Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/36 E. 2023/2438 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/36
KARAR NO : 2023/2438

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2021
NUMARASI : 2021/84 E. 2021/379 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/10/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalı … … maddi olarak zorlanması nedeni ile borç para gönderdiğini, davalı adına … bankası aracılığı ile 29/07/2020 tarihinde 13.000,00-TL; 01/06/2020 tarihinde 72.000,00-TL, 29/05/2020 tarihinde 5.000,00-TL, 04/05/2020 tarihinde 16.500,00-TL; 31/01/2020 tarihinde 4.650,00-TL olmak üzere toplam 111.150,00-TL borç para gönderdiğini, ayrıca toplam tutarla ilgili olarak 30/11/2020 tarihinde cari hesap mutabakatı sağlandığını, davalının borcunu ödememesi nedeniyle ihtarname keşide edildiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediği gibi, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek,, takibe vaki itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, tarafların aralarında ticari bir ilişkinin ve ticari ödünç sözleşmesinin olmadığını, … … dernek olduğunu, ticaret yapma yasağının olduğunu, davacının banka dekontlarına yazdırdığı borç ibaresinin ticari ödünç sözleşmesinin varlığını ispat edemeyeceğini, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, TBK 392 maddesi gereğince muaccel bir borç olmadığını, ödenen bedellerin bağış olması gerekirken bu bedellere borç ibaresinin yazılmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, dernek genel kurulunda borçlanma yetkisi konusunda alınmış bir karar bulunmadığını belirterek davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davacı şirket ile davalının arasında ödünç sözleşmesi bulunduğu, banka hesap ekstrelerindeki havalelerin tarafların ticari defter ve kayıtları ile uyumlu olduğu, taraflar arasında ticari ödünç sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasında imza altına alınan 30/11/2020 tarihli cari hesap mutabakatı ile tarafların ticari defterlerinin uyumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş; karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı, davada görevli mahkemenin, asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, icra takibinin geçerli olmadığını, kararın gerekçesiz olduğunu ve eksik incelemeye dayandığını, alacak muaccel olmadan takip yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dernek yönetiminin borçlanma kararı almadığını, işlem yasağının bulunduğunu, tanıklarının dinlenilmediğini, cari hesap mutabakatını yetkisiz kişinin imzaladığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, ödünç verilen paranın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Mahkemece, işin esası incelenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; her ne kadar davacı bir ticaret şirketi olup tacir ise de, davalı dernek vasfında olup tacir sıfatını haiz değildir. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ödünç sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, TTK’nın 4. maddesinde öngörülen mutlak ticari davalardan da değildir. Bu durumda, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine, kararın niteliğine göre davalının diğer istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, davanın niteliğine göre Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi uyarınca Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 21/06/2021 tarih, 2021/84 Esas ve 2021/379 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Gereği yapılmak üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davalının istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 04/10/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan …
E-İmzalı
Üye …
E-İmzalı
Üye …
E-İmzalı
Katip …
E-İmzalı