Emsal Mahkeme Kararı Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/264 E. 2018/81 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/264 Esas
KARAR NO : 2018/81
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2016
KARAR TARİHİ : 09/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Antalya ilinde bulunan birimlerinde şirket adına yapılan elektrik abonelikleri sonucu davalı şirketlerce yapılan ve faturalandırılan elektrik kullanım bedelleri içinde kullanım miktarı ve bedelleri içinde, kullanım miktarı ve bedeli ile ilgisi olmayan K.K. Bedeli, Dağıtım Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, Perakende Satış Hizmeti ve İletim Bedeli adı altında haksız ücret tahakkuk ve tahsili yapıldığının dilekçe ekinde sundukları fatura örneklerinden açıkça anlaşıldığını, Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı üzere ilgili mevzuatla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna , elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiğinin tartışmasız olduğunu, Elektrik Dağıtım Şirketlerinin, EPDK Kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiğinin izahtan vareste olduğunu, elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payı da kanunla getirildiğini ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edildiğini, Elektrik Piyasası Kanunun verdiği yetki uyarınca çıkarılan EPDK kurul Kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelerinin , vergi, resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediğini, nihai tüketici olan abonenin, kayıp- kaçak bedeli gibi davalı … tarafından faturalara yansıtılan, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi gerektiğini beyan ederek davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirketten haksız ve kanunsuz olarak tahsil edilen 820.933,67TLnin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dosyasına konu fatura kalemlerini ve bu kalemlerin tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisinin tamamen EPDK na ait olduğunu, davanın EPDK ya ihbarını talep ettiklerini, davacı ile müvekkili şirket arasında hali hazırda devam eden herhangi bir sözleşme olmadığını, bu nedenle 10 yıllık zamanaşımın uygulanmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığını, bu nedenle davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davanın faize ilişkin talebinin kabul etmediklerini, zira sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkili şirketten iade talep eden davacının BK. Nun 117. Maddesi gereğince müvekkili şirkete temürrüde düşürmek zorunda olduğunu, müvekkili şirkete herhangi bir ihtarname tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin davacı tarafından temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle faizi kabul etmediklerini, ayrıca husumet itirazında bulunduklarını, müvekkili … Elektrik Dağıtım A.Ş, … Elektrik Perakende Satış A.Ş den ayrı, yapılan kısmi bölünmede devreden şirket durumunda olduğunu, … tarihinden sonra tedarik lisansı bulunmadığından elektrik satımı yapmadığını, davacının iade talebinde bulunduğu tarihleri belirtmediğini, bu nedenle 2013 tarihi sonrası yıllara ait faturalara ilişkin iade talebi var ise, bu bedellerin … Elektrik Perakende Satış A.Ş tarafından tahsil edilmiş olduğundan müvekkilinin söz konusu bedellerden ötürü hiçbir sorumluluğunun olmadığını, devir sonrası hiçbir bedelin müvekkili şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle müvekkili hakkında acılan davanın husumet yokluğundan reddine, esas yönünden ise mevzuat dışında belirlenmiş bir bedelin talep ve tahsili söz konusu olmadığından davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Elektrik Perakende Satış A.Ş vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, bu nedenle müvekkili şirkete karşı açılan davanın zamanaşımı bakımından reddine karar verilmesini, davacının faize ilişkin talebini kabul etmediklerini, müvekkili davacının temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle ödeme tarihlerinden itibaren talep edilmiş olan faizin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddi gerektiğini, husumet itirazında bulunduklarını, … tarihinde kurulan müvekkili şirketin, mevcut olmadığı dönemlerden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, … tarihinden evvelki bedellerin hiçbirini kabul etmediklerini, söz konusu bedellerin müvekkili şirket tarafından tahsil edilmesini, bu bedellerin müvekkili şirketten talep edilmesinin imkansız olduğunu beyan ederek hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen …havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Enerji Piyasası Kanunu’nun 17.maddesinde yapılan değişiklik geçici 20.maddesi dikkate alındığında Enerji Piyasası Kurulu’nun uygulama esasları ve tarife doğrultusunda sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim sistemleri kullanma bedeli, dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli adı altında davacıdan tahsil edilen bedellerin mevzuata uygun olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
… Elektrik Dağıtım A.Ş, … Perakende Satış A.Ş’ye müzekkere yazılarak abonelik sözleşmelerinin birer örneği celb edilmiş ve dosyamız arasına alınmıştır.
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Davalı şirketin, husumete yönelik itirazları, elektrik enerjisi satışına ilişkin satış sözleşmesi bulunması, dava konusu alacak kalemlerinden dağıtım ve perakende şirketlerinin müteselsilen sorumlu olması sebepleriyle yerinde görülmemiştir.
Dava tarihi itibari ile dava konusu uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafın davanın açıldığı tarihteki mevzuata, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 karar sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarına göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili 6719 Sayılı Kanun ile getirilen yasa değişikliği nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava dışı … Elektrik Perakende Satış AŞ’den gönderilen ayrıntılı tüketim ekstrelerine göre davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden davacı lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesine(tüketim ekstrelerine göre alacak maktu vekalet ücreti altında olmadığından) ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin olarak alınan 14.019,50 TL harçtan mahsubu ile artan 13.983,60 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 171,90 TL tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 551,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
6-Sarf edilmeyen 20,00 TL gider avansının HMK.’nın 333. maddesi uyarınca davalıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … Elektrik …A.Ş vekillerinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu. Anlatıldı.
09/02/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı