Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/244 – 2023/3083
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/244
KARAR NO : 2023/3083
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2022
NUMARASI : 2021/264 E. 2022/153 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 13/12/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 27/12/2023
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacı ve davalılardan … … A.Ş. ile … … Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalılar ile hizmet alımı sözleşmeleri yapıldığını, dava dışı işçi … tarafından işçilik alacaklarının tahsili için dava açıldığını, icra takibi yapıldığını, icra dosyasına 29.849,69 TL ve 7.387,45 TL olmak üzere toplam 37.237,14 TL ödeme yapılmak zorunda kaldığını, ödenen işçilik alacaklarından davalı işverenlerin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 200,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren 6183 Sayılı Kanuna göre hesaplanacak faiziyle birlikte sorumlulukları oranında davalı şirketlerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı, 05/12/2019 tarihinde talep sonucunu 37.237.14 TL yükseltmiştir.
Davalı … … – … … şirketleri, imzalanan hizmet alımı sözleşmesinde davacı tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemelerinin rücu edilebileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Ltd.Şti; kıdem tazminatına ilişkin ödemelerden davacıya karşı sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davacı ve davalılardan … … A.Ş. ile … … Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı, sözleşmedeki baskın olan edimin taşıma değil temizlik olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, yapılan sözleşmelerin ve eki olan şartnamelerin işçilik alacaklarında sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu düzenlediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılardan … … A.Ş. ile … … Ltd. Şti., kıdem tazminatından sorumluluğun bulunmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup, TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işveren arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan sayılan bir sözleşme ilişkisi olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin “çöp toplama ve taşıma” hizmetinden dolayı uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı ve taşıma sözleşmesinin de TTK’nun 4. kitabında yer aldığı belirtilerek, olayda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “katı atıkların toplanması, nakli, cadde ve sokakların el ve makine ile süpürülmesi ve yıkanması işi” olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde taraflar arasındaki sözleşmede, “çöplerin nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olup, mahkemece görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın, Asliye Hukuk mahkemesinde yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi uyarınca Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 17/02/2022 tarih, 2021/264 Esas ve 2022/153 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, gereği yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın niteliğine göre tarafların diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Taraflarca ödenen istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 13/12/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
Başkan
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Katip
E-İmzalı