Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/249 E. 2018/777 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/249 Esas
KARAR NO : 2018/777
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2016
KARAR TARİHİ : 14/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı elektrik şirketi arasında standart nitelikte daha önce tek taraflı matbu olarak hazırlanmış elektrik abonelik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin … Mah. … Sk. … Apt. No:… adresinde yer alan konut için abone no:… üzerinden elektrik abonesi olduğunu, müvekkilinin abone olduğundan beri düzenli olarak faturalarını ödediğini, hizmet alımı sırasında müvekkilinin kendisinden haksız yere hizmet faturasına yansıtılan kayıp-kaçak bedeli ve sair kalemler adı altında haksız tahsilatın yapıldığını tespit ettiğini, müvekkilinden geriye dönük 10 yıl içinde toplamda 500,00-TL’yi aşan bir haksız kesinti yapıldığını, söz konusu haksız tahsilatların davalı tarafından iadesinin yapılmadığını beyanla haksız kesinti bedellerinin tahsilatının gerçekleştirildiği diğer bir deyişle haksız ödemenin alınıp sebepsiz zenginleşildiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Elektrik Piyasası Kanunun Tarifeler, Tüketicilerin Desteklenmesi, Özelleştirme, Kamulaştırma ve Arz Güvenliği Tarifeler ve Tüketicilerin Desteklenmesi başlıklı 17.maddesinde yapılan yeni düzenleme ve ayrıca geçici madde 20 ve 17.maddenin 10.fıkrasının yürüyen davalar içinde uygulanması gerektiğinin düzenlendiğini, huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, davacının dilekçesinde ne istediğini açıkça ortaya koymadığını,somut olayda sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının faize ilişkin talebinin kabul edilebilir olmadığını, ayrıca davacının geçmişe dönük 10 yıllık bedellerin iadesini müvekkilinden talep ettiğini ancak… tarihinde kurulan müvekkili şirketin mevcut olmadığı dönemlerden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını beyanla hukuki dayanaktan yoksun davanın tüm itirazlarının da dikkate alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya … Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… kararı ile Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… kararı ile de Antalya Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği ve yukarıda belirtilen esasına kaydının yapıldığı anlaşıldı.
Davacının davalıdan talep edebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı, miktarı hususunda rapor düzenlenmesi için bilirkişiye tevdi ile, bilirkişiye 6719 sayılı yasa önceki ve sonrası duruma göre seçenekli rapor tanzim edilmesi için dosyanın elektrik mühendisi bilirkişiye tevdi edildiği, … tarihli bilirkişi raporunda özetle;
* Dosyada bulunan davacıya ait tüketici ekstreleri ile ilgili dava konusu UPSH BedeliPSH Sayaç BedeliDağıtım Bedeli, İletim Bedeli” hesaplanmış ve bu fatura kalemlerine karşılık olarak davacıdan … nolu abone için toplam 673,25-TL tahsil edildiğini,
*Hukuki değerlendirme mahkemenin takdirinde olmak üzere, kanun değişiklikleri ve ilgili diğer mevzuat hükümleri doğrultusunda, davacının faturalarına yansımış olan HPSH Bedeli, PSH Sayaç Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli” bedellerinin faturalara yansıtılmasının EPDK kararlarına dayalı ve mevzuata uygun olması nedeni ile ve yukarıda ayrıntısı sunulan 17. madde kapsamında talep edilemeyeceğini,
* Yasa değişikliği öncesi dönemi kapsayan 2008-2011 yılları arası dava konusu fatura kalemlerine karşılık gelen ve davacıdan tahsil edilen toplam 673,25-TL’nin ödenip ödenmemesi hususunun mahkemenin takdirinde olan hukuki bir konu olduğunu beyan etmiştir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde dava şartları, ilk itirazlar ve zamanaşımına dair itirazlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin husumet yönünden itirazının, tedarikçi firmanın dağıtıcı firma ile müteselsil sorumlu olduğu göz önüne alınarak husumet yönünden yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafın zamanaşımına yönelik defisinin, taraflar arasında sözleşmenin bulunduğu, Türk Borçlar Kanununun genel zaman aşımına ilişkin 10 yıllık yasal süre kapsamında olduğundan ve dava konusu haksız kesilen bedellerin bu süre içerisinde istenebildiğinden buna ilişkin itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin somut derdestlik, kesin hüküm iddiasında bulunmadığı gibi resen bu konudaki dava şartlarına dair eksiklik olmadığı anlaşıldı.

Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın davanın açıldığı tarihteki mevzuata, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak bedellerinin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dosya arasında bulunan davalı şirket tarafından kesilen elektrik faturaları incelendiğinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine dava değerini geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Alınması gerekli 35,90 TL maktu peşin harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 500,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 534,50-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Sarf edilmeyen gider avansın kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 14/11/2018

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı