Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2023/1872 E. 2023/758 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2023/1872 Esas – 2023/758 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1872
KARAR NO : 2023/758

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2023
NUMARASI : 2021/667 ESAS – 2023/586 KARAR
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU :Menfi Tespit-İstirdat
KARAR TARİHİ : 14/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2023

Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, Eskişehir OSB alanı içinde havacılık sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının 21-25/08/2020 tarihlerinde, çalışanlarının itirazlarını dikkate almadan, usulsüz bir şekilde işletmesine ait arıtma tesisinden atık su numuneleri alarak numunelerin “Eskişehir OSB Atıksularının Arıtma Tesisi Giriş Parametreleri ve Deşarj Standartları”‘na uygun olmadığı gerekçesiyle; 31/08/2020 ve 30/09/2020 tarihli, 4 adet su/köp ve kusup bedeli olarak toplam 338.759,05-TL borç tahakkuk ettirdiğini, ayrıca analiz bedeli adı altında toplam 20.283,02-TL tutarlı, 8 adet fatura ile borçlandırma yaptığını, şirketin kendi tesisleri içerisinde bulunan ve henüz genel deşarj edilmemiş noktadan numune alınmasının yasal olmadığını, cezaların haksız olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik, 50,00-TL Köp bedeli, 50,00-TL Kusup bedeli, 50,00-TL analiz bedeli; 50,00-TL su bedeli olmak üzere toplam 200,00-TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu bedellerin dava tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının iddialarının yerinde olmadığını, tüm işlerin 2872 sayılı yasa ve yönetmeliklerine uygun bir şekilde yapıldığını, atık suyun deşarj edilmesi gereken numunesinin alındığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davalının, 21 ve 25 Ağustos 2020 tarihlerinde, davacının işyerindeki arıtma tesisinden alınan atık su numunelerinin analizi neticesinde, atık suyun, “Eskişehir OSB Atıksularının Arıtma Tesisi Giriş Parametreleri ve Deşarj Standartları” na uygun olmadığından bahisle, davacıya, 31/08/2020 ve 30/09/2020 tarihlerinde, toplam 338.759,05-TL borçlandırma yaptığı, yine analiz bedeli adı altında toplam 20.283,02-TL borçlandırma yaptığı, dosya kapsamında düzenlenen 22/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda; yönetmeliğe göre, davacı, Kusup bedelinin, debimetreden geçen miktar üzerinden hesaplanmasını istemiş ise de, tüm atık suların deşarj edildiği noktadan önce debimetre takıldıktan sonra yazılı başvuru yapılması gerektiği, davacının, yazılı başvuru yapmadığı gibi davalıya da debimetreyle ilgili bilgi vermediği, bu nedenle mevcut debimetre değerlerine göre davacıya tahakkuk edilen Köp ve Kusup bedellerinin uygun olduğu, davacıdan alınan numunelerin, …A.Ş.Laboratuvarında yapılan analizi nedeniyle tahakkuk edilen bedelin uygun olduğu, davacı işyerinde, işyeri açma ve çalışma ruhsatı 23/02/2021 tarihinde alındığı için bu tarihe kadar olan birim fiyatı ve tahakkuk edilen bedelin uygun olduğu, dava konusu numunelerin mevzuat hükümlerine göre alındığı, davacı işletmenin analiz sonuçlarına göre, kirlilik katsayısının 6,501666 olarak hesaplandığı, kirlilik katsayı sistemine göre tahakkuk edilen bedelin uygun olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının talep edebileceği bir miktar bulunmadığı gerekçesiyle; ” davanın reddine ” karar verilmiş; karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı, numune alma noktasının hatalı olduğunu, hatalı işlem nedeniyle tahakkuk ettirilen borçtan sorumlu tutulamayacağını, numune alış şeklinin ve türünün hatalı olduğunu, kirlilik katsayısının neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, katsayının 6 olarak kabulünün hatalı olduğunu, Köp bedeline esas kullanılan su miktarının tespitinin hatalı olduğunu, Kusup bedeli yönünden OSB Uygulama Yönetmeliğinin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, analiz bedellerinin ücretli yapıldığı konusunda tarafına bilgi verilmediğini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü tarafından, davacı şirket işletmesinde yer alan atık su tesisinden alınan atık su numunelerine dayalı tahakkuk ettirilen Köp, Kusup ve su bedeli ile analiz bedeli nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davanın, Asliye Ticaret Mahkemesinde açılarak esas hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı bir ticaret şirketi olup tacir ise de, davalı OSB, 4562 sayılı yasa uyarınca kamu yararına faaliyette bulunan, kurumlar vergisinden muaf, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı, kamusal bir takım yetkilere sahip olan özel hukuk tüzel kişisi olarak tacir değildir. Bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre; olayda nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, somut uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, HMK.’nın 353/1/a-3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın, Asliye Hukuk mahkemesinde yapılması için dava dosyasının mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi usul ve yasaya aykırı olup HMK’nın 353/1/a-3. maddesi uyarınca Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2023 tarih ve 2021/667 Esas, 2023/586 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Gereği yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davacının diğer istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/12/2023 tarihinde, oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip