Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/17 E. 2019/155 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/17 Esas
KARAR NO : 2019/155
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2014
KARAR TARİHİ : 14/03/2019

Davacı vekili tarafından açılmış bulunan yukarıda açık konusu yazılı davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip dayanağının vade farkı faturasına, cari hesap ilişkisine ve sözleşmesine dayalı olduğunu, para borcu olduğu için Borçlar Kanunu’nun 89/1-1 hükmüne göre alacaklı müvekkil firmanın yerleşim yeri olan Antalya İcra Daireleri yetkili olduğunu, dolayısıyla davalı borçlunun yetki itirazı da yerinde olmadığını, takip dayanağı … tarih ve … sayılı fatura vade farkı faturası olduğunu, taraflar arasında … tarihli hesap mutabakatı imzalandığını, bu hesap mutabakatına göre müvekkili firmanın 1.056.742,75 TL alacaklı bulunduğunu, ancak davalı firmanın bu mutabık kalınan hesaba karşılık, 14/12/2013 keşide tarihli 160.000,00 TL bedelli, 21/12/2013 keşide tarihli 165.000,00TL bedelli, 18/01/2014 keşide tarihli 160.000,00 TL bedelli, 25/01/2014 tarihli 165.000,00 TL bedelli, 25/02/2014 keşide tarihli 160.000,00 TL bedelli ve 22/02/2014 keşide tarihli 171.742,75 TL bedelli çekleri verdiğini, ayrıca 10/07/2013 tarihinde 75.000,00 TL’lik iade faturası kesmek suretiyle anapara alacağının kapatıldığını, Antalya 15.Noterliği’nin 29/07/2013 tarih e 21821 sayılı ihtarnamesi keşide edilerek 80.185,98 TL vade farkı alacağının ödenmesi talep edildiğini, akabinde de icra takibine başlandığını, davalı firmanın borca itirazında haksız olduğunu beyanla itirazın iptali ile davanın kabulüne karar verilmesini, işbu davanın dayanağının TTK nun 1530. Maddesine dayandığını, davalı tarafın dilekçede belirttikleri çekleri keşide tarihinde ödendiğini, TTK nun 1530. Maddesine göre vadenin 60 günü geçemeyeceğini ve 60 günü aşan kısmın vade farkını talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermeyerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf 06/12/2013 tanzim tarihli 81.329,14 TL tutarında vade farkı faturasına ilişkin olarak alacağın tahsili amacıyla Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibinde bulunduğu, borçlu görülen şirketin, icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itirazda bulunduğu, yetkili icra müdürlüğünün davalı şirketin adresinin bulunduğu Bakırköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunu belirttiği bunun üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin …/… Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında talimat yoluyla 1 Hukukçu bilirkişi ve 1 Mali Müşavir bilirkişilerden aldırılan … tarihli raporda özetle; Vade farkı faturasının davalı defterlerinde yer almadığını, taraflar arasında vade farkı ödenmesini öngören bir sözleşme bulunmadığından davacının talebinin haksız olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise çek vadeleri ve yapılan ödemeler dikkate alınarak davacının talep edebileceği tutarın KDV dahil 62.364,52 TL olabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizin …/… Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamasında sonucunda; davacının fatura alacağına istinaden ilamsız icra takibinde bulunduğu, taraflar arasında vade farkının alınacağına ilişkin yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, faturanın her zaman tek taraflı olarak düzenlenecek bir belge olması nedeniyle taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşmenin varlığının kanıtı olamayacağı, bu nedenle yetkili icra müdürlüğünün İİK 50.maddesi ve HMK ‘nun 6.maddesi gereğince davalının yerleşim yeri olan Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili oldukları, davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazda haklı olduğu, itirazın iptali davalarında yetkili icra dairelerinde takip yapılmış olmasının HMK 114/2 maddesi gereğince dava şartı niteliğinde olduğu kanaatine varıldığından, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/… Esas …/… Karar sayılı ilamında “Dava satış ilişkisinden doğan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vade farkı faturasına istinaden başlatılan icra takibine karşı itirazında ve mahkemede ki savunmalarında satış ilişkisini kabul etmiş, borca itirazda bulunmuştur. Yanlar arasındaki temel satış ilişkisinin mevcut olduğu anlaşıldığından davacı alacağı TBK 89/1.maddesi uyarınca bir miktar para alacağı olduğundan davacı ikametgahındaki icra müdürlük ve mahkemeleri yetkili olacağından işin esasına girilerek taraf delilleri değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi doğru olmamış” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş ve mahkememizin yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce usul ve Yasaya uygun Yargıtay bozmasına uyularak yargılama devam olunmuştur.
Mahkememizce davacı tarafın 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi …’dan … havale tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; davacı ile davalı arasında 2013 yılı ticari ilişki sırasında son düzenlenen ve takibe konu edilen vade farkı faturasından daha önce düzenlenen bir vade farkı faturası yer almadığının görüldüğünü, davacı tarafın vade farkı faturası alacağına karşılık davalı aleyhine 10/12/2013 tarihinde Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile 81.239,14 TL asıl alacak, 122,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 81.451,69 TL üzerinden takibe geçildiğini, davacının usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtlarına göre 10/12/2013 takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 81.328,45 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, dosya içerisinde yapılan incelemelerde kurumlardan gelen müzekkere cevaplarına göre davacının kobi olduğu, davalının ise 66 adet şubeye sahip büyük ölçekli bir şirket olduğu, davacı tarafın düzenlediği vade farkı faturasını TTK 1530 maddesi hükümlerine öre dayandırdığı, TTK 1530/5 maddesine göre davacının vade farkı talep edebilme hakkının olduğu, davacının davalıdan geç ödeme yapmasından ötürü TTK 1530/5 maddesine göre 60 gün vadeye göre talep edebileceği vade farkı tutarının 66.653,83 TL olduğu, takibin ise 81.329,14 TL üzerinden açıldığı, davacı tarafın 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 2.maddesine göre 66.653,83 TL vade farkı alacağına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulayabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelenmesinde; davacının Maspak .. Ltd. Şti, davalının Makro Market AŞ olduğu, dava konusunun itirazın iptali olduğu, yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verildiği, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarihli onama kararı ve… tarihli karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararının bulunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafın vade farkı faturasına dayalı davalı hakkında yaptığı icra takibine davalı tarafın itirazında haklı olup olmadığına ilişkindir.
Somut olayda; Davacı taraf davalı ile aralarında … tarihli hesap mutabakatı imzalandığını ve davacı firmanın 1.056.742,75 TL alacaklı olduğunu ancak davalı firmanın mutabık kalınan hesaba ilişkin çeşitli çekler vererek anapara alacağını kapattığını ancak davacı şirketin hem Kobi hem de tarımsal üretici olması davalı şirketinde büyük ölçekli şirket niteliğinde bulunması sebebiyle TTT 1530/5. Maddesi gereği davalı firmanın ödemeyi 60 gün içerisinde yapması gerekirken çekleri uzun vadeli keşide etmesi sebebiyle vade farkı faturası düzenleyerek davalı hakkında icra takibine giriştiklerini belirterek davalının itirazının iptalini ve icra inkar tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.
Vade farkı istenebilmesi için, yanlar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün bulunması şarttır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2003 gün ve E:2001/1, K:2003/1 sayılı ilamı). Yargıtay uygulamasına göre, teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir. Taraflar arasında vade farkı ödeneceğine ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi mahkememizce aldırılan 04/06/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna göre tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davacı ile davalı arasında 2013 yılı ticari ilişki sırasında son düzenlenen ve takibe konu edilen vade farkı faturasından daha önce düzenlenen bir vade farkı faturası yer almadığının belirtilmesi sebebiyle tarafların arasında teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olmadığı bu nedenle davalının icra takibine itirazında haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin olarak alınan 955,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 911,35 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.266,14 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 14/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır