Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/488 E. 2023/1296 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/488
KARAR NO : 2023/1296

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN V. : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2022
NUMARASI : 2021/729 E. 2022/271 K.
DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : … – …

VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Tespit ve Alacak
KARAR TARİHİ : 03/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 04/05/2023

Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalının Tasfiye halinde … Anonim Şirketi’nin ortağı olduğunu, Cezayir’de bu şirket ile organik bağı bulunan … isimli şirketin işçisi olarak çalıştığını, ödenmeyen işçilik alacağı istemli dava açıldığını, icra takibi başlatıldığını, alacaklarını tahsil edemediğini, şirketin tasfiye sürecine girdiğini, davalının Türkiyedeki şirketi paravan olarak kullandığını, iki şirket arasındaki organik bağın çok açık olduğunu, davalının tüzel kişilikler arkasına gizlenerek sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını, kasti ve planlı bir şekilde hareket ettiğini, davalının şahsi sorumluluğunun bulunduğunu, işçi alacaklarının davalıdan tahsilinin gerektiğini ileri sürerek tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisine dayalı olarak davalının şahsen sorumlu bulunduğunun tespitine ve alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI ÖZETİ:
Mahkemece, eldeki davanın 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olduğunun anlaşılmasına rağmen, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114/2. maddesi yollaması ile TTK 5/A maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı, davanın tespit davası niteliğinde olduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanarak dava dışı şirketin borcundan davalının şahsen sorumlu olduğunun tespitine ilişkin bulunduğunu, davanın niteliği itibariyle arabuluculuğa elverişli olmadığını, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, işçilik alacaklarından dava dışı şirket yöneticisinin sorumluluğunun tespiti istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bakılıp karar verilmiş olduğundan, öncelikle davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığının incelenip değerlendirilmesi gereklidir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, işçilik alacaklarından dava dışı şirket yöneticisinin sorumluluğunun tespiti istemine ilişkin olduğundan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 01/07/2022 tarihli ve 1047 sayılı kararı ile belirlenen iş bölümüne göre, bu nitelikteki davalarda istinaf başvurusunu ilişkin olup, tarafların tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla dava, nispi ticari dava niteliğinde bulunmadığı gibi, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan da değildir. Tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, davanın niteliğine göre, davaya Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılıp karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2022 tarih, 2021/729 Esas ve 2022/271 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Yargılamanın yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 03/05/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan
E-İmzalı
Üye …
E-İmzalı
Üye …
E-İmzalı
Katip …
E-İmzalı