Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/3016 E. 2023/1535 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/3016 – 2023/1535
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/3016
KARAR NO : 2023/1535

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2022
NUMARASI : 2021/1073 E. 2022/497 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 20/05/2023

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davalılar … … Ltd. Şti. İle … … Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalılar ile arasında hizmet sözleşmeleri yapıldığını, dava dışı işçi … tarafından işçilik alacaklarının tahsili için dava açıldığını, icra takibi yapıldığını, işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduğunu, icra dosyasına 26,985,03 TL ödeme yaptığını belirterek ödenen 26.985,03 TL’nin ödeme tarihinden itibaren 6183 Sayılı kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikle sorumlulukları belirlenmek suretiyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı, asıl davada sunduğu dava dilekçesinin içeriğini tekrar ederek dava dışı işçi … için ödenen işçi alacağı olan 2.302,87 TL nin dava dışı işçiye ödeme tarihinden işleyecek faizi ile birlikte ve davalılardan sorumlulukları oranında rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bağlantı nedeni ile davaların birleştirilmesine karar verilmiş, yargılamaya devam edilmiştir.
Davalı … …. Şti., hizmet alım sözleşmesinde yer almamış olsa dahi işçiye haklarının üst işverence ödenmesinde herhangi bir hukuksuzluk ve haksızlık bulunmadığını, ihale bedelinin tespitinde yer almayan hiçbir ödemeden sorumlu olmayacağını, üst işverence dava dışı işçiye yapılan ödemede yasal faiz uygulandığını, bu nedenle bu davada da 6183 Sayılı Yasada belirtilen oranların uygulanamayacağını, bir borç varsa dahi her alt işverenin kendi dönemine tekabül eden işçilik alacaklarından sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …. Şti., davacının istediği alacakların zamanaşımına uğradığını, dava dışı işçinin belediye başkanlığının hizmet alım sözleşmesi ile işe başladığını ve birçok firmada çalıştığım, kıdem tazminatının kendilerine rücu edilemeyeceği konusunda hüküm bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, Şti, haksız ve hukuka aykırı olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı…. Şti vekili; işçinin çalışma koşullarını davacının belirlediğini, işçilerin davacının işçileri olduğunu, sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, Şti., davacının müşterek, müteselsil olarak işçinin tüm tazminat ve alacaklarından sorumlu olması nedeniyle icra dosyasına ödediği tutarın ve rücu edebileceği tutarların ancak yarısını diğer alt taşeronlardan talep edebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram genel tatil günleri ücretine yönelik olduğu, kıdem tazminatından davalıların dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak davacıya karşı sorumlu oldukları, yıllık izinlerin kullanılmaması halinde ancak fesihle ücrete dönüşeceği, bu nedenle dava dışı işçinin fesihle ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden son alt işveren olan davalı …. Şti. & …. Şti. Ortaklığının sorumlu olduğu, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme ve eki teknik şartnamedeki düzenlemeler gözetilerek davalıların davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin tamamından sorumlu oldukları gerekçesiyle, asıl davanın ve birleşen Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/269 Esas sayılı davasının ayrı ayrı kabulü ile, asıl ve birleşen davada dava konusu edilen toplam 29.287,90TL tutarındaki alacağın; 843,01TL’sinin davalı…. Şti.’nden, 4.588,52TL’sinin davalı … …. Şti.’nden, 3.857,48TL’sinin davalı…. Şti.’nden, 11.939,38TL’sinin davalı … …. Şti.’nden, 503,06TL’sinin davalı … Limited Şirketi’nden, 2.465,49TL’sinin davalı …. Şti.’nden, 2.465,48TL’sinin davalı…. Şti.’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılardan tahsiline karar verilen tutarlara en son ödeme tarihi olan 25/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş; karara karşı davalılar … … Ltd. Şti. İle … … Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … … Ltd. Şti. sorumluluk hesabının doğru yapılmadığını, bilirkişi raporunda maddi hatalar bulunduğunu, davanın reddinin gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … … Ltd. Şti., bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, kıdem tazminatından sorumlu olmadığını, yarı yarıya sorumluluk esasının bulunduğunu, şartnameleri davacının tek taraflı düzenlediğini, davanın reddinin gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava ve birleşen dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işveren arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup, davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan sayılan bir sözleşme ilişkisi olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin “çöp toplama ve taşıma” hizmetinden dolayı uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı ve taşıma sözleşmesinin de TTK’nun 4. kitabında yer aldığı belirtilerek, olayda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin konusu, “katı atıkların toplanması, nakli, cadde ve sokakların el ve makine ile süpürülmesi ve yıkanması işi” olup, asıl edimin, davalı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde taraflar arasındaki sözleşmede, “çöplerin nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olup, mahkemece görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.

O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın, Asliye Hukuk mahkemesinde yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … … Ltd. Şti. İle … … Ltd. Şti. istinaf başvurusunun kabulü ile, davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi uyarınca Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 31/05/2022 tarih, 2021/1073 Esas ve 2022/497 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Gereğinin yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın niteliğine göre davalılar … … Ltd. Şti. İle … … Ltd. Şti.’nin diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalılar … … Ltd. Şti. İle … … Ltd. Şti. tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 17/05/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan
E-İmzalı

Üye
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Katip
E-İmzalı