Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1458 E. 2023/200 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1458 – 2023/200
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1458
KARAR NO : 2023/200

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : 2019/636 E. 2020/707 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 25/01/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 26/01/2023

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalı kurumun yemek dağıtımı ve sonrası temizlik işlerini yapmak üzere davalı ile arasında akdedilen sözleşmenin 4734 sayılı Kamu İhale Yasasından kaynaklanan bir sözleşme olduğunu, hizmet alım ihalesi kapsamında 6661 sayılı Yasanın 17.maddesi, 5510 sayılı Kanunun geçici 68. 71 .ve 78 . maddelerinde öngörülen Sosyal Güvenlik Kurumu asgari ücret destek tutarlarında 2016 yılının ocak, şubat, mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım, aralık aylarında kesinti yapıldığını, asgari ücret desteğine yönelik kanunun aradığı şartları taşımasına rağmen, davalı tarafın istihkaklarından kesintisi yaptığını, istihkakından yapılan kesintilerin iadesi için davalı tarafa başvurmuşsa da sonuç alamadığını ileri sürerek hizmet alım ihalesinden kaynaklı istihkaklarından kesilen 2016 yılı ocak, şubat, mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım, aralık aylarına ait asgari ücret destek tutarlarları için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500-TL’nin, her bir kesintinin yapıldığı tarihlerden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, tacir olmadığını, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kesintilerin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu, kısmi dava açılamayacağını, davacı şirketin ihaleye girerken ilgili karar ve tebliğleri kabul etmiş olduğunu, hakediş raporuna, faturalara, dava konusu kesintilere itiraz etmediğini, ihtirazi kayıt ileri sürmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, dava konusu kesintilere ilişkin hakediş bordrolarının temin edildiği, davacı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadığı, bordroların kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı tarafından, hak edişlere itiraz edilmemesinin alacağı ortadan kaldırmayacağı, Hazine tarafından yapılan asgari ücret desteğinin davalı tarafından kesilmesinin haksız olduğu, özel sektöre yönelik asgari ücrete teşvik için çıkarılan yasanın ruhuna aykırı bir durum olduğu, 6661 sayılı yasa ile özel sektöre yönelik olarak asgari ücret desteği sağlanmasının ekonomik ve sosyal hayata olumlu müdahale olduğu, iş verenin desteklenmesinin zorunlu bir yaklaşım olduğu, hak edişlerden yapılan haksız kesintinin iadesinin gerektiği, davanın kabulü gerektiği ileri sürülerek mahkeme kararının kaldırılması istenilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasından imzalanan hizmet sözleşmesi kapsamında davacının 2016 yılının tamamına ait hakedişlerinden 5510 Sayılı Yasa’nın geçici 68. maddesi uyarınca yapılan asgari ücret destek tutarı kesintilerinin tahsili istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Mahkemece, işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Somut olayda, taraflar arasında Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” mevcut olup, davalının tacir sıfatını taşımadığı, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığı anlaşılmakla, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2020 tarih, 2019/636 Esas ve 2020/707 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2- Gereği yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

3-Kararın niteliğine göre davacının diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 25/01/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan
E-İmzalı

Üye
E-İmzalı
Üye
E-İmzalı
Katip