Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/590 E. 2019/119 K. 25.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/590 Esas
KARAR NO : 2019/119
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/08/2016
KARAR TARİHİ : 25/02/2019

Davacı vekili tarafından açılmış bulunan yukarıda açık konusu yazılı davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şirket yetkilisinin, davacının danışmanlığını ve Türkiye’deki temsilciliğini yaptığı “…” markasının Türkiye’deki bayiliğini almak istediğini, taraflar arasında yapılan görüşmeler neticesinde davalının talep edilen hizmetlerin bedeli olan 51.507,00 TL’yi peşin olarak davacı hesabına yatırdığını, davacının, davalı için … Alışveriş Merkezinde davalıya bir mağaza bulduğunu ve mağazanın yerinden kirasına kadar her konuda davalı ile alışveriş merkezi arasındaki aracılık görüşmelerini yürüttüğünü, davacının Franchisig sözleşmesinin imza edilmesini de sağladığını, ancak 2014 yılı Eylül ayından itibaren davalı şirket yetkilisinin ortadan kaybolduğunu, aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığını, davalı şirket yetkilisinin ortadan kaybolmasının taraflar arasındaki ticari ilişki bakımından bazı olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olduğunu, davacı ile Markantalya arasındaki ticari ilişkinin de bozulduğunu, üçüncü şahıs “…” markasının davacıya ticari ceza kestiğini ve Türkiyede tek temsilciliğini yaptığı davacı ile de arasının bozulduğunu, aradan 2 yıl geçtikten sonra herhangi bir ihtarname gönderilmeksizin ve davacı temerrüde düşürülmeksizin davalının Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, tebligatın davacının ticaret sicilde kayıtlı adresi dururken şahsi ikametgahına yapıldığını, takibin kesinleştiğini, bu nedenle işbu menfi tespit davasını açtıklarını, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçtikten sonra yapılan takibin kötü niyetli olduğunu beyanla davalıya borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tekstil … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü 24/06/2014 tarihinde banka aracılığı ile yaptığını, davacı tarafın ise davalıya vermesi gereken hizmeti vermediğini, üstlendiği edimi yerine getirmediğini, davalıya “…”’in franchisingini veya bayiliğini almadığını, vermediğini, bu hususta davalı ile … arasında bir akit kurulmadığını, davalı müvekkilinin, davacının istediği hizmet bedelini defaten ve nakden ödediğini, fakat karşılığında hizmet alamadığını, sürekli oyalandığını ve neticede binlerce lira zarar ederek sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine alacağını almak üzere icra takibi başlattığını ve davacının işbu davayı açmakta kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası celb edilmiş ve dosyamız arasına alınmıştır. Yapılan incelenmesinde; alacaklısının davalı şirket, borçlusunun davacı olduğu, 51.507,00 TL üzerinden takibe geçildiği, borçlunun yapılan takibe süresinde itiraz etmemesi üzerine takibe devam edildiği görülmüştür.
Mahkememizce taraflar arasında yapılan yazışmalar Rusça ve İngilizce dili bilen bir tercüman bilirkişi tarafından Türkçe tercümeye çevrilmiş dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce davalı tarafın 2014, 2015 ve 2016 yılı ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış ve mali müşavir bilirkişi …’ndan rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; davalının ticari defterlerinin yasal süresi içerisinde tasdik ettirildiği, yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin bulunduğu, defterlerinin lehlerine delil teşkil edeceği, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafından gönderilen 51.507,00 TL’lik havalenin davalı defter kayıtlarında yer aldığı, davacı tarafından 2014 yılında düzenlenen faturanın davacı defter kayıtlarında yer aldığı, davalının 2014 ve 2015 yılı ticari defter kayıtlarına göre davalının davacıdan 51.700,00 TL alacaklı olduğu, ancak 2016 yılı ticari defter kayıtlarında yer alan açılış fişi ile davacının davalıya borcunun olmadığı, davacının düzenlediği faturaya göre davalı 2016 yılı kayıtların düzeltildiği belirtilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafından 2014, 2015 ve 2016 yılı ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması için İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve bilirkişiler Prof. Dr. …’den rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin raporunda özetle; bir sözleşmeden doğan edimi ifa ettiğini ileri süren sözleşmenin bunu ispat külfeti altında bulunduğu, davacını dosyaya inkital eden deliller muvacehesinde iş bu ispat külfetini yerine getiremediği, sözleşme konusu aracılık hizmetinin davacı tarafından davalıya usulüne uygun olarak sağlanamadığı, davacının yaptığı harcamalar nedeniyle davalının mail mesajında kabul ettiği indirim olan 6.507,00 TL haricinde davacının peşin aldığı bedeli davalıya iade yükümü altında bulunduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce davalı tanığı … davetiye ile celb edilmiş mahkememizin … tarihinde yapılan yargılamasında hazır bulunması üzerine beyanı alınmıştır. Davalı tanığı … beyanında “davalı şirket yetkilisini tanıyorum, ben Rusya’da avukatlık yapıyordum, Türkiye’de herhangi bir işte çalışmıyorum, davalı şirket yetkilisi… Türkçe bilmemektedir, bu nedenlerle kendisine tercümanlık yaptım, davalı şirket yetkilisi … alışveriş merkezinde mağaza kiralayıp İtalyan markası olan … markasının satışı yapmak istedi, davacı … ile görüşme yaptılar, ben görüşmelerine katıldım, Türkçe tercümeyi davalı şirket yetkilisine ben yaptım, … … markasının Türkiye’deki franchising’ni davalıya vereceğini, … alışverişinde mağaza bulacağını ve kiralanması konusunda yardımcı olacağı konusunda anlaştılar, davacı … mağaza buldu, davalıya mağazanın iç dekorasyonun yapımı için e-mailden fiyat teklifi gönderdi, gönderdiği fiyat teklifi çok yüksek olduğu için davalı taraf sözleşmeden vazgeçti, bu nedenle … alışveriş merkezinde davacı tarafın bulduğu mağaza için franchising sözleşmesi imzalanmadı, davacı …’ın … alışveriş merkezinde bulduğu mağaza için ne kadar iç dekorasyon ve tamirat bedelini gerektiğine ilişkin fiyatı şu an hatırlamıyorum, ancak fiyatın çok yüksek olduğunu hatırlıyorum, davalının davaya konu olayda sürekli olarak tercüme yaptığını bildiren tanığı davalının davacıdan marka aldığını, daha sonra ise inşaat bedelinin çok pahalı olduğunu anladığı için vazgeçtiğini ifade etmiştir, bu konununda duruşma zaptına geçirilmesini talep ederiz, taraflar … markasının davalı tarafından satışı hususunda anlaştılar, ancak mağaza iş dekorasyon maliyeti anlaşmalarından yüksek olarak davacı tarafça bildirilince davalı anlaşmadan vazgeçti, her ne kadar tanık bizim tanığımız olsa da Türkçe’yi tam iyi ifade edememesinden dolayı kavramları açıklayamıyor, bu nedenlerle tanığın beyanında aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce davacı vekilinin ve davalı vekilinin kök bilirkişi raporuna itirazları ve kök bilirkişi raporundan sonra davacı vekilinin sunduğu deliller ile rapordan sonra dinlenilen tanık beyanı değerlendirilerek ek rapor aldırılması için yeniden İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve önceki bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin ek raporunda özetle; kök rapordan sonra dinlenilen davalı tanığının beyanı değerlendirildiğinde tanığın beyanının davalı aleyhine olduğu, ancak salt bu beyanın davalı kabulü için yeterli olmadığı, davalıya anlaşmadan vazgeçmesinin haklı sebebini ispat külfeti terettüp ettiği, iş bu ispat külfetinin yerine getirilip getirilmemesine göre davanın kabul ya da reddi konusunda bir hükme varılabileceği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit talebine ilişkindir.
T.B.K.’nun 520. maddesi gereği, simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir.
Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır(TBK.521). Simsarın ücret isteyebilmesi için simsarın çalışmasının sözleşmenin yapılmasına neden olması gerekir.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinin 5 nolu bendinde davacının, davalının … markası ile bayi şahıs arasındaki franchising sözleşmesinin imzalanmasını sağladığını ve bu konuda aracılık ettiğini belirtmiştir.
Davacı vekili Türkçe’ye tercüme ettirilen 04/08/2014 tarihli Ticari İmtiyaz sözleşmesi başlıklı bir sözleşme dosyaya sunmuş olup davalı taraf vekili bu sözleşmenin sahte olduğunu, müvekkilinin böyle bir sözleşme görmediğini ve imzalamadığını, kullanılan kaşenin sahte, şirket yetkilisinin soyadının da yanlış yazıldığını, sonradan üretildiği açık olan sahte sözleşmeyi kabul etmediklerini, davacının sonradan delil ve belge sunmasına muvafakat etmediğini belirtmiştir.
Davacı taraf … markasının Türkiye’deki bayilik konusunda tek yetkilinin kendisi olduğunu iddia etmiş ise de davalı tarafından kabul edilmeyen davacı tarafından dosyaya sunulan 04/08/2014 tarihli Ticari İmtiyaz sözleşmesi başlıklı sözleşmede taraflar … da … tarafından temsil edildiğinin belirtildiği, davacı vekili ilerleyen aşamalarda davacı …’ın marka sahibi şirketin Türkiye sınırları içerisindeki tek yetkilisi, tek temsilcisi ve tek karar mercii olduğunu belirtmiş ve davalının da marka hakkını almış olduğunu belirtmiş ise de sunduğu sözleşmede marka sahibi şirketi temsilen davacının isminin bulunmamasını izah edemediği ve sunulan sözleşmenin her sayfasında davalının imzasının bulunmamasını ve davalı şirket temsilcisinin soyadının yanlış yazılmasını izah edememesi, davalının banka havale tarihinin 24/06/2014 olmasına rağmen sözleşmedeki tarihin bu tarihten sonraki bir tarih olan 04/08/2014 olması sebepleriyle bu sözleşmeye mahkememizce itibar edilmemiş, davacı ile davalı arasında yazılı olmayan bir aracılık sözleşmesinin kurulduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafın davacıya banka havalesiyle … tarihinde 51.507,00 TL gönderdiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Davacı taraf aracılık sözleşmesine ilişkin yazılı bir belge sunamamış böylece franchising sözleşmesi kurulmasa da ücret talep edebileceğine ilişkin yazılı bir sözleşme ve yaptığı harcamalara ilişkin bir belge sunmamıştır.
Davacı, davalı tanığının beyanına göre davalının davacıdan marka aldığını ispat ettiğini, davacının sözleşme gereği üzerine düşeni yaptığını, davalı tarafın marka kullanım hakkını kendi insiyatifi ile kullanmadığını, davalının marka kullanım hakkı için ödediği parayı geri isteyemeyeceğini iddia etmiş ise de davalı taraf tanığı beyanında davacı tarafın bulduğu mağaza için franchising sözleşmesinin imzalanmadığını, davalı tarafa mağazanın iç dekorasyonu için davacının gönderdiği teklifin çok yüksek olması sebebiyle davalının vazgeçtiğini beyan ettiği, simsar olan davacının ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacağı ve netice itibariyle franchising sözleşmesinin imzalanmadığı ve kurulmadığı, davacı ile davalı arasındaki simsarlık sözleşmesinin yazılı olmadığı gibi franchising sözleşmesinin kurulmaması halinde de ücret isteyebileceğine ilişkin yazılı bir sözleşme yada anlaşmaya yaptıklarına dair belge yada delilin davacı tarafça sunulmadığı yani taraflar simsarın yapacağı giderlerin ödenmesini kararlaştırmamışlarsa, simsarın yaptığı giderlerin ödenmesini isteyemeyeceği (bknz Turgut Uygur, Türk Borçlar Kanunu Şerhi Cilt 2 syf 2362), davalı tarafın franchising sözleşmesi kurulmadan önce davacıya banka havalesiyle gönderdiği 51.507,00 TL yi peşin göndermesine rağmen 2014 yılı Eylül ayından itibaren davalı şirket yetkilisinin ortadan kaybolduğuna ilişkin davacının iddiasının ticari hayatın gerçekleri ile uyuşmadığı, davalı tarafın e-mail yazışmalarında davacının 45.000,00 TL ödemesini de kabul edeceğini belirtmesi sonrasında davacıya gönderdiği tüm bedel olan 51.507,00 TL üzerinden icra takibine girişmesine engel bir durum yaratmayacağı gibi sunulan e-mail yazışmalarında davacının davalı tarafın 45.000,00 TL ödemesi halinde davadan vazgeçeceğine ilişkin yazısına olumsuz bir yanıtınında bulunmadığı hususları birarada değerlendirildiğinde davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine, icra takibi konusunda mahkememizce İİK 72/2. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmakla alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmasından doğan zararı için İİK 72/4. Maddesi gereği asıl alacağın % 20 si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Asıl alacağın (51.507,00 TL) %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Mahkememizce konulan tedbir kararının kaldırılmasına, bu konuda İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
4-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin olarak alınan 879,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 835,22 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi halinde davacıya iadesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 6.015,77 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.25/02/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır