Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/3046 E. 2021/2918 K. 22.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 22/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 24/11/2021

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, avukatlık sözleşmesi gereğince alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, görevli mahkemesinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davalı tarafından, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, mesleki amaçla hareket ettiği, davacıların hizmet alan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tanımı yapılan tüketici olduğu, uyuşmazlığın tüketici işlemi olan vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Mahkemece, davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, mahkemece verilen görevsizlik kararının isabetli olup olmadığı noktasındadır.
Somut olayda, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre mutlak ya da nispi nitelikte bir ticari dava bulunmadığından, davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını anlaşılmaktadır. Dava, taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davada Asliye Hukuk Mahkemesinin mi ya da Tüketici Mahkemesinin mi görevli olup olmadığının incelenmesine gelince;
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1 maddesi ile, “Sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, satıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflarda mahkemelerin görevi yönünden Bölge Adliye Mahkemeleri arasındaki görüş ve uygulama farklılığına ilişkin uyuşmazlığın giderilmesi konusunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 12/07/2018 gün, … Karar sayılı ilamlarında; vekil-müvekkil arasındaki sözleşme ilişkisinin temelindeki işlemin tüketici işlemi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre mahkemelerin görevli olup olmadıklarının belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin uyuşmazlığın giderilmesi kararı gereğince, vekil-müvekkil arasındaki sözleşme ilişkisinin her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi ve bunun sonucuna göre mahkemenin görevli olup olmadığının belirlenmesi gereklidir.
Somut olayda davacı şirketler ile davalı avukat arasında avukatlık sözleşmesi mevcut olup, davacı ticaret şirketlerinin, 6502 sayılı Yasa’da tanımlanan “tüketici” sıfatını taşımadığı kuşkusuzdur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında bulunmadığından davaya bakma hususunda genel mahkemeler görevlidir.
Açıklanan bu nedenlerle, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından davalıdan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/11/2021 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
….