Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/3057 E. 2021/2921 K. 22.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 24/11/2021

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davalı …. …. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye dayalı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece “davacının tacir olmadığı gibi davanın T.T.K.’nun 4. maddesinde sayılan davalardan da olmadığı bu nedenle davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu” gerekçesiyle “davanın usulden reddine” dair verilen karara karşı davalı …. tarafından, mahkemece yapılan yargılama sonucunda haksız ve hukuka aykırı olarak vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmediği, her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılacak yargılama, Ticaret Mahkemesince yapılan yargılamanın devamı niteliğinde ise de, ayrı ayrı yargılama yapılarak ayrı ayrı hüküm kurulacağı dikkate alındığından vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği ve asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Somut olayda, davalılar tacir ise de, mahkemece yapılan araştırma ve gelen cevabi yazılara göre davacının tacir olmadığı, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre olayda mutlak ya da nispi nitelikte bir ticari davanın söz konusu olmadığı, dolayısıyla davada görevli mahkemenin, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı …. (…tarafından, “mahkemece verilen davanın usulden reddi kararı nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” konusunda istinaf sebebinin incelenmesine gelince;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 20. maddesinin 1. fıkrasında, “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa, bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” hükmü, aynı Kanun’un 331. maddesinin 2. fıkrasında da, “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.” hükmü, aynı maddenin 3. fıkrasında ise, “Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama giderleri davacıya yükletilir.” hükmü bulunmaktadır. Yine aynı Kanun’un “Yargılama Giderlerinin Kapsamı” başlıklı 323. maddesinin 1/ğ bendinde de, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderleri kapsamında bulunduğu açıkça belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasa hükümleri değerlendirildiğinde, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine kararı verilmesi durumunda yargılama giderlerinin görevsizlik kararı veren mahkemece değil, dosyanın gönderildiği mahkemece hükme bağlanacağı, ancak süresi içinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması durumunda, talep üzerine görevsizlik kararı veren mahkemece yargılama giderlerine ilişkin hüküm kurulacağı anlaşılmaktadır.
HMK’nın 323. maddesinin 1/ğ bendine göre, vekalet ücretinin de yargılama giderleri kapsamında olması nedeniyle, mahkemece “yargılama gideri, vekalet ücreti ve harç konusunda HMK’nın 331/2. maddesi gereğince görevli mahkemece karar verilmesine” şeklinde karar verilmiş olmasında da isabetsizlik bulunmamaktadır.
O halde mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, …… istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf ilam ve karar harcı peşin alındığından davalıdan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/11/2021 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
….