Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/351 E. 2018/741 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/351 Esas
KARAR NO : 2018/741
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/06/2009
KARAR TARİHİ : 06/11/2018

Davacı vekili tarafından açılmış bulunan yukarıda açık konusu yazılı davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … uyruklu olan müvekkilinin 2006 Mart’ında … taşınmaz satın aldığını, … emlak ve restorasyon işi yapan davalıyla tanıştığını, müvekkilinin ikamet ve yatırımda bulunmak amacıyla aynı mevkiide başka taşınmazlar satın almak istediğini, 2644 Sayılı Tapu Kanunun 35. maddesi ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davacı yabancıya derhal satış yapılamadığını, bu sorunun aşılması için inanç sözleşmesi imzalandığını, … İli, … İlçesi, … Mah. … ada, … parsel nolu taşınmazın … tarihinde, … İli, … İlçesi, … Mah. … ada, .. parsel nolu taşınmazın … tarihinde, … İli, … İlçesi, … Mah. … ada, .. parsel nolu taşınmazın … tarihinde alındığını, önce davalı adına kayıtlanacağını, yasal engeller ortadan kalktıktan sonra tapular davacıya devir edileceğini, tarafların dostluk ilişkisinin 2008 Ocak ayında iş ortaklığına dönüştüğünü, birlikte ”…” yi kurduklarını, davacının hak ve hukukunu korumak adına daha önce yasal engellerden dolayı davalı üzerine kayıtlanan üç taşınmazın tapu devrini talep ettiğini, davalı tarafından birçok defa oyalandığını daha sonra ise tapu devrinin yapılmayacağını söylediğini, davacının bu sebeple davalı aleyhine tapu iptal ve tescil davası açtığını ve taşınmazların kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulmasını talep ettiğini, davanın Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… nolu esasını aldığını ve taşınmaz kayıtları üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, davalının bunun üzerine müvekkilini hataya düşürerek elde ettiği bazı belgeleri kullanarak icra takibi yaptığını, bu sebeple müvekkilinin davalıyı Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet ettiğini, davalı elinde henüz kullanmadığı belgeler bulunduğunu belirttiğini, şikayetin savcılığın …/… nolu soruşturma dosyasına kayıtlandığını, müvekkilinin açtığı tapu iptal ve tescil davasına cevap veren davalının ”23.05.2007 tanzim, 01.04.2008 vade tarihli, 412.000,00 TL miktarlı davacının imzaladığı bir adet kambiyo senedi” ortaya çıkardığını, davacının borcuna karşılık kendisine ödeme yaptığını savunduğunu, müvekkilinin bu savunma karşılığında savcılığa başvurduğunu ve daha önceki soruşturmasının genişletilmesini talep ettiğini, savcılığın söz konusu kambiyo senedini emanete aldığını ve soruşturmayı genişlettiğini, savcılık soruşturmasının halen devam ettiğini, müvekkilinin 23.05.2007 tanzim, 01.04.2008 vade tarihli, 412.000,00 TL miktarlı davacının imzaladığı bir adet kambiyo senedi nedeliyle davalıya borcu olmadığının tespitine, senetin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili aleyhine açtığı tapu iptal ve tescil davasında taraflarından sunulan cevap dilekçesinde davacı tarafından müvekkilinin hesabına gönderilen paranın tarih ve miktarlarının açık bir biçimde belirtildiğini, alınan havalenin borcun ifası maksadıyla dava konusu yapılan 412.000,00 TL bedelli bonoya ilişkin olarak davacı tarafından ödendiğini ve az bir borcun kaldığını belirttiğini, davacının savcılığa yapmış olduğu şikayet üzerine bononun emanete alındığını, halen adli emanette bulunduğunu ve yapılan soruşturmanın sonuçlanarak Antalya … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığını, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, bono bedeline mahsuben yapılan havalelerin varlığının müvekkili tarafından kabul edildiğini, ayrıca savcılık tahkikatı sırasında bono aslının teslim edilmek suretiyle müvekkilinin takip yapma-bonoyu kullanma niyetinde bulunmadığını çok açık bir biçimde ortaya koyduğunu, davacının iddia ettiği gibi inanç sözleşmesi olmadığını, davacı ile müvekkili arasında gelişen iş ve ailevi ilişki sonucu davacının yurt dışında iş olanakları yaratması ve ucuz kredi temin edileceği vaatlerine inanarak nakit para desteğinde bulunulduğunu ve bu dönem sonunda da dava konusu yapılan bononun müvekkiline verildiğini, ancak davacı tarafından anılan vaatlerin yerine getirilmediğini, o dönemde davacının, müvekkilinin ablasından satın aldığı evin tadilatlarının bitmemesi sebebiyle müvekkilinin sahibi olduğu taşınmaza 01.03.2008 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesini imzalayarak taşındığını aynı dönemde davalının yeğeni …’a olan borcu için 136.000,00 Euro bedelli bonoyu imzalayarak verdiğini, anılan kira sözleşmesinin iptali için davacının … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… esas ve belirtlen bono sebebiyle … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açıldığını ve dosyaların derdest olduğunu, müvekkilinin davacıyı hataya düşürerek belge elde ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığından ve davanın da maddi gerçeğe aykırı olmasından bahisle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce … tarihli duruşmada … tarihi itibariyle yürürlüğe giren HMK.nun 114/g maddesi gereği peşin yatırılması gereken gider avansı dava şartı olduğundan HMK. 115/2 maddesi gereğince ve gider avansı tarifesi gereğince eksik gider avansını yatırması için iki hafta kesin süre verilmesine rağmen gider avansının yatırılmadığı anlaşıldığından, HMK.115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı vekilinin temyiz itirazları üzerine Yargıtaya … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamıyla “6100 sayılı HMK 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 120. maddesine göre davacı yargılama harçları ile Adalet Bakanlığı’nca çıkarılarak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. 6100 sayılı HMK’nun 448. maddesinde kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı kabul edilmiştir. Somut olayda dava, önceki kanun (HUMK) zamanında açıldığından yargılamanın bulunduğu aşamaya göre gider avansı ödenmesi istenemez. Bunun yanısıra her ne kadar verilen kesin süre içeresinde davacı vekilince ara kararı gereği yerine getirilmemiş ise de, mahkemece ödenecek gider avansı da ara kararında belirtilmemiştir. Kapsamı ve sınırları yeteri kadar belli edilmeyen böyle bir ara kararına dayanılarak kesin sürenin gereği yerine getirilmediğinden söz edilemez. Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle bozularak mahkememize gönderilmiş,
Mahkememizce …/… E-…/… K sayılı dosya üzerenden devam edilen yargılama sonucu;
“Antaly … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyası celbedilmiş, incelenmesinde; katılanın …, sanıkların … ve …, suçun Özel Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme, Kamu Kurum ve Kuruluşları, vb. Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık (Teşebbüs), Özel Belgede Sahtecilik, suç tarihinin 18/06/2008-22/09/2008 olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği, Yargıtay’ca kararın davalı Hüsnü Andaç yönünden katılan davacıya yönelik bir suç işleme kararının icrası kapsamında aynı suçu birden fazla işlemesi nedeniyle TCK.43/1 maddesinin uygulanmasının gerektiği ayrıca igfal kabileyetinin bulunması halinde resmi evrakta sahtecilik suçunu da oluşturabileceği gerekçesi ile bozulduğu ve dosyanın karar düzeltme talebi nedeniyle tekrar Yargıtay’a gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin …/… esas sayılı dosyasında yapılan yargılamasında Antalya …Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası Yargıtay …Ceza Dairesinin …/… Karar sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğine davacının Antalya ilinde davalı ile tanıştığı ve aralarında arkadaşlık ve güven ilişkisinin oluştuğu, birlikte yabancı uyruklu üçüncü kişilere taşınmaz satışı yapma konusunda anlaştıkları bu amaçla davacının satın aldığı taşınmazı davalı … adına tescil ettirdiği daha sonra bu taşınmazın satışından elde edilcek paranın davacıya verileceği ve davalı …’nin de komisyon alacağına yönelik olarak dava konusu bonoların düzenlendiği davalı tarafından üzerine tescil ettirilen gayrimenkullerin satışının yapılmadığı gibi davalının söz konusu bonoyu yeğeni … vererek doldurduğu ve “ev satışından sonra komisyon olarak ödenecektir “ibaresinin kesildiğinin bariz olarak Yargıtay incelemesinden de geçen … tarihli bilirkişi raporu ile bono üzerinde tahribat yapıldığının rapor edildiği Yargıtay … Ceza Dairesince Ağır ceza mahkemesince alınan rapor doğrultusunda verilen mahkumiyet hükümleri yönünden davalının cezasının tespitinde birden fazla eylem gerçekleştirildiğinden bahisle TCK 43. Maddesinin uygulanması suretiyle bozulmasına karar verildiği bu haliyle suçun sübuta erdiği noktasında bir tereddüt bulunmadığı, dava konusu bononun düzenlenmesinden sonra üzerinde tahribat yapıldığı mahkeme kararı ile de tespit edilmiş olması ve mahkumiyete yönelik ceza mahkemesi kararlarının mahkememizi bağlayıcı olduğu” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile bu sefer kararımızın “6098 sayılı TBK.’nın 74 (818 sayılı BK.’nın 53.) maddesi uyarınca ceza davası sonucunda verilecek olan maddi vakıayı saptayan bir kararın hukuk hakimini bağlayacağı düşünülerek Antalya … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… E.-…/… K. sayılı kararının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş ve mahkememizin yukarıda esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada,
Antalya … Ağır Ceza Mahkemesine müzekkere yazılmış ve cevabi yazı ekinde gönderilen …/… E-…/.. K sayılı karar ve eki kesinleşme şerhinden, … hakkında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen iki ayrı mahkumiyet kararının … tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
Sonuç olarak davaya konu bononun sahte olarak düzenlendiği hususu, ceza davası sonucunda bu maddi vakıayı saptayan kararla sübuta erdiğinden ve ceza mahkemesinin bu kararın 6098 sayılı TBK.’nın 74 (818 sayılı BK.’nın 53.) maddesi uyarınca hukuk hakimini de bağlaması nedeniyle, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İle; 23/05/2007 düzenleme tarihli 01/04/2008 ödeme tarihli borçlusu davacı …, alacaklısı davalı … olan 412.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİ ile, bononun İPTALİNE,
2-Alınması gerekli 28.143,72 TL harçtan peşin olarak alınan 5.562,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.581,72 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 30.430,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 15,60 TL başvurma, 5.562,00 TL peşin, 113,60 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 5.691,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 06/11/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır