Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/135 E. 2018/408 K. 23.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/135 Esas
KARAR NO : 2018/408
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/03/2016
KARAR TARİHİ : 23/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı Şirket tarafından sunulan elektrik hizmetinin (enerji satışı) her ay tahakkuk ettirilen fatura bedeli içerisinde haksız bazı ücret kalemlerinin bulunduğunu, bu nedenle haksız alınan bu ücret kalemlerinin yasal faizi ile birlikte tüketiciye iade edilmesi gerektiğini, müvekkilinin davalı şirketten 10 yılı aşkındır hizmet satın aldığını ve Kendisinden her ay farklı miktarlarda farklı adlar altında haksız kesintiler yapıldığından … nolu elektrik aboneliğine ilişkin yapılan kesintilerin tahsili maksadıyla talepte bulunduğunu, davalı şirket tarafından son 10 yıl içerisinde her ay tanzim edilen elektrik fatura bedellerine yansıtılarak haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen K/K bedeli, dağıtım bedeli, enerji fonu, iletim bedeli, PSH bedeli PSH sayaç bedelleri, BTV payı, TRT fon payı adı altında kesilen, ileride ıslah edilmek üzere şimdilik 100,00.TL’nin abonelik başlangıç tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletinde davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında: davacı tarafın aynı talebe ve aynı elektrik aboneliğine ilişkin Manavgat …Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasında mevcut davasının bulunduğunu ve bu nedenle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, ayrıca Açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşmenin ve yürürlükteki ilgili mevzuatın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların giderilmesinde Antalya Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğundan yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, yetki ilk itirazında bulunduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını ve zamanaşımı nedeniyle de davanın reddine karar verilmesini, Türkiye genelinde elektrik dağıtım ve perakende satış hizmeti yapılan 21 dağıtım bölgesi bulunduğunu, dağıtım şirketlerinin uygulayacağı ulusal elektrik tarifelerinin, EPDK tarafından belirlendiğini ve ülke genelinde bütün tüketicilere aynı şekilde yansıtıldığını, ulusal tarife bedellerinin hangi bileşenlere ayrıştırılarak faturalara yansıtılacağı ve bedellerinin 6446 Sayılı Kanun ve bu Kanuna bağlı olarak yayınlanan mevzuat kapsamında EPDK tarafından belirlendiğini ve dağıtım şirketleri tarafından uygulandığını, tarifelerin uygulanmasının dağıtım şirketleri bakımından yasal bir zorunluluk olduğunu, davalı şirketinde EPDK tarafından belirlenen tarifeyi değiştirmek, tarifede yer almayan bir bedeli tahsil etmek, belirlenmiş bir bedeli tahsil etmemek veya tahsilinden vazgeçmek gibi bir yetkisinin de bulunmadığından bahisle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Manavgat … Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile yetkisizlik ile mahkememize gönderildiği, yukarıda belirtilen esasa kaydının yapıldığı anlaşıldı.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde dava şartları, ilk itirazlar ve zamanaşımına dair itirazlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin husumet yönünden itirazının, tedarikçi firmanın dağıtıcı firma ile müteselsil sorumlu olduğu göz önüne alınarak husumet yönünden yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafın zamanaşımına yönelik defisinin, taraflar arasında sözleşmenin bulunduğu, Türk Borçlar Kanununun genel zaman aşımına ilişkin 10 yıllık yasal süre kapsamında olduğundan ve dava konusu haksız kesilen bedellerin bu süre içerisinde istenebildiğinden buna ilişkin itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin somut derdestlik, kesin hüküm iddiasında bulunmadığı gibi resen bu konudaki dava şartlarına dair eksiklik olmadığı anlaşıldı.

Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacının 100 tl dava değeri gösterdiği ve gelen cevabi yazılar incelendiğinde davacıya ait tüketim ekstreleri içerisinde ; davacıdan 100 tl nin üzerinde kayıp kaçak vb kalemlerde tahsilat yapıldığı sabit bulunmakla; davacı tarafın davanın açıldığı tarihteki mevzuata, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak bedellerinin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dosya arasında bulunan davalı şirket tarafından kesilen elektrik faturaları incelendiğinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine dava değerini geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli, 35,90 TL harcın, peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan başvurma harcı 29,20 TL, peşin harç 29,20 TL, tebligat ve müzekkere masrafı 136,97 TL olmak üzere toplam 195,37 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK.nun 333. Maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda miktar itibari ile KESİN olmak üzere karar verildi. Anlatıldı. 23/05/2018

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı