Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/3154 E. 2023/1494 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/3154 – 2023/1494
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/3154
KARAR NO : 2023/1494

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2021
NUMARASI : 2019/652 E. 2021/444 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 18/05/2023

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, … A.Ş. ile arasında 12.04.2013 tarihinde imzalanan değerleme hizmet sözleşmesi uyarınca, … tarafından talep edilen gayrimenkuller için değerleme raporlarının hazırlandığını, sözleşme kapsamında hazırlanan değerleme raporlarına konu taşınmazlar teminat gösterilerek verilen kredi, borçlular tarafından ödenmeyince … A.Ş. tarafından taşınmazların satışı gerçekleştirilerek borçların kapatılmak istendiğini, gayrimenkul değerleme raporlarındaki hatalı değerlendirmeler nedeniyle borçların tamamının kapatılamadığını, borçların bakiye kısımları için sözleşme kapsamında … A.Ş. tarafından kendisine başvuru yapıldığını, davalı tarafından … … Şubesinin “…” isimli müşteriye verilecek krediye teminat olmak üzere … adresinde bulunan taşınmaz için değerleme raporu hazırlandığını, rapor nedeniyle sözleşme ve protokol çerçevesinde … A.Ş.’ye 121.072,19 TL ödemek zorunda kaldığını, bu zararın tazmini için davalı tarafa öncelikle Ankara 16. Noterliği’nden 09.04.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalının ödeme yapmaması üzerine arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak sonuçsuz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla gayrimenkul değerleme raporu hazırlarken kusur veya ihmali bulunan davalıdan şimdilik 10.000 TL’nin rücunen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, yapılan değerlemede bir kusur ve ihmali davranışın söz konusu olmadığını, akdedilen sözleşmede değerleme yapılırken gerekli bilgi ve belgelerin ne olduğunun açık olduğunu, tüm belgelerin temin edilerek raporla birlikte kuruma gönderildiğini, rapor hazırlanırken gerekli araştırmaların yapıldığını, istenilen bilgi ve belgelerin toplandığını, hazırlanan raporlara eklendiğini, herhangi bir ihmal, eksik inceleme ve araştırmanın söz konusu olmadığını, sözleşmenin gereklerinin yerine getirildiğini, değerlemenin yapıldığı dönemden sonra Kilis ve bazı çevre illere Suriye ülkesinden roketler düştüğünü, bu durumdan özellikle emlak sektörü başka olmak üzere tüm sektörlerin etkilendiğini, yapılan değerleme tarihinin 04/04/2016 olduğunu, Kilis ilinde söz konusu olan roket düşmesi ve milli güvenlik sebepleriyle Gelir İdaresi Başkanlığın’dan Kilis Valiliğine yazılan 11.05.2016 tarihli yazı ile mücbir sebep ilan edildiğini, bu ilan sebebiyle il genelinde gayrimenkul değerlerinin büyük oranda düştüğünü, değer kaybında kusurunun bulunmadığını, davacı tarafın iddialarını kabul etmediğini, hazırlanan değerleme raporunun üç aşamadan geçtiğini, iddia edildiği gibi bir kusur ve ihmalin olma ihtimalinin söz konusu diğer aşamalarda fark edilip gerekli düzeltmenin ivedilikle yapılacağının ortada olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, taraflar arasında 26.02.2016 tarihli sözleşme uyarınca, davalının, dava konusu… parsel) numaralı taşınmazın 04.04.2016 tarihinde değerlemesini yaptığı, değerlemede taşınmazın metrekare birim fiyatının 15,00 TL olarak esas aldığı ve taşınmaza 300.000,00 TL değer biçtiği görüldüğü, değerlemenin yapıldığı tarihten sonra taşınmazın bulunduğu Kilis ve çevre illere Suriye tarafından atılan roketlerin düştüğü ve milli güvenlik sebebiyle 11.05.2016 tarihinde mücbir sebep ilan edildiği, emlak sektörü dahil tüm sektörlerin bu durumdan olumsuz şekilde etkilendiği, il genelinde gayrimenkul değerlerinin önemli ölçüde düştüğü, bu nedenle dava konusu gayrimenkulün de değer kaybettiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, Suriye’deki iç savaşın özellikle Kilis gibi sınır şeridinde bulunan illeri olumsuz yönde etkilediği, bu nedenle belli bir döneme kadar emlak piyasasında durgunluk ve düşüş yaşandığı, davalı tarafından taşınmazın değerleme tarihindeki nitelikleri esas alınarak m2 birim fiyatı 15 TL kabul edilerek yapılan kıymet takdirinde ihmal ve kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı, davalının hazırladığı gayrimenkul değerleme raporundaki hatalı değerlendirmeler nedeni ile dava dışı bankaya 121. 072.19.-TL ödemek zorunda kaldığını, bilirkişi raporunda mücbir sebebin zirai gelir metoduna etkisinin değerlendirilmediğini, roket düşmesinin tarımsal üretime zararının bulunmadığını, üretim yapılamadığına ilişkin bir veri olmadığını, açık sözleşme hükmüne rağmen davalının sorumlu tutulmadığını, 6263 sayılı yasanın 32. ve 63. maddeleri gereğince davalının zarardan sorumlu olduğunu, davanın kabulünün gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, değerleme raporunun hatalı düzenlenmesi nedeni ile görülen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup, TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davacının anonim şirket, davalının inşaat mühendisi olduğu, tarafların arasında yapılan 26/02/2016 tarihli sözleşmeyi davalının …, inşaat mühendisi olarak imzaladığı, davalının tacir olup olmadığının anlaşılamadığı, mahkeme tarafından bu konunun hiç araştırılmadığı, olayda görevli mahkemenin belirlenmesinde davalının tacir olup olmadığı konusunun aydınlatılmasının gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından, uyuşmazlığı çözme konusunda görevli olup olmadığı araştırılmaksızın eksik inceleme ile işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılamanın yeniden yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1/a/6. maddesi uyarınca Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 18/06/2021 tarih, 2019/652 Esas ve 2021/444 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar ve ilam harcının talep halinde istinaf yoluna başvuran davacıya iadesine,
4-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/05/2023 tarihinde kesin olarak karar verildi.

Başkan V.
Üye
Üye
Katip