Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2023/1257 E. 2023/452 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2023/1257 Esas – 2023/452 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1257
KARAR NO : 2023/452

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2022
NUMARASI : 2022/73 ESAS – 2022/688 KARAR
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı, davalının istemesi ile davalının banka hesabına bir gün arayla toplam 85.000,00-TL borç para gönderdiğini, davalının, borcunu ödememesi üzerine Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2021/18012 Esas sırasında davalı aleyhine takibe geçtiğini, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek takibe itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı şirket yetkilisinin 2016 yılında … Sitesinin yöneticisi olarak görev yaptığını, sitede mevcut yapıların davacı şirket tarafından sözleşmeye istinaden yapılmış olduğunu, davacı şirket yetkilisinin aynı zamanda site yöneticisi olması nedeniyle site sakinlerinden topladığı paralarla sitede mevcut eksiklikleri gidermemesi üzerine, Ankara 8. Tüketici Mahkemesi 2019/946 Esas sayılı dosyası ile Ankara Batı 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/192 Esas sayılı dosyasında, davacı şirkete karşı arsa sahipleri tarafından açılan davalar bulunduğunu, davacının borç para verildiği iddiasının doğru olmadığını, takibin kötüniyetle yapıldığını, bu nedenle takibin iptaline, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davacı iddiaları ile takibe konu dekontlara göre; davacının davalı … … Yöneticiliğine 83.000,00 TL ve 2.000,00 TL olarak ödünç (borç) para gönderdiği, paranın davalının banka hesabına geçtiği, ancak iade edilmediği, davacının, davalıdan gönderdiği borç miktarı toplamı olan 85.000,00 TL alacaklı olduğu, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiği gerekçesiyle; “davanın kısmen kabulü ile Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2021/18012 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 85.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, 85.000,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı takibe haksız olarak itiraz ettiğinden takibin devamına karar verilen alacağın %20’si oranında olmak üzere 17.000,00 TL icra inkar tazminatının İİK 67/2 maddesi uyarınca davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiş; karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı, mahkemenin görevli olmadığını, borcun zamanaşımına uğradığını, borç para verildiği iddiasının yerinde olmadığını, borç verilmiş olsaydı o tarihte bu hususun, davacı şirket yetkilisi ve aynı zamanda site yöneticisi olan … tarafından karar defterine işlenmiş olması gerektiğini, ancak böyle bir kayıt bulunmadığını, paranın ertesi gün 11/08/2016 tarihinde yönetim tarafından hesaptan çekilmiş olduğunu, karar defterine işlenmeyen bir paranın sitenin borcu olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, banka havalesi ile gönderilen para borcuna dayalı yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, işin esası incelenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davanın, Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülüp karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı bir ticaret şirketi olup tacir ise de, davalı site yönetimi tacir değildir. Bu durumda, tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu olmadığından, davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle davanın Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülüp karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.

O halde 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olmadığı halde davaya bakmış olması karşısında, esas yönünden inceleme yapılmaksızın, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamanın, Asliye Hukuk mahkemesinde yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine, davalının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiği halde, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi, usul ve yasaya aykırı olup, HMK’nın 353/1/a/3. maddesi uyarınca Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/10/2022 tarih ve 2022/73 Esas, 2022/688 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın niteliğine göre davalının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf kararının yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02/11/2023 tarihinde, oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …