Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/3366 – 2023/1517
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/3366
KARAR NO : 2023/1517
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/09/2022
NUMARASI : 2021/621 E. 2022/721 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Rücuen Alacak
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 18/05/2023
Taraflar arasındaki rücuen alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davalılar …A.Ş., … … Ltd. Şti. ile … … Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, dava dışı işçi… tarafından Ankara Batı 2. İş Mahkemesinin 2018/225 Esas sayılı dosyası ve Ankara Batı 3. İş Mahkemesinin 2021/5 Esas sayılı dosyası ile Belediye aleyhine dava açıldığı, davada dava dışı işçinin 2010-2018 yılları arasında çalıştığı belirtilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsilinin talep edildiği, davanın kabulüne dair verilen kararların Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/14392 sayılı dosyası ile takibe konulması üzerine icra dosyasına 93.558,21-TL ödendiği, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 38. maddesinde, davalı şirketlerin dava dışı personelin işçilik alacaklarından sorumlu olduğu hususunun düzenlendiği, dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu ancak anlaşma sağlanamadığı belirtilerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, dava dışı için ödenen 93.558,21-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıların sorumluluk sınırları belirlenmek suretiyle rucüen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre kıdem tazminatlarından kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlu olduğunu, taraflar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğunu, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/3066 esas 2018/7520 Karar sayılı ve 02.07.2018 tarihli kararının da bu yönde olduğunu, dava dışı işçiye şirket tarafından 3.549,92-TL ödendiğini, şirketin yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatından bir sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin kıdem tazminatından sorumluluğunun dava dışı işçiyi çalıştırdığı süre ve devir tarihindeki ücret düzeyi ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …A.Ş., (Eski unvanı: …A.Ş.), davanın zamanaşımına uğradığını, dava dışı işçinin davalı şirkette 2 ay süre ile çalıştığını, kıdem tazminatına hak kazanılması için en az 1 yıl süre ile çalışmanın gerektiğini, işyerinin devri halinde sorumluluğun 2 yıllık süre ile sınırlı olduğunu, sözleşme maddelerinin genel işlem koşulu içerdiğini, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün davacı belediyeye ait olduğunu, faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ltd.Şti., … …A.Ş. ve …Ltd.Şti. ortak girişimi ile davacı Etimesgut Belediye Başkanlığı arasında 01.01.2013-30.09.2013 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığını, hizmet alım sözleşmesi kapsamında istihdam edilip, kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş akitleri sona eren işçilerin tazminat ve ücretlerinin ortak girişim tarafından ödendiğini, … … .. Anonim Şirketi ile davacı Etimesgut Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan 2014/83254 ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığını, … … .. Anonim Şirketi ile davacı Etimesgut Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan 2014/83254 ihale kayıt numaralı sözleşme sona erdikten sonra davalı belediye tarafından teminat mektuplarının iade edilmediğini, personellerin kıdem tazminatlarını ödeme gerekçesiyle nakde çevrildiğini, bu kapsama adi ortaklık döneminin de dahil edildiğini, dava dışı işçi… yönünden kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti olarak 10.736,60-TL’nin davacı belediye uhdesinde tutulduğunu, esasen davalı belediyenin yapmış olduğu bu uygulama nedeniyle Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/395 esas sayılı dosyası ile dava açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …Anonim Şirketi, … Ltd. Şti. ortak girişimi ile davacı Etimesgut Belediye Başkanlığı arasında 01.01.2013-30.09.2014 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığını, kendileri ile davacı Etimesgut Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan 2014/83254 ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme kapsamında teminat mektubunun nakde çevrilerek iade edilmediğini, davacı belediye Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından Başkanlık Makamına gönderilen 11.04.2018 tarih ve 137 sayılı yazıda teminat mektuplarının nakde çevrilmesi hususunun onaya sunulduğu ve teminat mektubu bedellerinin emanet hesaba aktarıldığının belirtildiğini, toplam 3.450.000,00-TL’lik teminat mektubunun nakde çevrildiği açıklamalarına yer verildiğini, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/395 Esas sayılı dosyası ile teminat mektubu bedellerinin tahsiline yönelik dava açıldığını, bu davanın müspet sonuçlanması halinde, davacı belediyenin mükerrer tahsilat yapmış olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davacı belediye tarafından ihale konusu işte çalıştırılan dava dışı işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve faizleri ile yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin mahkeme ilamı kapsamında icra dosyasına ödendiği, davacı ve davalılar arasındaki ihale ve ekleri şartnamelere göre, davacı belediyenin alt taşeronlarına işçilere ödenen ücretler ile ilgili rücu hakkının bulunduğu, kıdem tazminatının rücuna ilişkin özellikle ayrı bir düzenleme yapılmasına dair ve 6098 Sayılı Yasanın 167. Maddesindeki yarı yarıya rücu hakkı ile ilgili yasal değişikliğin Anayasa Mahkemesinin 15/10/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan 19/09/2019 tarihli 2019/42 esas sayılı 2019/73 karar sayılı kararı ile iptal edildiği, dosyada mevcut bulunan sözleşmelere göre davacı belediyenin ödediği tüm alacaklar yönünden rücu hakkının bulunduğu, yarı oranda sorumluluk ilkesinin uygulanmasının gerekmediği, davalıların sorumlu oldukları dönemlere ilişkin olarak bilirkişi raporuyla saptanan miktarların davalılardan tahsili gerektiği, davalı ortak girişim ile ilgili sorumluluğun paylaştırılmasına yönelik değerlendirilmenin iç ilişkide tartışılması gerektiği, ortak girişimin davacı belediyeye karşı müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne; 5.722,60 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … … … A.Ş. ve … … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 9.830,67 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … … … A.Ş.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 12.593,30 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …. Şti.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 33.934,21 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Şti.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 6.556,77 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 3.184,20 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 538,18 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Holding A.Ş’den tahsili ile davacıya ödenmesine, 15.840,29 TL’nin 04/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … İnşaat ve Turizm Ltd. Şti.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı ….Şti’ye karşı açılan davanın reddine, karar verilmiş; karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … … Ltd. Şti.,
Kıdem tazminatı alacağından devir tarihindeki ücret seviyesi üzerinden sorumlu olabileceklerini, dava dışı işçiye 3.549,92 TL ve 1.910,00 TL ödeme yaptıklarını, bu tutarın dikkate alınması gerektiğini, kıdem tazminatı ödemelerinin bulunmadığını, ayrıca davacıya karşı sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürmüştür.
Davalı … … Ltd. Şti.,
Kendi dönemlerine ilişkin davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, hesaplamada adi ortaklık döneminin de dahil edilmesinin hatalı olduğunu, eğer herhangi bir alacak var ise, davacının uhdesindeki paradan karşılanabileceğini, ödeme defilerinin dikkate alınması gerektiğini, mükerrer tahsilat yapılmasının haksız olacağını ileri sürmüştür.
Davalı …A.Ş.:
Ortak girişimleri tarafından zamanında tüm yükümlülüklerinin yerine getirildiğini, teminat mektuplarının dava konusu ve diğer işçi alacaklarının ödenmesi amacıyla nakde çevrildiğini, raporun eksik düzenlendiğini, ödeme definin dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi gereğince davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işverenler arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, davalılar ticaret şirketi olup, tacir iseler de, davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin taşıma ve hizmet edimlerini içeren karma sözleşmeden kaynaklandığı ve taşıma sözleşmesinin de TTK’nun 4. kitabında yer alması nedeniyle olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “evsel atıkların toplanması, nakli, cadde, sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makina marifeti ile süpürülmesi işi” olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde taraflar arasındaki sözleşmede, “evsel atıkların… nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi uyarınca Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 08/09/2022 tarih, 2021/621 Esas ve 2022/721 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Gereği yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın niteliğine göre davalıların istinaf taleplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına,
4-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 17/05/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
Başkan
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Katip
E-İmzalı