Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/593 E. 2019/222 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/593
KARAR NO : 2019/222
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2017
KARAR TARİHİ : 16/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı bankanın müvekkilinin hesabından farklı tarihlerde yapılan kredi müracatı nedeniyle alınan kredi tahsis ve değerlendirme ücreti adları altında sözleşmeye aykırı alınan toplam 1.890,00 TL ücretin iadesine, davalı bankanın yine müvekkilinin hesabından sözleşmeye aykırı olarak hesap işletim ücreti aldı altında alınan toplam 342,66 TL ücretin iadesine, yine 11.04.2014 tarihinde 389,00 TL Kobi paket adı altında kesinti yapıldığını, müvekkilinin bilgisi ve izni dışında yapılan ücretin iadesini, yine müvekkilinin hesabından 26.06.2014 tarihinde 52,5 TL üye işyeri hizmet bedeli adı altında sözleşmeye aykırı ücret tahsil edildiğini, müvekkilinin … ve … Ticari hesaplarından böyle bir hizmet bedeli alınmadığını, bu haksız sözleşmeye aykırı olarak alınan ücretlerin iadesini, yine 03.03.2009 tarihinde 10,76 TL extre masrafı adı altında yine 12.01.2015 tarihinde 140,55 TL extre masrafı adı altında kesintilerin yapıldığını, müvekkiline extrelerin mail ile gönderildiğini, 140,55 TL lik extre gönderim masrafının olamayacağını, bu haksız ücretlerin iadesini, davalı bankanın sözleşmeye aykırı davranarak sebepsiz zenginleşme içerisine girerek haksız çıkar sağladığını ve bu aldığı haksiz ücretleri bugüne kadar nemalandırarak kullandığını, dosyanın konusunda izman bilirkişi incelemesi ile müvekkilinden haksız alınan ( fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile) 2.000,00 TL’ nin ödeme tarihlerinden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi ile iadesine, 2.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taleplerin tamamının zamanaşımına uğradığını, davacının isteminin, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak istemi olduğunu, bu nedenle, zamanaşımı süresinin, sebepsiz zenginleşmeye ilişkin yasal düzenlemelerin kıyas yoluyla somut olaya uygulanarak tespit edilmesi ve sebepsiz zenginleşmenin meydana geldiği tarihteki Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, 2012 yılından başlayan 1 yıllık zamanaşımı süresinin 2013 yılında sona ermiş olup; huzurda açılan işbu davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, dava dilekçesinin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 194. maddesinde öngörülen koşulları taşımadığını, yine dava dilekçesinden, davacının bankaya karşı belirsiz alacak davası açmış olduğu anlaşıldığını, davacının taleplerinin dayanaksız ve hakkın kötüye kulllanılması olduğunu, davacının, müvekkili bankanın sunduğu her türlü nakdi ve gayrinakti bankacılık hizmetlerinden yararlandıktan sonra, muvafakati ve bilgisi dahilinden yasal olarak kendisinden hakedilen hizmet bedeline, faiz ve masraflara bu aşamada itiraz ileri sunmasının iyiniyet kurallarına, sözleşme ve yasal mevzutla aykırı olduğunu, dava dilekçesinin sadece sonuç bölümünde belirtilen, somutlaştırma ve delillendirme zorunluluğu yerine getirilmeden, harçsız olarak talep edilen manevi tazminat yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki kredi sözleşmelerine istinaden davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının belirlenmesi için dosyanın bankacı bilirkişiye tevdi edildiği, bankacı bilirkişi …’nün … tarihli raporunda özetle;
Davacı tarafın iddiasının davalı bankanın sözleşmeye aykırı şekilde davranarak sebepsiz zenginleşme ile davalı bankanın haksız çıkar sağladığını, kesintilerin haksız şart niteliğinde olduğu hususuna dayanmakta ise de, taraflar arasındaki akdi ilişkide tüketici sıfatına haiz olmayan davacı tarafından haksız şart ve sözleşmeye aykırılık iddialarının genel ve soyut olduğunu, iade taleplerinin kredi, bankacılık hizmetleri, üye işyeri işlemleri ayrımında ve nedensellik içerisinde belirli bir silsile ve grup içinde olmayıp, birden fazla sözleşme konusu temas eden işlemlerin iç içe ve hiç surette böyle bir tahsilat yapılamayacağından hareketle talep edildiğinin anlaşılmakta olduğunu,
Davalı banka tarafından davacının banka nezdindeki alacaklı cari mevduat hesabına borç kaydı verilmek üzere tahsil edilen komisyon, ücret ve masraf karşılıkları ve mahiyetlerinin hesap hareketinde açıkça görüldüğünü, davacı tarafın mevduat hesabında açık olarak gösterilerek borç kaydı verilmek suretiyle tahsil edilen işlemlerin bilgisi dahilinde gerçekleşmiş olduğunu, dönemsel olarak kesinleşen cari hesap kayıtlarına akdi ilişkinin sürdürülmesi sırasında itiraz edilmemesinin kabul anlamına geldiği görüşünde olduğunu,
Ticari kredi işlemleri ve bankacılık hizmetlerinde, ticari kart ve kredili mevduat hesaplarındaki faiz oranları dışında, bankaların faiz ve faiz dışı işlemlerinde sağlayacakları gelirler yönüyle sınırlama getiren bir düzenleme bulunmamakta olduğunu, tarafların tacir sıfatıyla yapılan her işlemi 1. sınıf vergi yükümlüsü olarak vergi usul yasası ve ticaret yasasına göre tutulması zorunlu olan -ticari defter ve kayıtlarına yansıtması yanı sıra, faiz ve faiz dışı maliyetleri tarafların basiretli tacir sıfatıyla karşılıklı olarak değerlendirmiş olmaları gerekmekte olduğunu,
Yüksek Mahkeme … Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı ilamında, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 21. maddesine göre genel işlem şartı niteliği taşıyan düzenlemelerinin yazılmamış sayılmasına karar verilebilmesi için sözleşme hükmünün karşı tarafın menfaatine aykırı olması, 25. maddeye göre genel işlem şartına dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümlerin konulmasının gerektiği belirtilmekte olduğunu,
Buna göre, davacı tacirin kredi işlemlerinden alınan taksitli krediden 750,00 TL kredi komisyonu ve borçlu cari hesap kredisinden toplamda işlemin gider vergisi dahil 1.102,50 TL devresel olarak alınan ticari kredi tahsis ve değerlendirme ücretinin tarife üzerinden tarifenin altında ve makul oranda tahsil edildiğini, kredi kullandırılmasında açılan kredi tutarı üzerinden maktu ve/veya nispi komisyon alınmasının diğer banka uygulamalarına benzerlik gösterdiğini, davacı şirket aleyhine özel bir tutum bulunmadığını,
Davacı şirketin kobi işletmesi kapsamında ticari kredi işlemleri yanı sıra bankacılık işlemlerinin de fıyatlamasında bütün olarak ele alındığı görüşünde olup, karşılıklı yürütülen işlem hacminde, bankacılık hizmetlerinden alınan ve iadesi talep edilen işlemlerin sözleşme ve banka tarifesine göre asgari tutarda alınan makul normal ücret ve masraf karşılıkları olduğu anlaşılmakta olduğunu,
Türk Borçlar Kanunu genel işlem koşulları çerçevesinde haksız şarttan söz edilemeyeceğini, davacı tarafın mevduat hesabında açık olarak gösterilerek borç kaydı verilmek suretiyle tahsil edilen işlemlerin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini, bu nedenle iade edilecek bir tutar bulunmadığı kanaat ve sonucuna varıldığını bildirmiştir.
Davacının önceki bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınarak, davalı yandan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının belirlenmesi için yargı denetimine elverişli rapor tanzimi için dosyanın başka bir bankacı bilirkişiye tevdi edildiği, bankacı bilirkişi …’in … tarihli raporunda özetle;
Bankalarda tüketici kredilerinin dışında kalan diğer bütün kredi işlemlerinde serbestçe faiz, komisyon ve masraf alınmasının mümkün olduğunu, bankaların faiz dışındaki gelirlerinin açılan kredinin üzerinden maktu ve nispi oranda komisyon niteliğinde olabileceği veya kredi işleminde fiilen yapılan herhangi bir masrafın karşılanması amacıyla masraf alınabileceğini, Genel Kredi Sözleşmesiyle taraflar arasında ticari nitelikte akdi ilişki kurulduğunu, davalının kullandığı kredilerin 4077 sayılı yasada ayrıntılı olarak belirtilen tüketici kredisi niteliği göstermediğini, dolayısıyla tüketici kredisi işlemleri dışında, faiz dışı ücretin sadece iş ve hizmet alımından kaynaklanmasının söz konusu olmadığını, bankaların ticari kredi sözleşmelerinde faiz ve komisyon oranlarının genel olarak yazılı olarak gösterilmediğini, azami oranların tespitine yetkili olduklarının belirtildiğini ve bu husustaki tarifelerin banka şubelerinde ve web sitelerinde ilan edildiğini, alınan faiz dışı gelirlerin komisyon niteliği gösterdiğini ve genel bankacılık uygulamalarında alınan tutarın makul sınırlarda kabul edilebilecek oranda olduğu hususları göz önüne alındığında, davacının devresel kredi komisyonlarının iade talebinin yerinde olmadığı kanat ve sonucuna varıldığını bildirmiştir.
Davanın, davacının davalı Banka’nın Altınova/Antalya Şubesi arasında 26.03.2014 tarihli 250.000,00 TL limitli olarak yapılan genel kredi ve teminat sözleşmesi çerçevesinde yürütülen kredi işlemleri sırasında davacıdan kredi tahsis ve değerlendirme ücretleri, hesap işletim ücretleri, KOBİ paket ücreti, üye işyeri hizmet bedeli, ekstre masrafı adı altında tahsil edilen ücretlerin yasal dayanağı bulunmadığı iddiası ile açılan alacak davası olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasında yapılan sözleşme hükümleri, davacının dosyaya sunduğu hesap özetleri, davalı banka tarafından dosyaya sunulan hesap özetleri, bankanın ilan etmiş olduğu 22.03.2016 tarihli ve 30.06.2014 tarihli hizmet komisyonları çizelgesi, davalı bankanın ilan ettiği bu çizelgedeki değerlerin diğer banka ortalamalarının üzerinde olmadığını belirleyen bilirkişi değerlendirmesi ve tüm dosya mündericatına göre somut olayda BK 20.maddesinde düzenlenen genel işlem koşulları hükümlerinin uygulanamayacağı, kredinin ticari kredi olması nedeniyle 4077 sayılı yasa hükümlerinin de uygulama yeri bulunmadığı, bankaca tahsil edilen bu ücretlerin sözleşme ve yasa hükümlerine uygun olarak alındığı, davacıya iadesini gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşılmakla, birbirini teyit eden bankacı bilirkişilerden alınan yargı denetimine elverişli raporlara da itibar edilmek suretiyle, alacak davasının reddine,
Yine mevcut delil durumuna, reddedilen alacak davasına ve dava dilekçesi içeriğine göre, BK ve MK hükümlerince yasal dayanağı bulunmadığı anlaşılan manevi tazminat davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Alacak davasının REDDİNE,
2-Manevi tazminat davasının REDDİNE,
3-Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin alınan 68,31-TL harçtan mahsubu ile artan 23,91-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Alacak davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Sarf edilmeyen gider avansın kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 16/04/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır