Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/458 Esas
KARAR NO : 2018/123
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 23/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı adına kayıtlı olan … abone numaralı aboneliğine ilişkin abone olduğu tarihler arasında, davalı tarafından haksız kayıp kaçak bedeli işletildiğini, davacının mağdur edildiğini beyan etmiş, dava konusu aboneliğin dava tarihinden itibaren 10 yıl geriye dönük olarak, davacının abone olduğu tarih aralığında müvekkilden tahsil edilen, kayıp kaçak bedeli (KK) ve bu bedele yansıtılan KDV bedelleri olarak tahsil edilen, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00TL ‘nin, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafla yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava ile ilgili görevli mahkemenin Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığını, sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, faizi ilişkin talebi kabul etmedikilerini, yasal faiz uygulanmasının zaruri olduğunu, … tarihinden evvel bedellerin hiçbirisini kabul etmediklerini, söz konusu bedellerin davalı tarafından tahsil edilmediğini, dava konusu fatura kalemlerinin davalı şirket tarafından belirlenmediğini, tasarrufunda bulunmayan konu hakkında müvekkil şirkete sorumluluk yüklenmesinin yasaya aykırı olduğunu beyan etmiş, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava ile ilgili görevli mahkemenin Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığını, sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, müvekkil şirketten talep etmiş oldukları iletim bedelleri tarifelerden kaynaklı bir alacak olduğunu, ilgili tedarik şirketince tahsil edilen bu alacak tarifelerden ötürü TEİAŞ’a aktarıldığını, bu nedenle müvekkil şireket karşı açılan ve dilekçeler aşamasında olan işbu davanın TEİAŞ’a ihbarını talep ettiğini, müvekkil şirket ile …’den ayrı, yapılan kısmi bölünmede devreden şirket durumunda olduğunu, … tarihinden sonra tedarik lisansı bulunmadığından elektrik satımı yapmadıklarını, bu nedenle de 2013 tarihi sonrası yıllara ait faturalara ilişkin iade talebi var ise bu bedeller … Tarafından tahsil edilmiş olduğundan müvekkilim şirketin söz konusu bedellerden ötürü hiç bir sorumluluklarının olmadığını, tasarrufunda bulunmayan konu hakkında müvekkil şirkete sorumluluk yüklenmesinin yasaya aykırı olduğunu beyan etmiş, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
… tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;
Elektrik faturasında enerji bedelinin yanında birçok kalem mevcut olduğunu, elektrik faturası hesaplanırken, enerji bedeli, enerji birim fiyatı ve tüketim miktarı ile çarpılarak bulunduğunu, tüketim miktarı üzerinden kayıp kaçak bedeli, dağıtım, iletim ve psh bedelleri de eklenir. Bu bedeller hesaplanırken EPDK2’nın dönemsel yayınladığı katsayılar, tüketim miktarı ile çarpılarak elde edildiğini, enerji bedeli ve kayıp kaçak bedeli üzerinden %5 Belediye Tüketim Vergisi BTV, %2 TRT ve %1 Enerji Fon bedelleri de eklenerek toplam fatura bedelinin belirlendiğini, Vergi ve Fonlar, 3065 sayılı Kanun kapsamında Katma Değer Vergisi, 2464 sayılı Kanun kapsamında Belediye Tüketim Vergisi, 3291 sayılı Kanun kapsamında Elektrik Enerjisi Fonu ve 3093 sayılı Kanun kapsamında TRT payından oluşan kalemleri içerdiğini, işletme abone grubunu dosya kapsamındaki belgeler incelendiğinde, … abonesi için 2014/10 dönemi itibari ile Ticarethane abonesi olup 2015/05 döneminde Sanayi AG abonesine olarak devam etmiştir. … Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin 2106 2017 tarih 27141 sayılı yazısının eklerinde … numaralı abone için her döneme ait fatura dökümlerininde mevcut olduğunu, işletmenin dava tarihine kadar ödemiş olduğu enerji faturaları incelendiğinde; dönemlere ait dava bahsi konusu kalemlerin katsayıları her bir kalem için hesap edildiğini, davacının talep ettiği miktar tablolar toplamı olan 31 590,26TL olup buna ilişkin KDV değeri 5 686,24 TL dir. Toplam KDV dâhil talep edilen tutar 37 276,51 TL olduğunu, davacının talepleri, 6719 ve 6446 sayılı yasalara göre aşağıdaki gibi değerlendirilebileceğini,
6719 SAYILI YASANIN GÖRÜLMEKTE OLAN DAVAYA ETKİSİ ise;
Dağıtım şirketleri tarafından kurul kararları uyarınca tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmet ve sayaç okuma bedeli 20/02/2001 tarihli 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 4/1., 10/05/2006 tarihli 5496 Sayılı Kanunun 6., geçici 9., 14/03/2013 tarihli 6446 Sayılı Kanunun 1/1.,5/4., 17/1., 4., 27., geçici 1.,maddeleri ve bu kanunların temel amaçlarına uygun şekilde çıkarılan yönetmelikler ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak alınan EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde abonelerden alınmakta olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, elektrik abonelerinden kayıp kaçak bedelinin tahsil edilmesine ilişkin olarak “Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağına ilişkin kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesince benimsenerek kayıp-kaçak bedeli gibi faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim ve sayaç okuma bedellerinde tahsil edilemeyeceğini, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa 6719 sayılı yasa ile yapılan düzenlemeler sonucunda görülmekte olan tüm davaları kapsayacak şekilde kayıp kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerinin İadesi istemli açılan davalarda Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin yetkisini kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğu ile sınırlandırmış olduğunu, dava konusu somut uyuşmazlıkta davacı tarafça tahsil olunan alacak kalemlerine ilişkin EPDK kararlan yönünden herhangi bir itirazının olmadığını, davacının enerji faturası, 6446 sayılı yasa çıkmadan önceki kullanımının önceki mevzuat kapsamında olduğu, önceki mevzuat gereği davacının talebinin yerinde olduğu ve 6446 sayılı yasa tarihi itibari ile bu tarihten sonraki ödemeler için ise talebinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını, söz konusu dava ve yasa tarihine bakılacak olursa, ödenen bedelleri yeni yasadan önceki tarihlere ait olduğunu, tahsil olunan bedellerin epdk kararlarına uygunluğu hakkında ise; dava konusu bedellerin katsayıları her dönem ve kalem için ayrı ayrı hesaplandığını beyan etmişlerdir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Davalı şirketlerin husumete yönelik itirazları, davacının talebinin elektrik enerjisi satış sözleşmesinden kaynaklanması, dava konusu alacak kalemlerinden dağıtım ve perakende şirketlerinin müteselsilen sorumlu olması sebepleriyle yerinde görülmemiştir
Zamanaşımına yönelik itirazları ise, sözleşmeden kaynaklanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin 10 yıl olması ve son 10 yıla ait faturalardan kaynaklı alacakların talep edilmesi nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın davanın açıldığı tarihteki mevzuata, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili 6719 Sayılı Kanun ile getirilen Yasa değişikliği nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aldırılan bilirkişi raporuna göre davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 500,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma, 29,20 TL peşin, 158,40 TL tebligat, müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 916,80 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 23/02/2018
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı