Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/459 E. 2018/146 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/459 Esas
KARAR NO : 2018/146
DAVA : İstidat (Ticari Elektrik Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 01/03/2018

Davacı vekili tarafından açılmış bulunan yukarıda açık konusu yazılı davanın yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı ile yapmış olduğu elektrik alımına ilişkin sözleşme uyarınca elektrik faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım sistemi kullanım bedeli ile bunların KDV’si olarak tahsil edilen bedellerin ve enerji tüketimi dışında başkaca ad altında faturalara yansıtılarak mevzuata ve sözleşmelere aykırı olarak tahakkuk ve tahsil edilen diğer tüm bedellerin haksız olarak tahsil edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirkete ait … abone nolu elektrik faturasından kaynaklı Eylül-2006-Aralık 2010 tarihleri arasındaki kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım sistemi kullanım bedeli ile bunların KDV’si olarak tahsil edilen bedeller olmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, somut olayda sebepsiz zenginleşme için ön görülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacıdan haksız ya da hukuka aykırı olan herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, söz konusu tarifeleri düzenleme yetkisinin kanunla EPDK’ya verildiğini ve lisans sahibi şirketlerin EPDK ‘nın düzenlediği tarifelere uymak zorunda olduğunu, davacı tarafın söz konusu bedelleri içeren faturaları ödediğini ispat etmesi gerektiğini ve talep edilen alacağın hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce davalı şirkete dava konusu abonelik sözleşmesinin bir sureti ile Eylül 2006, Aralık 2010 tarihleri arasında yapılan kesintileri gösterir ayrıntılı elektrik faturalarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve cevabi yazı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce davacının talep edebileceği alacak miktarına ilişkin Elektrik Mühendisi Bilirkişi…, Mali Müşavir Bilirkişi … ve Hukukçu Bilirkişi Av. …’dan rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin raporunda; davaya konu … nolu elektrik abonesinden Eylül 2006 Aralık 2010 tarihleri arasında … Elektrik Dağıtım AŞ tarafından tahakkuk ve tahsil olunan kayıp kaçak, iletim, psh bedeli toplamının 2.61.243,51 TL ve bu bedellere tahakkuk ettirilen KDV’nin 470.023,83 TL olmak üzere KDV’li toplam tutarın 3.081.267,34 TL olduğu, davacı vekili tarafından her ne kadar tahsil olunan dağıtım bedellerinin de hesaplanması ve iadesi de istenmişse de, abonenin bulunduğu grup itibariyle dağıtım bedelinin tahsil olunmadığı, 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun değiştirilen 17.maddesi ile geçici 20.maddesi yürürlükte olduğu sürece dava konusu edilecek kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerinin iadesi istemli açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandırılmış olduğu, 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun değiştirilen 17.maddesi ile geçici 20.maddesi yürürlükte olduğu sürece Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 esas 2014/679 karar sayılı içtihadında kayıp kaçak bedelinin ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesince kabul edilen yerleşik içtihatları ve kayıp kaçak bedeli yanında dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim ve sayaç okuma bedellerinde tahsil edilemeyeceği yani tahsil edilen bedellerin aboneye iadesi yönündeki içtihatlarının uygulanmasının kanuni düzenlemeler uyarınca mümkün olmadığı, dava konusu somut uyuşmazlıkta davacı tarafça tahsil olunan alacak kalemlerine ilişkin EPDK’nın kurul kararları yönünden herhangi bir itirazının olmadığı gibi tahsil olunan alacak kalemlerinin de EPDK’nın kurul kararları uyarınca tahakkuk ve tahsil edilmiş olduğu belirtilmiştir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Davalı şirketin husumete yönelik itirazı, elektrik enerjisi satışına ilişkin satış sözleşmesi bulunması, dava konusu alacak kalemlerinden dağıtım ve perakende şirketlerinin müteselsilen sorumlu olması sebepleriyle yerinde görülmemiştir.
Zamanaşımına yönelik itirazı ise, sözleşmeden kaynaklanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin 10 yıl olması ve dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık dönem için alacak talebinde bulunulması nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın davanın açıldığı tarihteki mevzuata, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili 6719 Sayılı Kanun ile getirilen yasa değişikliği nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aldırılan bilirkişi raporuna göre davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine “maktu vekalet ücretine” hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kalması sebebiyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin olarak alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 134,88 TL harcın istemi halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma, 35,90 TL peşin, 148,05 TL tebligat, müzekkere gideri ve 1.050,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.263,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.01/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır