıya bu hususların hatırlatıldığında büyük bir panik içerisinde 100.000 doların hesapta olduğunu, yarın isterse hepsini çekebileceğini, 100.000 dolara iyi para kazandırmak için yetki sınırın aştığını ve imza almadan sürekli olarak pariteyi değiştirdiğini ve hatta bir ara parayı kendi hesabına geçirdiğini beyan ettiğini, davalının banka müdiresinin de sıkıştırması üzerine sürekli çelişkili ifadeler verdiğini, müvekkilinin hesabında bulunan 86.690 Euroyu 26.08.2003 ve 01.09.2003 tarihlerinde zimmetine geçirmiş ve bunu gizlemek için müvekkilinde oluşturduğu samimiyeti, güveni ve sonuçta karambole getirerek imzalattığı dekontları kullandığını, müvekkilinin hesabında bulunan 86.690 Euroyu kendisinin çekmediğini, davalılar hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Esas sayılı hazırlık soruşturması başlatıldığını, müvekkilinin bankada bulunan 101.249 USD ve yaklaşık 20.000,00 TL parasının yok olduğunu beyan ederek müvekkilinin uğramış olduğu 101,249 Amerikan dolarının 01.12.2003 tarihinden itibaren, 20.000,00 TL mevduatın da 08.09.2003 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte, 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının sadece faizle geçinen ve hiçbir iş yapmayan tüm uğraşı …, … Şubesine giderek faizler hakkında ve bankadaki parasının ne kadar olacağına dair bilgiler alan bir kişi olduğunu, …, … şubesinde bulunan hesaplarından birisi olan 100.000 ABD doları bulunan hesabını önce Euroya ( 86.690 ) çevirdiğini ve daha sonrada bu parasını 26.08.2003 tarihinde 40.000 Euro ve 01.09.2003 tarihinde 46.690 Euro olmak üzere tamamen çekerek hesabını kapattığını, davacının tüm banka hesaplarını istemesi üzerine müvekkili olan banka müdürünün banka çalışanına talimat vererek tüm hesap cüzdanları ve hesap hareketlerinin çıkartılarak davacıya verildiğini, davacının hesabındaki tüm parasını çektiği dolar hesabına ilişkin 50 şer bin TL iki cüzdan olduğunu görünce haksız kazanç peşine düştüğünü, kendisinin dolandırıldığından bahisle müvekkili hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyrusunda bulunduğunu ve müvekkilinin tutuklanmasına sebep olduğunu, müvekkilinin yargılama sonunda aklanacağını, buna ilişkin tazminat ve ceza davası açma haklarını saklı tuttuklarını beyan ederek davanın reddine, teminatsız olarak verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka vekili … havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının … tarihinde bankaya gelerek 100.00 USD tutarında para yatırmak suretiyle … Şubesi müşterisi olduğunu, kendisinin hesaplarıyla 2002 yılı Eylül ayına kadar banka çalışanı …’in ilgilendiğini, …’in bankadaki görevinden ayrılması nedeniyle şubede Pazarlama müdür yardımcısı ünvanıyla göreve başlayan … tarafından takip edilmeye başlandığını, davacının, … tarihinde … şubesine giderek hesap cüzdanlarındaki bakiyenin mevcut olmadığını ,diğer davalı …’tn hesabından … tarihinde çekilen 40.00 Euro ve 01.09.203 tarihinde çekilen 46.000 Euro tutarındaki işlemlerden sorumlu tutarak, 18.02.2004 tarihinde ihtarname göndermek suretiyle kendisine ödenmesini talep ettiğini, banka müfettişlerince yapılan inceleme neticesinde; Davacı …’ün Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi, imza kartonu ve kimlik belgesi fotokopisinin şubede mevcut olduğunu, söz konusu dekontlar üzerindeki imzaların davacı …’ün imzasını yansıttığını, davacı hesabından gerçekleştirilen 40.00 ve 46.000 Euro tutarındaki tediye işlemlerine ilişkin dekontların incelenmesinde, söz konusu dekontlar üzerinde davacı imzasının yer aldığını ve söz konusu tutarların davacı tarafından çekildiğinin açık olarak saptandığını, davacının mevduatındaki paradan normal mevduat getirisinin çok üzerinde para kazanma hırsı ve arzusu içinde olduğunu, diğer davalı taraf ile şahsi ilişkiler kurarak parasını çekmiş ve borsada batırmış olabileceğini, bankadan çekmiş olduğu paraları sonradan tekrar tahsil etmeye kalkmasının yasal bir temeli olmadığını, davacının hesabındaki parasının kendisi tarafından çekilmiş olduğunun imzalarının bulunduğu dekontlar ile sabit olduğunu, bankayı zarara uğratmak amacı ile diğer davalı ile ortak hareket ettiklerini, haksız ve yersiz davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkememizce …/… Esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonunda;
Dava alacak davasıdır .Davacı bankadaki paralarının kendisine ödenmiş gibi gösterilerek davalı … tarafından zimmetine geçirildiğini iddia ederek ,bu davalı ve işveren banka aleyhine dava açmıştır. Davalılar ise bankadaki paraların davacıya ödendiğini savunmaktadırlar. Öncelikle davacının davalı bankada bir mevduat hesabının olduğu ,bu paraların işletilmesi ile davalının ilgilendiği anlaşılmaktadır. Davacının hesaplarındaki paranın 40.000 Euro ve 46.690Euro şeklinde çekildiği ve hesapların kapatıldığı anlaşılmıştır. Davacının hesaplarındaki paraların çekildiğine dair banka dekontları üzerindeki imzaların davacıya ait olduğu da sabittir. Ancak davacı davalının sürekli hesaplarıyla ilgilendiği için ,lazım olur diye kendisinden boş imzalı dekont aldığını iddia etmektedir.
Antalya … Ağır Ceza mahkemesi aldığı bilirkişi raporları ile davacının paralarının davalının zimmetinde olduğuna kanaat getirerek cezalandırılmasına karar vermiştir. Yargıtay dosyayı incelemiş ,kararı emniyeti suistimal suçu oluştuğundan dolayı bozmuştur. Yani Yargıtay’da incelemesinde davacının hesabındaki paraların davalı uhdesinde olduğunu belirlemiş ,ancak suçun zimmet değil emniyeti suistimal olduğu söylemiştir. Davalı savunmalarında paraların davacıya ödendiğini savunmuş ,bunun için tanık isimleri de vermiştir. Ancak davalının gösterdiği tanıklar davalının beyanlarını doğrulamamışlar ,hatta davalının savunmasının tersine parayı vezneden davalının aldığını belirtmişlerdir. Davalı paranın davacı tarafından alındığını söylemesine rağmen davacıya paranın hesabında dolar olarak durduğuna dair sahte hesap cüzdanı düzenleyerek vermiştir.Yine davacı tarafından ağır ceza dosyasına sunulan ses kayıtlarının çözümüne dair tutanaklar ve banka müdürünün beyanlarından olayın ortaya çıkmasından sonra davalının davacı ile banka dışında da görüşme yaptığı anlaşılmıştır. Yine davalı tarafından hesaptaki paraların çekilmesine dair düzenlenen dekontlardaki yazıların ,imzaların atılmasından sonraya ait olduğu Adli Tıp Kurum Fizik İhtisas dairesinin … tarihli raporunda belirlenmiştir. Ayrıca bankadan bu kadar yüklü olan parasını usulüne uygun olarak çeken bir kişinin , mevzuata uygun düzenlenmiş belgeleri bile bile parasını çekmediğine dair şikayetçi olması da hayatın olağan akışına uygun değildir.
Yukarıda belirtilen tüm hususlar değerlendirildiğinde ,davalının davacıya ait 86.690 Euro parayı zimmetine geçirdiği ,dolaysıyla oluşan bu zarardan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı bankanın da çalışanının bu haksız hareketinden dolayı oluşan zarardan işveren (adam çalıştıran ) olarak sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Davacı zarar miktarını daha fazla bildirse de ,yapılan bilirkişi incelemelerinde zarar miktarının 86.690 Euro olduğu belirlenmiştir.
Olayın oluş şekli ,olaydan sonraki yaşanan süreç ve davacının bankadaki paranın geliriyle geçimini sağlaması nedeniyle manevi açıdan da ızdırap çekmiş olduğu ,bu nedenle manevi tazminat talebinin de yerinde olduğu sonucuna varılmış, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve …/… E, …/… K sayılı ilamı ile;
“1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davacının davalı banka nezdindeki hesabındaki parasının diğer davalı banka çalışanının usulsüz işlemleri ile çekildiği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, dava dilekçesinde 101.249 Amerikan dolarının 01.12.2003 tarihinden itibaren, 20.000,00 TL (20.000.000.000. eski TL) mevduatın da 08.09.2003 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsili istenmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne, 86.692 Euro’nun Türk Parası karşılığı 140.679,35 TL nin 01.12.2003 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmedilmiştir. Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği nazara alınarak davacının talebi nazara alınmaksızın hangi tarihteki kur oranlarının uygulandığı da anlaşılmaksızın istenebilecek bedelin TL karşılığına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, alacağın muaccel olduğu tarihe kadar hesabın niteliğine göre işleyecek faize, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren ise 3095 saylı yasa hükümleri uyarınca belirlenecek faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır. Bu suretle, temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla davada yer alan talep nazara alınarak alacağın belirlenmesi, yine hesap türü, davacının dava konusu ettiği alacağını bankadan talep ettiği tarih gözetilerek faiz başlangıç ve oranlarının tespiti gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
3- Davacının manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların dava konusu işlemlerdeki kusuru ve sorumlulukları yatmaktadır. Bilindiği üzere, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar paranın ödenmesini dava edebilir. Somut olayda, dava konusu edilen işlemlerde davacının kişilik haklarına tecavüzün bulunduğu sonucuna varılamayacağından, 818 Sayılı BK’nun 49. maddesindeki koşulların oluşmadığı nazara alınarak manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken bu istemin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
… tarihli ara kararıyla dosyanın hesapçı bilirkişi Av. …’ a tevdii ile; … tarihinde 40.000 EURO’ nun USD bazında ve TL bazında değeri ve yine 01/09/2003 tarihinde 46.690 EURO’ nun USD bazında ve TL bazında değeri esas alınarak Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda rapor tanzimi istenmesine,
Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli bilirkişi raporunda özetle; .
Mahkemece verilen ara kararı doğrultusunda hesaplama yapılarak
1.a . 26.08.2003 tarihi itibariyle 40.000 Euro’ nun Amerikan Dolan ($) karşılığı,
Çapraz Kur 1 Euro = 1,0835 $
40.000 Euro X 1.0835 = 43.340 $ (Amerikan Doları)
1.b. 26.08.2003 tarihi itibariyle 40.000 Euro’ nun Türk Lirası karşılığı,
Efektif Satış Kuru 1 Euro = 1,507047
40.000 Euro X 1.507047 = 60.281.88 Türk Lirası
1.c. 01.09.2003 tarihi itibariyle 46.690 Euro’nun Amerikan Doları ($) karşılığı.
Çapraz Kur 1 Euro = 1,098 $ (Amerikan Doları)
46.690 Euro X 1.098 = 51.265.62 $ (Amerikan Doları)
1.d . 01.09.2003 tarihi itibariyle 46.690 Euro’nun Türk Lirası karşılığı.
Efektif Satış Kuru 1 Euro = 1,530269
46.690 Euro X 1,530269 = 71.448.26 Türk Lirası olmaktadır.
SONUÇ
Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere,
1-40.000 Euro’nun 26.08.2003 tarihi itibariyle,
Amerikan Doları ($) karşılığının 43.340 $
Türk Lirası karşılığının 60.281,88 TL olduğu,
2-46.690 Euro’nun 01.09.203 tarihi itibariyle,
Amerikan Doları ($) karşılığının 51.265,62 $
Türk Lirası karşılığının 71.448,26 TL olduğu sonucuna varıldığı bildirilmiş, yargı denetimine elverişli ve ara kararımız doğrultusunda hazırlandığı tespit edilen rapor hükme esas alınmıştır.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar dikkate alınmak suretiyle ( 60.281,88 + 71.448,26 = 131.730,14 TL önceki kararda hüküm altına alınan 140.679,35 TL nin altında bir miktar olmakla) ; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 43.340,00 USD’ nin 26/08/2003 tarihinden itibaren, 51.265,62 USD’ nin 01/09/2003 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Amerikan doları cinsi dövize uygulanan değişen oranlarda faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda davacının manevi tazminat talebinin reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 43.340,00 USD’ nin 26/08/2003 tarihinden itibaren, 51.265,62 USD’ nin 01/09/2003 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Amerikan doları cinsi dövize uygulanan değişen oranlarda faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
Alınması gerekli, 89.984,40 TL harçtan, peşin alınan 2.322,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 87.662,40 TL harcın davalılardan tahsiline, hazineye gelir kaydına, Bozma kararından önce 7.970,90 TL ‘si için harç tahsil müzekkeresi yazıldığından bakiye 79.691,50 TL’sinin davalılardan tahsiline,
Davacı tarafından yatırılan 10.100,00 TL başvurma harcı ile 2.322,00 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 400,00 TL bilirkişi ücreti, 89,00 TL tebligat ve posta masrafları olmak üzere toplam 489,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davada kabul edilen miktar dikkate alınarak A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 63.504,99TL vekalet ücretinin, davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davada reddedilen miktar dikkate alınarak A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 10.173,00TLvekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 içerisinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı.
11/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

e-imza e-imza e-imza e-imza