Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/726 E. 2022/1361 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/726
KARAR NO : 2022/1361

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI : 2015/631 Esas – 2020/792 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/05/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 02/06/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalının iktisadi işletmesi olan … İktisadi İşletmesi (Eski adı … Grup) Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Demeğinin 8. Ulusal Radyoloji Teknisyenleri Kongresi ve Mesleki Eğitim Toplantılarının 15-18 Mayıs 2014 tarihleri arasında … Hotel Göynük-Kemer-Antalya adresinde yapılması ve kongre organizasyonunun gerçekleştirilmesi konusunda anlaştıklarını, kongrenin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirildiğini, kongrenin bitiminde yaptığı ödemenin ve sunduğu hizmetin karşılığı olarak 28/05/2014 tarihli seri … sıra no’lu 218.218,64 TL bedelli fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının iktisadi işletmesinin …’un söz konusu faturaya ilişkin olarak banka aracılığıyla kısmi ödemelerde bulunduğunu, geriye ödenmemiş 51.763,64 TL bakiye alacağının kaldığını, davalının bakiye kalan borcunu ödemesi için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması sebebiyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı ile … İktisadi İşletmesi arasında 8. Ulusal Radyoloji Teknisyenleri Kongresi ve mesleki eğitim toplantılarının 15-18/05/2014 tarihleri arasında yapılacak toplantısı için sözleşme yapıldığını, organizasyonun davacı şirket tarafından üstlenilmesinin bağıtlandığını, husumet itirazında bulunduğunu, organizasyonun bitiminde hesap mutabakatına varılmasına müteakip fatura tanzim edileceğinin ve ödemenin yapılacağının kararlaştırıldığını, davacı yanın faturayı derhal tanzim ederek tebliğ ettiğini, sözleşmeye rağmen no show bedellerinin yansıtıldığını, ücretsiz odalardan elde edilen gelirlerin sözleşmede paylaşılacağına dair hüküm olmasına rağmen kendisinden gizlendiğini, ilk itirazın fatura tanzim tarihinden 7 gün sonra gönderildiğini, tebliğe ilişkin belgelerin 03/06/2014 tarihli ihtarnameye ilişkili olarak dosyaya sunulduğunu, kesinleşmiş bir fatura ve kesinleşmiş bir alacağın söz konusu olmadığını, davacı yanın sözleşmeye uymadığını, kayıtlı ödemesinin 196.955,00 TL olduğunu, yapılan anlaşmaya ve yapılan işe rağmen düzenlenen faturanın gerçek alacağı yansıtmadığını, bunun yanında sözleşmeye bağlı olarak yapılan ödemelerin hesaplanmaması suretiyle icra takibi başlatan ve iş bu davayı açarken bu ödemeleri dikkate almayan alacaklı aleyhinde kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunarak davanın öncelikle husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, aksi kanaate varılması halinde ise davanın esastan reddine, kötüniyetli davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davacı adına … ile davalı ve davada taraf olmayan … Gurup İktisadi işletmesi adına … tarafından 25/11/2013 tarihli 8. Ulusal Radyoloji Teknisyenleri Kongresi ve mesleki eğitim toplantıları konaklama ve organizasyon sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafça kongre ve eğitim toplantısı hizmetlerinin yerine getirildiği, sözleşmenin 10. maddesi gereğince 1 hafta içinde tarafların bir araya gelerek mutabakat sağlamaları gerekmesine rağmen tarafların verilen hizmetler üzerinde tam mutabakat sağlayamadıkları, kesin borç/alacak miktarının belirlenemediği, bunun üzerine davacı tarafça 28/05/2014 tarihli 218.218,64 TL meblağlı faturanın davalıya gönderildiği, davalı tarafça 8 günlük yasal süresi içinde fatura içeriğine itiraz edilmediği, davalı yönünden fatura içeriğinin bağlayıcılık kazandığı, davacı tarafça davalıya ödenen 3.500,00 TL ile faturadan kaynaklı toplam alacağın toplam 221.718,64 TL olduğu, davalı tarafça davalı işletmesi olan … İktisadi İşletmesi aracılığı ile 169.955,00 TL davacıya, 27.000,00 TL’nin de taraflar arasındaki sözleşmede ve tarafların mutabakatında davacı yetkilisi olarak imzası olan …’na 19/12/2013 tarihinde ödendiği, davalının bakiye 24.763,64 TL borcunun bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin … tarafından davalı Federasyon adına imzalanmış olması nedeniyle davalı Federasyonun davadaki husumet itirazına ve taraflar arasındaki sözleşme ve mutabakatı davalı adına imzalayan ve sözleşmenin 12 maddesi ile davacıyı 1. derece temsile yetkili kılınan …’na 19/12/2013 tarihinde yapılan ödemenin geçersizliğine ilişkin davacı beyanlarına itibar edilmediği, davalının icra takibinden önce temerrüde düşürülmediği, tarafların sözleşme uyarınca mutabakata varamamaları nedeniyle itiraz ve taleplerinde kötü niyetli olmadıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2015/13405 Esas sayılı dosyasındaki itirazının kısmen iptaline, takibin 24.763,64 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, bakiye talebin reddine, tarafların şartları oluşmayan icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş; karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesi ile, …’nun davanın tarafı olmadığını, söz konusu ödemenin şahsi bir ödeme oldolup kendisine yapılan bir ödeme olmadığını, …’nun şirket adına para tahsil etmeye yetkili olmadığını, söz konusu ödeme ile ilgili bir bilgisinin olmadığını, sözü edilen ödemenin şirket kayıtlarında da yer almadığını, dolayısıyla hiçbir somut delil olmadan …’nun şahsi hesabına herhangi bir açıklama olmadan yapılan ödemenin davalıdan olan alacağına ilişkin olduğu varsayımının hukuka aykırı olacağını, davalının süresinde cevap dilekçesi sunmadığını, süresi geçtikten sonra sunulan beyan ve delillerin dikkate alınarak davanın kısmen reddine karar verilmesinin usul ilke ve kurallarına aykırı olduğunu, alacağın likit olması ve davalı tarafça da bilinmesi nedeni ile haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bakılıp karar verilmiş olduğundan, öncelikle davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığının incelenip değerlendirilmesi gereklidir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, hizmet sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla dava, nispi ticari dava niteliğinde bulunmadığı gibi, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan da değildir. Tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 tarihli, 2015/631 Esas ve 2020/792 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Yargılama yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davacının diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 13/05/2022 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …