Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/895 E. 2019/141 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/895 Esas
KARAR NO : 2019/141
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 07/03/2019

Davacı vekili tarafından açılmış bulunan yukarıda açık konusu yazılı davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 24/06/2016 tarihinde Antalya’da davalı sürücü … ‘nın sevk ve idaresindeki …plakalı aracını park yasağı bölgeye çektiğini, yolun sağ tarafından geçmekte olan müvekkilinin davalı sürücü …’nın kapısını açması nedeniyle müvekkilinin devrilerek yolda sürüklendiğini, … plakalı aracın sürücüsü davalı … olsada araç sahibinin … olduğunu, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı dosyasında müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirtildiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle hayati tehlikesinin en ağır derece olan 6 derece olarak saptandığını, davalılardan … ve …’nın malvarlıklarına üçüncü kişilerin devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, sürekli iş göremezlik nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminat, müvekkilinin manevi açıdan zarar görmesi nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle;24/06/2016 tarihinde … plakalı araç ile Uncalıda seyir halinde iken … isimli marketten alışveriş yapmak için yolun sağına geçerek usulüne uygun aracını park ettiğini, park ettikten sonra araçtan eşinin inmesini beklediği sırada sol tarafta bir elektrikli bisiklet sürücüsünün yerde sürüklendiğini gördüğünü, meydana gelen kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacı … tarihli karakol ifadesinde müvekkilinden şikayetçi olmadığını beyan ettiğini, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı dosyasında yapılan incelemede dava konusu kaza için kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, meydana gelen kazada müvekkilinin davacının hayatını kurtardığını, bu nedenlerle müvekkili tarafından açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sigortalısı … olan sürücü …’nın sevk ve idaresindeki …plakalı aracın, 02/06/2016-02/06/2017 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçenin üzerinde yazan teminat limiti ile sınırlı olduğunu, teminat limitinin azami limitinin 310.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin asıl sorumluluğunun gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, trafik sigortasının bir meblağ sigortası olmadığını, zarar sigortası olduğunu, meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalısının kusuru oranında gerçek zararı ödemek ile yükümlü olduğunu, müvekkili şirketin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, faizin çok fahiş bir rakam olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı dosyası celb edilmiş ve dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce … Hastanesine, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine, … Sigorta Kooperatifine, Sgk İl Müdürlüğüne ve İl Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmış ve cevabi yazıları dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce … tarihinde yapılan yargılamada davalı … tanıkları …, …, …’nın hazır bulunması üzerine beyanları alınmıştır.
Davalı tanığı … “tarafları tanımam, davalı …’nın kızı sitemizde güvenlik görevlisi olarak çalışır, ben ise sitenin yönetim kurulu başkanıyım, kaza anını gördüm, kaza anında ben kendi aracımla karşı istikametten geliyordum, davacı elektrikli bisiklet ile karşı istikametten geliyordu, arkasından ise plakasını hatırlamadığım bir minibüs geliyordu, davacı yolun ortasından gittiği için arkasından gelen minibüs kornaya bastı, davacı elektrikli bisikleti ile sağa doğru yolun kıyısına çekilmek isterken davalı …’nın park halindeki aracına çarptı ve düştü, … olay sırasında aracın içerisindeydi, aracı hareket ettirmedi, aracın kapısını kazadan sonra açtı, kaza …’nın aracının kapısını açması nedeniyle meydana gelmedi, davacının minibüsten kaçmak isterken kendisinin park halindeki araca çarpması ile meydana geldi, davacının kafasında kask yoktu, arkasında oturan başka kimse de yoktu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … “taraflardan … ve …’yı tanırım, davacıyı tanımam, davalılar ile aynı sitede oturuyoruz, aynı zamanda site görevlisiyim, ben kazayı görmedim, kazadan sonra kaza yerine gittim, kaza mahalline vardığımda ambulans olay yerine gelmiş, trafik polisleri kaza tespit tutanağını tutuyordu, olay yerinde bir minibüs vardı, sürekli trafik polislerine kendisi ile bir durumun olup olmadığını soruyordu, kaza yerine gittiğimde davacının kask kullanmadığını fark ettim, kazadan sonra davalı … ile birlikte hastaneye gittik, gece 23:00’e kadar hastanede bekledik, ancak doktorlar davacı ile görüşmemize müsaade etmedi, davacı tarafa benim yanımda herhangi bir ödeme yapılmadı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … “davalı …’nın eşiyim, kaza anını görmedim, olay sırasında marketteydim, eşim ise araçtaydı, araç çalışır vaziyette değildi, dörtlüleri yakmış vaziyette beni bekliyordu, kazadan sonra marketten çıktığımda davacı yolun ortasındaydı, elektrikli bisiklet ise bizim aracın şoför kapısına çarpmıştı ve şoför kapısının yanında yerdeydi, davacı yolun ortasından kendisi kalkıp orta refüje geçti, bu sırada ben ambulansı aradım, trafik polisi geldi, olay sırasında bir minibüste vardı, trafik sigortası yoktu, trafik polisleri onunlada konuşuyordu, bizim aracımız trafiği engelleyecek bir vaziyette değildi, kazadan sonra aynı gün davacının yanına hastaneye kızımla birlikte apartman görevlimizi gönderdim, davacıya herhangi bir ödeme yapmadım, olaydan sonra davacı ve ailesiyle birlikte devamlı irtibatta olmaya çalıştım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce davacı tanığı … ve … 19/10/2017 tarihinde yapılan yargılamasında hazır bulunması üzerine beyanları alınmıştır.
Davacı tanığı … “davacı eşim olur, kaza anına görmedim, eşim elektrik işçisiydi, ancak bir yerde çalışmıyordu, kaza nedeniyle 21 gün hastanede yattı, hastaneden çıktıktan sonra 6 ay evde yattı, ben bu sürede devamlı onunla ilgilendim, vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar vardı, hareket edemiyordu, herşeyiyle ben ilgilendim, şu an yürüyor fakat sağlık durumu iyi değildir, ağır bir şey kaldıramıyor, sırt üstü bile yatamıyor, kazadan sonra 1 hafta sonra davalı …’nın eşi hastaneye gelerek geçmiş olsun ziyaretinde bulundu, bize herhangi bir maddi yardımda bulunmadı, ödeme yapmadı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … “davacı benim babam olur, ben kazayı görmedim, babam kazadan sonra hastane de önce 10-15 gün daha sonra 1 hafta kadar daha yattı, hastaneden çıktıktan sonra 6 ay evde yattı, bu sırada babamla annem ve ben ilgilendik, kaburga ve omurgaları kırık olduğundan iç organlarına zarar vermiş, ciğerlerinden kan ve su birikmesi oldu, ciğerlerine tüp takıldı, bu işlemler lokal olarak yapıldı, bu yaşanılan olay bizim için ağır bir tramva oldu, kazadan önce kısmı olarak elektrik ve inşaat işlerinde çalışıyordu, bu olaydan sonra çalışması güçleşti, davalı …’nın eşi cep telefonu ile benimle 2-3 defa konuştu ancak herhangi bir ödeme yapılmadı, benimle ilgili para ödemesi konusunda herhangi bir konuşma yapılmadı, bu benim ailevi olayımdır, ben şahsi olarak konuşmuş olabilirim” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce tarafların kusur durumunun belirlenmesi için İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesine müzekkere yazılmış ve dosyamız arasına alınmıştır. İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda; davalı sürücü …’nın %100 oranda kusurlu olduğu, davacı sürücü …’in atfı kabil kusuru bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce davacının maluliyet oranının tespiti için İstanbul ATK Üçüncü İhtisas Dairesine müzekkere yazılmış ve davacının maluliyet oranına ilişkin rapor alınmıştır. Raporda; davacıda olayla illiyeti bulunmayan akciğer lezyonları tespit edilen … oğlu, 1966 doğumlu …’in … tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce kaza tarihinin 24/06/2016 tarihi olması nedeniyle kaza tarihinin ve poliçe tanzim tarihinin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın yürürlüğe girmesinden sonraki döneme ait olması nedeniyle, kaza ve poliçe tanzim tarihlerinde yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.5-c maddesi doğrultusunda sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda 30 Mart 2013 tarihli 28603 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre oluşturulacak sağlık kurulu tarafından davacının maluliyetine ilişkin sağlık kurulu raporu alınmıştır. Raporda; … oğlu, 1966 doğumlu …’in … tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre kişinin engellilik oranının kas iskelet sistemi %13, kas iskelet sistemi %18, balthazard formülüne göre %29 oranında engelli olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce davacının talep edebileceği tazminat miktarı hususunda aktüerya uzmanı …’dan rapor alınmıştır. … raporunda; davacının geçici iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararın 3.902,95 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararın 98.116,66 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili … tarihli dilekçesi ile maddi tazminat davasına konu sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden 30/10/2018 tarihli ibraname ile sulh olduklarını, maddi tazminat davasına konu sürekli iş göremezlik talebinden ve maddi tazminat davasına konu sürekli iş göremezlik talebine bağlı yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 30/10/2018 tarihli “İbraname-Feragatname ve Makbuz” başlıklı belge incelendiğinde; mahkememiz dosyasında talep edilen geçici iş göremezlik ve manevi tazminat dışında kalan alacaklarına karşılık olarak … Sigorta Aş ile karşılıklı ve sulhen varılan mutabakat uyarınca 88.304,99 TL asıl alacak, 14.702,62 TL işlemiş faiz, 9.814,32 TL dava vekalet ücreti, 2.744,15 TL yargılama gideri, 4.000,00 TL icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 119.566,08 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre, davacının, cismani zarara dayalı maluliyetinden kaynaklı maddi tazminat talebi yönünden; dava açıldıktan sonra zararının davalı … şirketi tarafından sulh anlaşması imzalanmak suretiyle giderildiği, bu şekilde maddi tazminat davasının konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce manevi tazminat talebi yönünden yapılan yargılamada;
6098 sayılı TBK.nun 56. Maddesinde ; ” Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” hükmü mevcuttur.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi (818 sayılı BK md. 47) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
4721 sayılı türk medeni kanununun 4 üncü maddesine göre ise kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. Bu düzenlemelere göre manevi tazminat tayin ve taktir edilirken manevi tazminatın 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı İBK’da belirlenen acı ve üzüntüyü gidermek, bir huzur ve tatmin duygusu yaratma amacı ile gelişen hukukta benimsenen zararları tamamlama ve denkleştirme ve aynı zamanda caydırıcılık işlevlerinin göz önünde bulundurulması gerekir. Tazminatı doğuran olayın işleniş biçimi, sonuçları, meydana getirdiği etkiler, kusur ve sorumluluk oranları, tarafların sosyal konumları, aile ilişkileri, yaptıkları meslekler, gelir durumları, gibi olgular da manevi tazminatın takdirinde etkili olan etmenlerdir.
Somut Olayda; davalı …’nın, diğer davalı Seher Sırma adına kayıtlı ve kullandığı …plakalı aracı(otomobil) 24/06/2016 tarihi saat 18.10 sularında yolun sağ tarafındaki yol şerit çizgisine 50 cm uzaklıkta park ettiği ve davacı … elektrikli bisikleti ile geriden sol tarafı takiben seyrederek bu aracın yanından geçmek üzere iken aracın sol kapısını, sağa yeterince yanaşmadan ve arkasından seyreden araç trafiğini aynalarını kullanarak gerekli ve yeterli kontrol etmeden, açarak davacının elektrikli bisikleti ile açılan sol ön kapıya çarpmasına sebebiyet vererek davacının mevcut haliyle olağan yaşamına dönebilmesi için ihtiyaç duyduğu sürenin 3 ay, sürekli maluliyet (iş göremezlik) oranı % 29 olacak şekilde yaralanmasına neden olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, davalı …’nın ise … plakalı aracı(otomobil) iki yönlü yolda sağ tarafındaki yol şerit çizgisine 50 cm uzaklıkta park etmek ve davacı … elektrikli bisikleti ile geriden sol tarafı takiben seyrederek bu aracın yanından geçmek üzere iken aracın sol kapısını, sağa yeterince yanaşmadan ve arkasından seyreden araç trafiğini aynalarını kullanarak gerekli ve yeterli kontrol etmeden, açarak davacının elektrikli bisikleti ile açtığı sol ön kapıya çarpmasına sebebiyet vermesi sebebiyle % 100 oranında kusurluğu olduğu anlaşılmakla davacının duyduğu acı, elem ve ızdırabı telafi etmek ve manevi çöküntüyü gidermek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, davacının yaralanmasının ağırlığı, davacının ekonomik ve sosyal durumu, günün ekonomik koşulları, davacının kusursuz oluşu, davalı gerçek kişilerin ekonomik ve sosyal durumları MK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 56. maddesi ve 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilerek, 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının konusuz kaldığı anlaşılan Maddi Tazminat talebi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacının Manevi Tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İle; 25.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 24/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Maddi tazminat davası yönünden alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin harçtan mahsubu ile yeniden alınmasıne yer olmadığına,
4-Manevi tazminat davası yönünden alınması gerekli 1.707,75 TL harçtan peşin olarak alınan 129,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.577,95 TL harcın davalılar … ve …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Kabul edilen manevi tazminat davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen manevi tazminat davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 129,80 TL peşin, 29,20 TL başvurma, 1.413,90 TL tebligat, müzekkere, adli tıp gideri ve 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.972,90 TL yargılama giderinden davada kabul edilen miktar dikkate alınarak hesaplanan 986,45 TL yargılama giderinden taraflar arasında imzalanan sulh anlaşmasında 2.744,15 TL yargılama gideri ödendiğinden, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı asil … ve sigorta şirketi vekilinin yokluğunda, iki hafta içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 07/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır