Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/292 E. 2018/301 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/292 Esas
KARAR NO : 2018/301
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2016
KARAR TARİHİ : 18/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında abonelik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili davacı şirkete elektrik enerjisi sağlandığını, davalı şirketin müvekkili şirket ile yapmış olduğu elektrik abonelik sözleşmelerine dayanak olarak … ile … tarihleri arasında müvekkili şirkete faturalar düzenlediğini ve düzenlemiş olduğu fatura bedellerini müvekkili şirketten tahsil ettiğini, müvekkili şirketten tahsil edilen aktif tüketim dışındaki kayıp kaçak bedeli, PSH bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli ve sair adlar altında gösterilen kalemlerinin haksız ve hukuka aykırı olarak alındığını, dava konusu bedellerin tekel niteliğinde yürütülen bir hizmete binaen sözleşmede kararlaştırılmak suretiyle davacıdan tahsilini Türk Medeni Kanunun 2. Türk Borçlar Kanunun 25 ve Türk Ticaret Kanunun 55/f maddelerinde tarif edilen dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını beyan ederek, davanın kabulü ile, davacının davalıdan olan alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere belirsiz alacak davası olarak şimdilik 50.000TL’nin davalıdan haksız iktisap tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin davacı şirketten haksız ve hukuka aykırı bir bedel tahsil etmediğini, tahsil edilen bedellerin EPDK tarafından belirlenen tarifelere göre olduğunu, davalı şirketin 6446 sayılı yasa gereği EPDK kararları doğrultusunda hareket etme zorunluluğu olduğunu,bu bedellerin haricinde bir uygulama yapılmasının mümkün olmadığını, tasarffunda bulunmayan bir konu hakkında müvekkil şirkete sorumluluk yüklenmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacının abonelik sözleşmesini bir tacir olarak incelediğini, sözleşmedeki şartları kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını, dava konusu bedelleri ödendiğini iddia ettiği tüm döneme ilişkin faturalarını makbuzlarıyla ispat etmek zorunda olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Dosyanın bir elektrik, bir mali müşavir bilirkişiye tevdii ile rapor alınmasına karar verilmiştir. Mahkememizce seçilen bilirkişiler elektrik müh. … ile mali müşavir …, … tarihli raporunda sonuç olarak;
2006/9 – 2010/5 dönemlerine ait tahakkuk dökümlerinden hareketle; bu döneme ait elektrik enerjisi tüketim faturalarında tahakkuk eden tüm bedellerin davacı … İnş.Tur. Ve Tük. Mlz. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından ödendiği, icra işlemine sevk edilmiş yahut ödenmediği için yeniden yapılandırılarak taksitlendirilmiş bir tüketim borcunun bulunmadığı görüldüğünü, dosya kapsamında bulunan ve davalı …Ş. tarafından dava dosyasına gönderilmiş olan TL bazında detaylı tahakkuk dökümünde bulunan verilerden hareketle yapılan hesaplama ve tetkiklerde aşağıdaki sonuçlara ulaşıldığını,
2006/9 – 2010/5 dönemlerinde davacı … İnş.Tur. Ve Tük. Mlz. San. Tic. Ltd. Şti.’nden davalı …Ş. tarafından eneıji tüketim bedeli ile birlikte;
1) 75.104,76 TL Kayıp – Kaçak Bedeli
2) 69.828,63 TL Dağıtım Bedeli
3) 13.906,77 TL İletim Bedeli
4) 5.360,07 TL Perakende Satış Hizmet Bedeli (PSH)
5.) 1.502,10 TL TRT Payı (K.K.Bedeli üzerinden hesaplanan)
6.) 3.755,24 TL Belediye Tüketim Vergisi Bedeli (K.K.Bedeli üzerinden hesaplanan)
7. )751,05 TL Enerji Fonu Bedeli (K.K.Bedeli üzerinden hesaplanan)
Tahsil edildiği hesaplandığını, ilgili dökümlerde sayaç okuma bedeline rastlanılmadıını, yukarıdaki bedellerin toplamı; 170.208,62 TL olup, bu toplama işlemiş olan toplam %18 KDV tutarı 30.637,55 TL, Genel Toplam: 200.846,17 TL olarak hesaplandığını,
TBK 117 uyarınca davalı tarafın temerrüde düştüğüne dair herhangi bir evrak dosya kapsamında bulunmadığından faiz talebinin ancak dava tarihinden itibaren yapılabileceği görülmüş, bu sebeple faiz hesaplaması yapılmadığını beyan etmişlerdir.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Davalı şirketİN husumete yönelik itirazları, davacının talebinin elektrik enerjisi satış sözleşmesinden kaynaklanması, borcun naklinde alacaklının rızasının gerektiği dikkate alınarak dava konusu alacak kalemlerinden dağıtım şirketinin de sorumlu olması sebepleriyle yerinde görülmemiştir
Zamanaşımına yönelik itirazları ise, sözleşmeden kaynaklanan alacak davalarında zamanaşımı süresinin 10 yıl olması ve son 10 yıla ait faturalardan kaynaklı alacakların talep edilmesi nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın davanın açıldığı tarihteki mevzuata, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili 6719 Sayılı Kanun ile getirilen Yasa değişikliği nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aldırılan bilirkişi raporuna göre davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin alınan 854,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 818,10 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 854,00 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 883,20 TL harcın davalıl alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 107,50 TL tebligat ve posta masrafları olmak üzere toplam 1.007,50 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı. 18/04/2018
Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı