Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/165 E. 2018/811 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/165 Esas
KARAR NO : 2018/811
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2017
KARAR TARİHİ : 23/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Mahkememizin …/… Esas Sayılı Dosyasında:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, müvekkilinin eczacı olduğunu, eczaneye gerekli ilaçların teminine ilişkin davalı şirkete ait ecza deposundan mal alımını sağladığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2014 yılı Mart ayında başladığını ve 2016 yılı sonuna kadar devam ettiğini, talep edilen malların teslim edilmemesi nedeniyle ticari ilişkinin 2017 yılında sonlandırıldığını, müvekkilinin davalı şirketten mal temin edebilmek için malların bedelleri kadar davalı şirkete senet verdiğini, düzenlenen senetler karşılığı kadar davalı şirketin müvekkilinin eczanesine mal göndermediğini, müvekkilinin teslim edilen mal karşılığı kadar fatura tanzim ettiğini, davalı şirket tarafından Antalya … İcra müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası ile mal teslimi yapılmayan senetlerin takibe konulduğunu, davalı şirketin önce senet alıp daha sonra mal teslim etmesi ve elindeki senetleri kötüye kullanarak mal teslim etmeden senet bedellerini istemesi nedeniyle müvekkilini mağdur ettiğini, müvekkilinin davalı şirkette mal teslimi yapılmayan … tanzim tarihli … vade tarihli 43.617,00 TL bedelli ve 15/04/2017 vadeli 25.765,00 TL bedelli 2 adet seneti bulunduğunu, bu nedenlerle dava konusu senetlerim icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin 2 senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya ve bölgelerinde ilaç ve ecza ürünleri sattığını, davacının müvekkili şirketle yapılan ticaret gereğince satın almak istediği mal bedeli kadar senet tanzim ederek müvekkili şirkete verdiğini ve bu şekilde çalıştığını iddia ettiğini, davacının bir nevi bu senetlerin teminat senedi olarak verildiğini iddia ettiğini, kendisine mal teslimi yapılmayan hiçbir müşterinin senet tanzim ederek borçlanmadığını, dava konusu senetlerin dava tarihinden henüz vadesi gelmemiş senetler olduğunu, Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı icra dosyası ile takibe konu edilen senetler olmadığını, taraflar arasındaki ticarete ilişkin fatura ve ticari defterler incelendiğinde davacının müvekkili şirkete borcu bulunduğunun tespit edileceğini, dava konusu senetlerin teminat senedi olduğuna ilişkin senetler üzerinde bir kayıt bulunmadığı gibi bu yönde yazılı sözleşme de bulunmadığını, senedin peşinen düzenlenerek teslim edildiğini ve malların bundan sonra gönderilidği iddiasının ticari hayatın mantığına ve olağan akışına aykırı olduğunu, farklı tarihlerde senet tanzim eden davacının mal teslim edilmemesine rağmen toplamda Temmuz 2016-Ağustos 2016-Eylül 2016-Ekim 2016 ve Kasım 2016 aylarında peş peşe 5 ayda farklı senet vermiş olması iddiasının tutarsız olduğunu, bu nedenlerle açılan davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B) BİRLEŞEN DAVA (Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi …/… Esas Sayılı Dosyasında) :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ecza-satımı ile ilgili ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili … Eczanesinin sahibi olup, eczanesi için gerekli olan ilaçların temini davalı şirkete ait ecza deposundan yaptığını, davalı şirketten talep ettiği malların teslim edilmemesi nedeniyle müvekkili davalı ile olan ticari ilişkisini 2017 yılı içinde sonlandırdığını, müvekkilinin davalı şirketten mal satın alabilmek için davalı şerkete talep ettiği ilaçların bedelleri kadar senet verdiğini, ticari ilişki içerisinde mal teslimini fatura ile yapan davalı şirket tarafından Antalya …İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra takibine dayanak edilen senetler karşılığında herhangi bir mal teslim edilmediğini, davalı şirket önce senet alıp daha sonra mal teslim etmesi ve elindeki senetleri kötü kullanarak mal teslim etmeden senet bedellerini istemesi nedeniyle müvekkilinin mağdur edilmek istendiğini, müvekkili ile davalı şirketin ticari defter kayıtlarının incelenmesinde görüleceği üzere düzenlenen faturalar karşılıklı olarak kaydedilmiş olup, bu kayıtlar fiili olarak eczaneye teslim edilen malları gösterdiğini, bu fatura kayıtlarının incelenmesi ile görüleceği üzere davalı şirket tarafından müvekkili eczanesine takibe konu senetler için mal teslimi yapılmadığını, fiili olarak teslim edilmemiş olan mallar için verilen senetlerin takibe konulması ile davalı şirketin kötü niyetli olduğunu gösterdiğini ileri sürerek, Antalya … İcra Müdürlüğü …/… sayılı icra takibi için İİK Md 72/3 hükmü gereğine icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi kararı ile ayrıca icra takibinin durdurulmasına, müvekkilinin Antalya … İcra Müdürlüğü …/… sayılı icra takibine dayanak olan senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatılmış olması nedeniyle alacağın %50’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; tarafların aynı olduğu, aynı iddialar ile başkaca senet borçlarına karşılık Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının konusu, vakıalarının ve tarfalarının aynı olması, aynı ticari defterler üzerinde inceleme yapılacak olması sebebiyle birleştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin Antalyla ve bölgelerinde ilaç ve ecza ürünleri satan bir firma olduğunu, davacının ise eczacı olduğunu ve uzun zamandır aralarında ticari bir ilişki bulunduğunu, davacının senetleri teminat senedi olarak verdiği iddiasının yersiz olduğunu, davacıya mal teslimi yapılmayan hiçbir müşteri senet tanzim edilerek borçlandırılmadığını, tarafların ticari defter ve belgeleri incelendiğinde davacının müvekkili şirkete borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, davacının farklı tarihlerde senet tanzim ettiğini, mal teslim edilmemesine rağmen Temmuz 2016, Ağustos 2016, Eylül 2016, Ekim 2016 ve Kasım 2016 aylarında peş peşe 5 ayda 5 farklı senedi verdiğini, bu nedenlerle iddialarının yersiz ve mantıksız olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizce Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası celb edilmiş ve dosyamız arasına alınmıştır. İncelenmesinde; davalı tarafından 16/11/2016 vade tarihli 42.456.00 TL bedelli, 17/12/2016 vade tarihli 36.179,00 TL bedelli, 15/01/2017 vade tarihli ve 34.504,00 TL bedelli ve 15/02/2017 tarihli ve 29.859,00 TL bedelli bonolara dayalı olarak davacı aleyhine 103.250,00 TL asıl alacak, 1.330,45 TL işlemiş faiz, 309,75 TL komisyon ve 123,82 TL ihtar/protesto olmak üzere toplam 105.014,02 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, 23/03/2017 tarihinde davalı tarafça 59.515,25 TL yatırıldığı, kapak hesabı yapıldığı ve Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin ../… esas sayılı dosyasında verilen tedbir kararı nedeniyle icra veznesine girecek paranın dava sonuna kadar davalıya ödenmemesine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, Mali Müşavir … ve Hukukçu …’dan rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda; birleşen dosya takip dosyasında davalı tarafından ödenmeyen senet bedelleri alacağına karşılık davacı aleyhine 105.014,02 TL üzerinden icra takibine geçildiği, mahkememiz dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitini istediği senetlerin ise 15/11/2016 tanzim tarihi 15/03/2017 vade tarihli 43.617,00 TL bedelli, 12/12/2016 tanzim tarihli 15/04/2017 vade tarihli 25.765,00 TL senetler olduğu, davacının usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtlarına göre 31/12/2016 tarihli kapanış yevmiye kaydında davacının davalıya halen 25.502,40 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, davalının usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtlarına göre 120 alıcılar hesabında 31/12/2016 tarihi itibariyle davacının davalıya 2.303,41 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, ayrıca 121 alacak senetleri hesabında ise davacının ödemediği senetlerin kayıtlı olduğu ve senet bedellerinin 118.648,54 TL olduğu, kambiyo senedinin düzenlemesi ile taraflar arasında soyut bir borç ilişkisi doğduğu, dava konusu senetlerde bedelin “malen” alındığının yazılı olduğu, bu nedenle karşı edimin elde edilmiş olup olmamasının önem taşımadığı, malın teslim edilmediğini senedi düzenleyenin ispat etmesi gerektiği, vade farkı faturasının taraflar arasındaki ticari alışveriş neticesi davalı tarafça düzenlendiği ve davacı tarafça teslim alınan faturalara süresinde itiraz edilmediği gibi ticari defterlerine de işlemiş olması dikkate alındığında söz konusu faturalara tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen davacı aleyhine delil teşkil edeceği, davacının davalıya teslim ettiği senetlerden ödenmeyen 118.648,54 TL’lik borcu kaldığı, bu borcun 48.420,88 TL’lik kısmının vade farkı faturasından kaynaklı borç olduğu, ancak bu vade farkı faturalarının da itiraz edilmeden davacı tarafça kayıtlara alındığı, teslim edilen mal borcunun ise 70.227,66 TL olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce önceki bilirkişiler yanına Eczacı Bilirkişi … de tayin edilerek, tarafların bilirkişi raporuna itirazlarını değerlendirir şekilde, davaya ve birleşen davaya konu “malen kayıtlı” senetler yönünden yeniden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin raporunda; SGK kayıtlarına bakılarak reçete ilaç çıkışları üzerinden tespit yapılmasının olanak dahilinde olmadığını, senetlerle alınanların tamamının ilaç olsa bile bunların hangi zaman dilimlerinde ne kadarının reçetelere verildiğinin ne kadarının elden satıldığının, ne kadarının İTS bildirimi olmadan satıldığının ve ne kadarının ecza rafında durduğunun ve bu şekilde zayi olduğunun, ayrıca ne kadarının davalı şirketten ne kadarının başka şirketten alındığının tespitinin mümkün olmadığını, karekodları olmadığı için nereden alındığı ve satıldığının tespit edilemeyeceğini, prosedür olarak eczanelerin ay içinde aldıkları ilaç ve ürünlerin fatura bedellerini izleyen ayın 15.gününe kadar, vadelerine göre yine genellikle SGK tarafından ödeme yapılan vadenin denk geldiği ayın 15-20.günleri arasında, yine o tarihte alacakları toplam SGK fatura bedellerine tekabül edecek tutarlar kadar çek veya senet vermek suretiyle muhasebeleştirdikleri, İTS incelemesi yapılsa bile yetersiz bilgi sağlayacağından, kök raporda tespit edildiği üzere, davacının malen yazılı senet toplamı olan ve borçlu olmadığının tespitini istediği 69.382,00 TL senetlerle ilgili mal teslimi olmayan vade farklı tutarı olan borç tutarının 48.420,88 TL olduğu, bu tutar kadar davacının borçlu olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce tarafların bilirkişi ek raporuna itirazları doğrultusunda ve dosyamız arasına alınan “malen kayıtlı bono”ya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09/04/2003 tarih 2003/19-290 esas ve 2003/286 karar sayılı ilamı ile vade farkı istenilmesine ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 27/06/2003 tarih 2001/1 esas ve 2003/1 karar sayılı ilamları, özellikle taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği gözetilerek; dava/takibe konu bonoların teslim alınan malların bedeline mahsuben verilen avans bono olup olmadığı, vade farkına ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı gereği, taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide vade farkı faturaların ödenmesine ilişkin bir teamülün (uygulamanın) bulunup bulunmadığı, kök raporda belirtilen vade farkı faturaların davacı tarafça ödenip ödenmediği konusunda ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin ek raporunda; davacı ile davalı arasındaki süregelen 2014, 2015 ve 2016 yıllarındaki ticari ilişkide öncelikle mal teslimi sonrasında takip eden ay içerisinde senet yolu ile ödeme şeklinde devam eden bir cari hesap ilişkisi olduğu, vade farkı faturalarının verilen senetler ile vadesinde ödendiği, bu nedenle taraflar asında uygulanan ve her iki tarafın kabulünde olan vade farklı uygulamasının olduğunun değerlendirildiği, davacının borçlu olmadığının iddia ettiği 43.617,00 TL ve 25.765,00 TL’lik senet bakiyeleri içerisinde sadece 7.012,75 TL’lik vade farkı bakiyesi olduğu, kalan bakiyenin teslim edilen mallara ilişkin bedeller olduğu, davalı tarafın bu senetler dahil olmak üzere ödenmeyen 118.648,54 TL’lik senet bedeli alacağı olduğu belirtilmiştir.
Dava, iş bu davaya konu bonolar ile birleşen davada takibe konu edilen bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; taraflar arasında ticari ilişkiye dayalı cari hesap ilişkisinin olduğu, davalının, eczane işleten davacıya ilaç ve ecza ürünleri sattığı anlaşılmaktadır. Yapılan bilirkişi incelemesinde, taraflar arasında 2014, 2015 ve 2016 yılı ticari ilişkilerinde, öncelikle mal teslimi ve sonrasında takip eden ay içerisinde bono yoluyla ödeme yapılmak suretiyle devam eden cari hesap ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. Her iki davaya konu bonolar “malen” kayıtlı olup, “malen” ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının mal teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini, diğer bir deyişle malın teslim edilmediğini borçlu (davacı) kanıtlamak yükümlülüğündedir. Taraflar arasında süre gelen ticari ilişki mal teslim sonrası bono verilmesi şeklinde olup, dava konusu bonoların avans olarak verildiği davacı tarafça yazılı delillerle kanıtlanamamıştır. Asıl davaya konu bonoların bedellerinin ödenmediği sabittir. Birleşen davaya konu bonolar ise, ödenmediği için davalı tarafça takibe konulmuş ve takipten sonra ancak ihtiyati tedbir uygulanmasından önce davacı tarafından kısmi ödeme yapılmıştır. Dolayısıyla takip tarihi itibariyle birleşen davaya konu bonoların da davacı tarafça ödenmediği anlaşılmıştır. Diğer yandan, ek bilirkişi raporu ile taraflar arasında vade farkı faturalarının ödenmesine ilişkin teamül (fiili uygulama) bulunduğu anlaşıldığından, davacının vade farkı faturalarına yönelik itirazı yerinde görülmemiştir. Buna açıklamalara göre, davacının, iş bu dava ve birleşen davaya konu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olduğu, aksinin kesin delillerle ispat edilemediği anlaşıldığından, her iki davanın da reddine karar verilerek, ihtiyati tedbir kararları fiili olarak uygulanmak suretiyle davalının alacağına geç ulaşmasına neden olunduğu anlaşıldığından, İK. 72/4 maddesi uyarınca dava konusu alacakların %20 oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilerek, tüm dosya kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : / Yukarıda açıklandığı üzere;
A) Mahkememizin …/… Esas Sayılı Dosyası Yönünden:
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK. 72/4 maddesi uyarınca alacağın (69.382,00-TL) %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin olarak alınan 1.184,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.148,98 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi halinde davacıya iadesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 7.982,02 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Sarf edilmeyen gider avansın kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
B)Birleşen Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas Sayılı Dosyası Yönünden:
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK. 72/4 maddesi uyarınca alacağın (105.014,02-TL) %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin olarak alınan 1.793,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.757,48 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi halinde davacıya iadesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 11.151,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Sarf edilmeyen gider avansın kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu anlatıldı.23/11/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır