Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/407 E. 2018/818 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/407 Esas
KARAR NO : 2018/818
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2016
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil davalılardan ilk olarak … Elektrik Dağıtım A.Ş. ile sözleşme yaptığını daha sonra EPDK’nın … tarihli kararı doğrultusunda …Elektrik Perakende Satış A.Ş. İle aynı abone numarasıyla sözleşmesini yenilediğini, ilk sözleşmeden itibaren müvekkilinin … numaralı sanayi grubu elektrik aboneliğine istinaden tüm faturalarını ödediğini, faturalarda tam görükmeyen 10 yıllık kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmeti bedeli,iletişim sistemleri kullanma bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli kayıp kaçak enerji bedeli üzerinden alınan … payı, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan BTV ve KDV adları altında haksız ve yersiz yapılan tahsilatların tespiti ile, ilerde bedelin kesin olarak belirlenmesi anında talep artırmanın söz konusu olduğunu belirterek şimdilik toplamda 10,00 TL nin 5,00 TL sinin … Elektrik Dağıtım A.Ş den, 5,00 TL sinin ….A.Ş den tahsiline, kayıp kaçak bedelin dava tarihinden itibaren işletilecek ve tespit edilen tüm alacak miktarı üzerinden hesaplanacak şekilde ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekilinin cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirketten talep etmiş olduğu iletim bedellerinin tarifelerden kaynaklı bir alacak olduğunu, ayrıca davanın … (…)’a, Maliye Bakanlığı’na ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna(EPDK) ihbarı gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında hali hazırda devam eden herhangi bir sözleşmenin olmadığını, somut olayda sebepsiz zenginleşme için ön görülen iki yıllık zamanaşımı süresinin de geçtiğini, müvekkili şirketin, … Elektrik Perakende Satış AŞ’den ayrı, yapılan kısmi bölünmede devreden şirket durumunda olduğunu, devir sonrası hiçbir bedelin müvekkili şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin devir sonrası alacaklar bakımından müteselsil sorumlu olmadığını, ödeme tarihlerinden itibaren talep edilen faizin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıdan haksız ya da hukuka aykırı olan herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, söz konusu tarifeleri düzenleme yetkisinin Kanunla EPDK’ya verildiğini ve lisans sahibi şirketlerin EPDK ‘nın düzenlediği tarifelere uymak zorunda olduğunu, davacı tarafın söz konusu bedelleri içeren faturaları ödediğini ispat etmesi gerektiğini ve talep edilen faizin de hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu beyanla davanın tüm itirazları dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Elektrik Perakende Satış AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; soyut beyanlara dayanılarak dava açılamayacağını, davacının iddiasını delillendiremediğini, davacının kendisinden alınan bedeli bilebilecek durumda olduğunu, davacının tacir olduğunu, sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının taleplerinden olan … payının kanunla getirilmiş bir kalem olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacıdan haksız ya da hukuka aykırı olan herhangi bir bedelin tahsil edilmediğini, haksız olduğu iddia edilen bedelleri tahsil edip etmeme noktasında lisans sahibi şirketlerin herhangi bir inisiyatifinin olmadığını, söz konusu bedellerin EPDK tarafından belirlenen tarifelere dayandığını, tasarrufunda bulunmayan bir konu hakkında müvekkili şirkete sorumluluk yüklenmesinin açıkça yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın EPDK’nın tarife uygulamasının iptali için idari yargıda dava açması gerekirken mevcut tarifeyi uygulamak zorunda olan müvekkili şirketi karşı dava açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın hesap bilirkişiye tevdii ile; 6719 Sayılı Kanunla değişik 6446 Sayılı kanunun 17. Maddesi de değerlendirilmek suretiyle davacının davalıdan istirdadını talep edebileceği alacak miktarının belirlenmesi hususunda rapor alınmasına karar verilmiştir. Mahkememizce seçilen bilirkişi …, … tarihli raporunda sonuç; olarak; dava konusu somut uyumazlıkta davacı tarafca tahsil olunan alacak kalemlerine ilişkin PDK kararları yönünden herhangi bir itirazının olmadığı gibi tahsil olunan alacak kalemlerinin de EPDK nın kurul kararları uyarınca tahakku ve tahsil edilmiş olduğunun tespit edildiğini, davacının enerji faturası ödediği dönemler ikiye bölünürse 6446 sayılı yasa çıkmadan önceki kullanımının önceki mevzuat kapsamında olduğu, önceki mevzuat gereği davacının talebinin yerinde olduğu ve 6446 sayılı yasa tarihi itibarı ile bu tarihten sonraki ödemeler için ise talebinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
Davalı tarafından tahakkuk ettirilen elektrik faturalarındaki kalemlerin yasal olup olmadığı ve tahsil olunan bu bedellerin hesaplanması için dosyanın rapor veren bilirkişiye yeniden tevdii ile ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi …, … tarihli ek raporunda sonuç olarak; 06 Haziran 2018 tarih 17265 sayılı CK yazısı ve dava dilekçesi dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, davacının ödemiş olduğu bedellerin toplamı 972,00TL olduğunu, Dağıtım bedeli: 324,00 TL,PSH bedeli 324,00 TL, İletim bedeli 324,00 TL olduğunu, sonuç olarak kök raporda belirtilen hususlara ek olarak, davacının ödediği miktarın tespit edildiğini ve toplamda 972,00TL olduğunu beyan etmiştir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde dava şartları, ilk itirazlar ve zamanaşımına dair itirazlarda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin husumet yönünden itirazının, tedarikçi firmanın dağıtıcı firma ile müteselsil sorumlu olduğu göz önüne alınarak husumet yönünden yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafın zamanaşımına yönelik defisinin, taraflar arasında sözleşmenin bulunduğu, Türk Borçlar Kanununun genel zaman aşımına ilişkin 10 yıllık yasal süre kapsamında olduğundan ve dava konusu haksız kesilen bedellerin bu süre içerisinde istenebildiğinden buna ilişkin itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin somut derdestlik, kesin hüküm iddiasında bulunmadığı gibi resen bu konudaki dava şartlarına dair eksiklik olmadığı anlaşıldı.

Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın davanın açıldığı tarihteki mevzuata, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak bedellerinin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dosya arasında bulunan davalı şirket tarafından kesilen elektrik faturaları incelendiğinde davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine dava değerini geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KONUSUZ KALDIĞI ANLAŞILMAKLA ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan,peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç ile, 29,20 TL başvurma harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 350,00 TL Bilirkişi ücreti 105,00 TL tebligat ve posta masrafları olmak üzere toplam 455,00 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 10,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 27/11/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır