Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/448 E. 2018/211 K. 23.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/448 Esas
KARAR NO : 2018/211
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/05/2015
KARAR TARİHİ : 23/03/2018

Davacı vekili tarafından açılmış bulunan yukarıda açık konusu yazılı davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkile ait … plakalı araç sahte noter belgeleri ile … 2008 yılında satıldığını araç plakası … olduğunu şikayet üzerine aracın bulunup… tarihinde İzmir … AĞır Ceza Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyasından fiilen müvekkile teslim ettiğini, sanılar hakkında bu dosya ile ceza dosyasının karara bağlandığını, davalar devam ederken araçın fiilen müvekkilde olduğundan müvekkil aracı kullandığından davalı … şirketi tarafından sigortalandığı ve primlerinin yatırıldığı bu dosyanın trafik kayıtlarının düzeltiği için dava açıldığı ve Asliye hukuk kararı ile kesinleştiği davacıya ait olduğu kararının verildiği, Davacının defalarca davalı sigortadan sigortalı araçla ilgili tüm hasar ödenmesi taleplerinin red olması nedeniyle icra takibi yapıldığı ancak icra takibine itiraz edilip takibin durması nedeniyle haksız olan itirazların iptali ile alacağın tespiti Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı icra takibinin devamına, davalının %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekilinni cevap dilekçesinde özetle ; Davanın ticaret mahkemesinde değil İstanbul Anadolu Mahkemesinin yetkili olduğu, davacı tarafından aracın … tarihinde hasarlandığını davacının ise bu davayı … tarihinde açtığını davacı tarafın davasının zamanaşımına uğradığını, davacının talep ettiği tazminat tutarının fahiş olduğunu gerçek zararın belirlenmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde: davacının davalı … şirketine sigorta poliçesi düzenlettiği ve bu poliçe kapsamında aracında meydana gelen hasarı kendi sigorta şirketinden talep ettiği taraflar arasındaki işlemin tüketicinin korunması hakkındaki kanunun uyarınca bir sigorta işlemi olduğu ve tüketici işlemi olarak bulunduğu, davacının aracının ticari olmadığı dikkate alındığında Tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin bulunduğu ve reesen dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla dava dilekçesinin HMK.’nın 114/c ve 115/2 maddeleri uyarıca dava şartı yokluğu nedeniyle görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş şeklinde karar verildiği anlaşıldı.
Mahkememiz dosyası Antalya … Tüketici Mahkemesine tevzi edildiği, ancak Antalya … Tüketici mahkemesinin … Tarihli kararı ile görevsizlik kararı verildiği anlaşıldı.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin …/… Esas …/… Karar sayılı karar ilamında;davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu, anlaşıldığından Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesince çözülmesi gerektiğinden; Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … tarih ve …/… esas …/… karar sayılı kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş…”şeklinde karar verilerek Mahkememizin yukarıda belirtilen esasa kaydının yapıldığı anlaşıldı.
Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası celp edilmiş olup, davacı …, davalı İdris Akın olduğu, dava konusu Araç mülkiyetinin tespiti ve tescili davası olarak … tarihinde açıldığı, söz konusu işlemlerin sahte olarak yapıldığı, İzmir … Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile anlaşıldığından ve davacının da söz konusu vekaletname ve satış işleminin iptilini istemekte hukuki yararının bulunduğu zira … plakasını taşırken sahte işlemlerle satılması üzerine … plaka numarasını alan aracın davacıya ait araç olduğu ve davacının rızası dışında elinden çıktığı, bu nedenle davacının davasının kabulüne karar verilmiş olduğu kararın … tarihinde kesinleştiği anlaşıldı.
İzmir … Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… karar sayılı dosyasında verilen mahkeme kararı UYAP sisteminden getirilerek, söz konusu kararın … tarihinde kesinleştiği katılanın … ve …ile … sanığın …, … ve … olduğu,… plakalı aracın …’e ait iken oto kiralama şirketine bıraktığı, şirketin … tarafından işletildiği, sanık …’nun söz konusu aracı … sahte kimliği ile kiraladığı daha sonra ise Turgutlu … Noterliğininde … sahte kimliği ile …’a satmaya yetkili olduğu hususunda noteri kandırarak vekalet düzenlettiği, aracın satış yetkisinin bu şekilde … isimli kişiye verildiği ve …’ın da İzmir … Noterliğinde … tarihinde … yevmiye numaralı işlemle aracı davalı …’a sattığı gerekçeleri ile söz konusu işlemlerin sahte olduğunu kabul ederek … için sahte resmi belge düzenletme suçundan 3 yıl bir ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdiği,keza …’nun …’i sahte belge ile kiraladığı aracı iade etmeyip, sahte kimlik ile …’a satarak dolandırdığı gerekçesiyle yine bir yıl 8 ay hapis cezası verdiği, sahte belgelerle …’ı dolandırdığı gerekçesiyle yine bir yıl 8 ay hapis cezası verdiği, diğer sanık … için de Turgutlu … Noterliğinde … sahte kimliği ile …’a vekalet çıkarttığı ve bu şekilde sahte vekaletname düzenleme suçundan iki yıl altı ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı anlaşılmıştır.

tarafların uyuşmazlık noktalarının; Davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının davalı … Sigorta Şirketinden … plakalı aracın … tarihinde uğradığı hasar nedeniyle tazminat talep edip edemeyeceği, edebilecek ise tazminatın miktarı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmış, taraflar sulhe davet edilmiş, sulh faaliyetinden sonuç alınamaması üzerine yargılamaya devam edilmiştir.
Dava,kasko sigorta poliçesine dayalı olarak açılmış sigorta tazminatı istemlidir. Davacı vekili, … plakalı aracın davalı … şirketince sigortalandığı, dönem içinde hasara uğradığını, rizikonun gerçekleştiğini iddia etmektedir. Davalı … şirketi öncelikle zamanaşımı def’inde bulunmakta, esas yönünden de davanın reddini dilemektedir.
Davalı … Şirketinin Zamanaşımı Def’i İncelendiğinde;
2918 Sayılı KTK’nun 109/2 maddesi hükmüne göre; “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” denilmektedir.
TTK’nun 1420 maddesi hükmüne göre; ” sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” denilmektedir.
6102 Sayılı TTK’nun 1427 maddesi hükmüne göre; “(1) Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir.
(2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.
(3) Araştırmalar, 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini avans olarak öder.
(4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.
(5) Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.” denilmektedir.
6102 Sayılı TTK’nun 1446 maddesi hükmüne göre; “(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir.
(2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.
(3) Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.” denilmektedir.
KTK’nun 109 maddesinde düzenlenen hüküm haksız fiilden kaynaklanan ilişkilerde uygulanması gerekli hükümdür. Taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi ilişkisi bulunması durumunda KTK’nun hükümleri değil TTK ve ilgili sigorta genel şartlarındaki hükümlerin uygulanması gerekecektir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında Kasko sigortası sözleşmesi imzalandığından KTK’ndaki zamanaşımı düzenlemesinin uygulanması mümkün değildir. Olayda TTK hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
Somut uyuşmazlıkta sigorta ettiren … tarihinde meydana gelen rizikoyu … sigorta şirketine ihbar ettiklerini, sigorta şirketinin kendilerine söz konusu aracın … adına kayıtlı olması nedeniyle kasko sigorta tazminatı ödemesi yapılamayacağının bildirildiğini, Yargıtay …. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … tarih ve …/… esas …/… karar sayılı kararında; “TTK’nun 1268 maddesindeki zamanaşımı süresi kasko sigortası sözleşmeleri açısından da uygulanması gereken hükümdür. Bunun yanısıra Kasko Poliçesi Genel Şartlarının C.9 maddesinde sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir. KTK’nun 109 maddesinde ise motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı, cezayı gerektiren bir fiil olması durumunda ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı belirtilmiştir. TTK’nun 1420 ve poliçe genel şartlarının C.D maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi sözleşmesel ilişkilerden kaynaklanan tazminat talepleri ile ilgilidir. Oysa KTK’nun 109 maddesi haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında uygulanması gereken hükümdür. Davanın tarafları arasında ceza hukuku kurallarının uygulanmasını gerektiren bir ilişki sözkonusu değildir. Araç kullanan kişinin ceza mahkemesinde yargılanıyor olması sigorta sözleşmesinin tarafı olan davalı … şirketi açısından ceza sorumluluk bakamından nedensellik bağı oluşturmaz. Aksine sigorta şirketinin zarar sorumlusuna rücûu halinde uygulanacak zamanaşımı süresi açısından gözönünde tutulabilir. Eldeki davada KTK’nun 109 maddesi değil TTK’nun 1420 maddesinde öngörülen zamanaşımı süresine tâbidir. Bu nedenlerle eldeki davanın zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın zamanaşımı nedeni ile REDDİNE,
Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan 119,23 TL harçtan mahsubu ile artan 83,33 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 23/03/2018

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı