Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2023/612 Esas – 2023/479 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/612
KARAR NO : 2023/479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2022
NUMARASI : 2021/519 ESAS – 2022/225 KARAR
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALILAR
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/12/2023
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı ile davalılar … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti., mahkeme kararı ile unvanı terkin edilen … … A.Ş. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalılar ile hizmet sözleşmeleri yaptıklarını, arabuluculuk görüşmesi sonucu dava dışı işçi …’ya 62.108,00 TL kıdem tazminatı ve 3.455,40 TL arabuluculuk ücreti olmak üzere toplam 65.563,40 TL ödeme yaptıklarını, ödenen miktardan davalıların sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 65.563,40 TL’nin sorumlulukları oranında davalılardan faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalılar … … A.Ş., … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti. ve … … A.Ş., davanın reddini istemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalı …. ve davalı … …Ltd.Şti yönünden 7.283,55 TL’dan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, davalı ……Ltd Şirketinin 15.625,34 TL kadar sorumlu tutulmasına, davalı … … Aş’nin 674,61 TL kadar sorumlu tutulmasına, davalı … …Ltd.Şti’nin 12.428,92 TL kadar sorumlu tutulmasına, davalı ….Ltd.Şti’nin 8.335,49 TL kadar sorumlu tutulmasına, davalı … … …Aş’nin 12.520,39 TL kadar sorumlu tutulmasına, toplam 56.868,3 TL’nin ödeme tarihi olan 29/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıların sorumlu olduğu miktar nazara alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, davalılar … Ltd Şti ve ….İnş.Ltd.Şti yönünden davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş; karara karşı davacı ile davalılar … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti., mahkeme kararı ile unvanı terkin edilen … … A.Ş. tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı, davalılar … … Ltd. Şti. ve … … Ltd. Şti. bakımından davanın ayrı ayrı reddine karar verilmesinin usulüne uygun olmadığı, rücu ilişkisinde sözleşmesinin uygulanması gerektiği, sözleşme ve teknik şartnameye göre davalı şirketlerin çalıştırdığı personelin iş kanunundan doğan tüm hak ve alacaklarından sorumlu olacağının düzenlendiğini ileri sürmüştür.
Davalı … … Ltd. Şti., bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesin gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı … … Ltd. Şti., davacı idareye sundukları teminat mektuplarının dava konusu işçilik alacaklarının ödenmesi amacıyla nakde çevrildiğini, bu nedenle davacının iş bu davayı açmakta hukuki bir yararının bulunmadığını, yaptıkları açıklama ve sundukları belgelerin ödeme def’i niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı mahkeme kararı ile unvanı terkin edilen … … A.Ş., davacı idareye sundukları teminat mektuplarının dava konusu işçilik alacaklarının ödenmesi amacıyla nakde çevrildiğini, bu nedenle davacının iş bu davayı açmakta hukuki bir yararının bulunmadığını, yaptıkları açıklama ve sundukları belgelerin ödeme def’i niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Mahkemece, işin esası incelenerek davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, asıl işveren ve alt işverenler arasındaki akdi ilişkiden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, davalılar ticaret şirketi olup, tacir iseler de davacının tacir sıfatını haiz olmadığı, dolayısıyla olayda nispi ticari dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki akdi ilişkinin, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olup olmadığının incelenmesine gelince;
Her ne kadar mahkemece, dava konusu sözleşmenin taşıma ve hizmet edimlerini içeren karma sözleşmeden kaynaklandığı ve olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmelerin konusuna göre asıl edimin, davacı kurumun, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince görevi kapsamında olan (ve yine aynı Kanun gereğince ihale ve sözleşme yoluyla üçüncü şahıslara da yaptırabileceği) temizlik hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Temizlik hizmetinin ifası sırasında toplanan çöp ve atıkların başka yere taşınması, temizlik işinin gereği olup, sadece bu durum sözleşmenin “taşıma” sözleşmesi olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de 09/05/2022 tarihli, 2021/2610 esas ve 2022/2541 karar sayılı kararında, “taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin, Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğunu” belirterek, sözleşmenin “taşıma” değil, “hizmet sözleşmesi” olduğunu kabul etmiştir.
O halde, taraflar arasındaki sözleşmede, “atıkların… nakli” konusunda bir taşıma edimi olsa da, baskın olan edim, Belediyenin asli işi olan temizlik hizmet alımına ilişkin olmakla, somut olayda, TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşme türlerinden olan “taşıma” değil, Türk Borçlar Kanunu kapsamındaki “hizmet sözleşmesi” bulunduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla davanın mutlak ticari davalardan da olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, asliye ticaret mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ile davalılar … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti., mahkeme kararı ile unvanı terkin edilen … … A.Ş.’nin istinaf başvurularının kabulü ile, davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi uyarınca Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2022 tarih ve 2021/519 Esas, 2022/225 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Gereği yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davacı ile davalılar … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti., mahkeme kararı ile unvanı terkin edilen … … A.Ş.’nin diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı ile davalılar … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti., mahkeme kararı ile unvanı terkin edilen … … A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere 07/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan
Üye
Üye
Katip