Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1221 E. 2021/1431 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04/06/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ : 09/06/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalıdan alacağı nedeniyle icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, takibe konu 10/10/2015 ödeme tarihli 10.000,00-TL bedelli bononun İcra İflas Kanunu’nun 68/a maddesinde düzenlenen belgelerden olup, takibe itirazın haksız olduğunu, davalının imzaya yönelik bir itirazı bulunmadığı gibi, borcun ödendiğine ilişkin bir belgenin de mevcut olmadığını ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya takip nedeniyle hiç bir borcunun bulunmadığını, 2015 tarihinde davacıya olan borçlarını ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, arabuluculuğun dava şartı olduğu, davacı tarafından arabulucuya başvurulmaksızın dava açılmış olması nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde; mahkemenin dava şartı noksanlığı tespit etmesi durumunda giderilmesi mümkün ise eksikliğin tamamlanması için kesin süre vermesi gerektiğini, ara karar veya tensip ile süre verilerek, arabulucuya başvurma şartının yerine getirilebilmesi mümkün iken, davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, bonodan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olduğu belirtilerek, arabulucuya başvurulmaksızın açılmış olan iş bu davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş olup, uyuşmazlık, davanın, zorunlu arabuluculuk kapsamında olup olmadığı, başka bir ifade ile, eldeki dava açılmadan önce, zorunlu olarak arabuluculuğa başvurulmasının gerekip gerekmediği noktasındadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1. maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu açıklanmış, aynı Kanun’un 114/2. maddesinde de diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı “Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun”un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan madde; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinde, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiği davalar, ticari davalardır. O halde, somut olayda öncelikle davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığının irdelenmesi gereklidir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup, TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Somut olayda dava, zamanaşımına uğramış bono nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasında temel borç ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Zamanaşımına uğrayan bono, temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı teşkil edeceğinden, davanın ticari dava olup olmadığının tespiti için temel ilişkinin niteliği ve tarafların tacir olup olmadıklarının tespiti gereklidir. Mahkemece bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi, taraflar arasındaki temel ilişkinin niteliği ve tarafların tacir olup olmadıkları da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. O halde öncelikle davanın “ticari dava” olup olmadığı konusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, HMK’nın 353/1/a/6. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına, yargılamanın yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK’nın 353/1/a/6. maddesi uyarınca Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2020 tarih, ….. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf karar ve ilam harcının talep halinde istinaf yoluna başvuran davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf kararının yerel mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 04/06/2021 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …