Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2023/218 Esas – 2023/590 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/218
KARAR NO : 2023/590
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2020/120 ESAS – 2020/280 KARAR
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 16/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2023
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Başkanlar Kurulu tarafından istinaf incelemesinin Dairemizce yapılmasına karar verilmiş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10262 esas sayılı dosyasında yapılan takip sırasında icra kefalet işlemi yapıldığını, bahse konu kendisinden alınan icra kefaletinin kanunun hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, eşinin kefalet hususunda yazılı rızasının alınmadığını beyanla, haciz esnasında usul ve yasaya aykırı olarak alınan icra kefaletinin geçersiz olması sebebiyle iptaline, kefaletten dolayı kendisinin borçlu olmadığının tespitine, gönderilen icra emrinin de iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının iddialarını kabul etmediğini, icra hukuk mahkemesince davaya konu icra emrinin iptal edildiğini, davacının takip dosyasında borçlu konumunda olmadığını, dava açmakta bu nedenle hukuki yararının bulunmadığını beyanla haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, dava konusu somut olayda, davacıya ait nüfus aile kayıt örneği ve toplanan delillere göre, davacının, 01/07/2012 tarihinde TBK.nun yürürlüğe girmesinden sonra olacak şekilde 23/10/2019 tarihinde icra kefili olduğu, davacının icra kefili olmadan önce veya icra kefilliği sırasında eşinin yazılı rızasının alınmadığı ve kefilliğinin geçerli olmadığı, kefalet tutanağının geçersiz olduğu gerekçesiyle; “davacının Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10262 Esas sayılı takip dosyasındaki İcra kefaleti nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 22/10/2019 tarihli İcra kefaletinin iptaline” karar verilmiş; karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı, davacının kendi rızası ile icra dosyasına kefalet verdiğini, söz konusu kefaletin icra hukuk mahkemesince iptal edildiğini, davada hukuki yarar bulunmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra kefaleti nedeniyle menfi tespit istemi ile icra kefaletinin iptali istemine ilişkindir.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya uyuşmazlık konusu iş taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen incelenir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK 2. Maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
Somut olayda, tarafların tacir olmadığı, ticari bir iş bulunmadığı, uyuşmazlık konusunun da Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunan işlerden olmadığı, TBK.nun 581 vd. maddelerinde düzenlenen kefalet sözleşmesinden kaynaklanan davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekirken mahkemece, işin esasına girilerek sonuca bağlanması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın, Asliye Hukuk mahkemesinde yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup HMK’nın 353/1/a/3. maddesi uyarınca Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2020 tarih ve 2020/120 Esas, 2020/280 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davalının diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16/11/2023 tarihinde, oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …