Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1831 E. 2022/2900 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1831 – 2022/2900
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
(2. HEYET)
DOSYA NO : 2022/1831
KARAR NO : 2022/2900

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2021
NUMARASI : 2021/42 E. 2021/90 K.
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 03/01/2023

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, davalı üniversite bünyesinde hizmet gösteren alan adı yönetimince güvenlik prosedürlerinin uygulanmaması üzerine üçüncü kişilerin haksız eylemleri nedeniyle uğranılan zararın tahsili ile manevi tazminat tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece “taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında yargılama yapmaya Asliye Hukuk Mahkemesi görevli bulunduğundan HMK’nın 114/c maddesi gereğince mahkememizin görevsizliğine, HMK’nın 114/c maddesi gereğince görev dava şartı olduğundan, anılan yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, talep halinde dava dosyasının görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” dair verilen karara karşı davacılar tarafından, görevli mahkemenin tespitinde davalı üniversite bünyesinde hizmet gösteren alan adı yönetiminin faaliyetlerinin göz önünde bulundurulması gerektiği, üniversitenin alan adı yönetimi ile gelir elde ettiği, bu alanın kendisine yasayla verilmiş bir görev alanı olmadığı, elde edilen gelirin kamu hizmetinden değil ticari faaliyetten kaynaklandığı, davalı özel hukuka tabi iktisadi faaliyet yürüttüğünden ve bu iktisadi faaliyeti neticesinde özel sektör gibi gelir elde ettiğinden uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanununa tabi olduğu, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiği, Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi gereğince uyuşmazlığı görmede Ticaret Mahkemelerinin görevli olacağı, Yargıtayca yapılan temyiz incelemelerinde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevsiz olduğu yönünde bir kararın yer almadığı ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Mahkemece, davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kabul edilerek, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olup, uyuşmazlık, görevsizlik kararının isabetli olup olmadığı noktasındadır.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davalının tacir olmadığı, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre olayda mutlak ya da nispi nitelikte bir ticari dava da olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan bu nedenlerle; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacıların istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacıların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından davacılardan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye
Üye
Katip