Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2198 E. 2023/2503 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2198 – 2023/2503
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/2198
KARAR NO : 2023/2503

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2023
NUMARASI : 2021/958 E. 2023/445 K.
DAVACI
VEKİLLERİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Sözleşmenin Yürürlükte Olduğunun Tespiti
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 09/10/2023

Taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalı Belediye ile arasında 3 yıl süreli 08/08/2018 tarihli “Tıbbi Atıkların Toplanması-Taşınması, Sterilizasyon Tesisi İşletimi İşine ait Sözleşme” imzalandığını, pandemi şartlarıyla beraber iş kapasitesindeki azalma, ekonomik dengesizlikler ve ortaya çıkan krizler nedeniyle sözleşme süresinin uzatılması için talepte bulunduklarını, davalı tarafından taleplerinin kabul edilmesine rağmen daha sonra süre uzatım kararından rücu edildiğinin bildirildiğini, rücu kararından dönülmesi talebiyle davalı kuruma başvuru yapıldığını, ancak herhangi bir cevap verilmediğini, İdare Mahkemesi nezdinde açtıkları davanın görev yönünden reddine karar verildiğini ileri sürerek, davalı kurum tarafından 04/05/2021 tarihinde sözleşme süresinin uzatılması kararından rücu edildiğine ilişkin 04/05/2021 tarihli kararın yok hükmünde olduğunun ve sözleşme süresinin uzatıldığının ve halen yürürlükte olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin 2021/845-769 esas ve karar sayılı dosyasının halen istinaf incelemesinde olduğunu, davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, ayrıca dava konusunun ihale mevzuatından kaynaklandığı için görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, davanın görev yönünden de reddi gerektiğini savunarak davanın öncelikle usulden, olmadığı takdirde ise esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI ÖZETİ:
Mahkemece, dosyada bulunan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının pandemide olumsuz etkilendiğinin ve zarara uğradığının ispatlanamadığı gibi ayrıca ek olarak davacının davalı Belediyeden iş bitirme belgesi de aldığı göz önüne alınarak davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı, pandemiden etkilenmedikleri yönündeki değerlendirmenin gerçekçi olmadığını, dışa bağlı alım gerektiren işlerde döviz kurundaki artışların yükleniciler üzerinde yük ve zarara sebebiyet verdiğini, davalı kurumun sözleşmenin 18. maddesinin 3. cümlesine aykırı olarak tek taraflı işlemle vermiş olduğu süre uzatımından rücu edilmesine ilişkin kararın dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, rücu kararının yok hükmünde olduğunu, dolayısıyla sözleşmenin halen yürürlükte olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasına ve sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, 08/08/2018 tarihli “Tıbbi Atıkların Toplanması-Taşınması, Sterilizasyon Tesisi İşletimi İşine ait Sözleşme”nin yürürlükte olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Mahkemece, işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, davacı ticaret şirketi olduğundan tacir ise de, davalının tacir sıfatına haiz olmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, tıbbi atıkların toplanması-taşınması, sterilizasyonu tesisi işletimine ilişkin olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik (tıbbi atıkların toplanması) hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde taraflar arasındaki sözleşmede, taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2023 tarih, 2021/958 Esas, 2023/445 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Gereği yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davacının istinaf taleplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 05/10/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Katip
E-İmzalı